28. Bölüm

181 12 2
                                    

Caden, iki gün önce oğlunun üzerine fazla gittiğinin farkındalığıyla vicdan azabı duyuyordu. 

"Armut dibine düşer" kendi kendine mırıldanırken önce aklından usulca Ahu, ardından kaba bir gürültüyle eski karısı geçti.

"Burçin yer misin şunu"

Burçin sabahın bir körü kapısına dayandığı yetmiyormuş gibi kendisine zorla yumurta yedirmeye çalışan Buğrayla didişiyordu  "Ya rahat bıraksana sen beni! İstemiyorum diyorum midem bulanıyor, çek şunu"

Buğra doktorun uyarılırı ve Burçinin mide bulantısının sebep olduğu yüz ifadesi arasında kalmıştı "Ama doktor.."

"Başlarım doktoruna!" Burçin Buğradan yakasını kurtardığı gibi yemek masasından kalkıp oturma odasına yöneldi "ben bilmiyorum sanki"

Buğra hışımla kendini koltuğa bırakan Burçin'e baktı; kurabiye desenli pijamaları, tepesinden bağladığı dağınık saçları ve sinirden kızaran yüzüyle bütün kadınların ikilemini tek bir kare de birleştiriyordu.

"Aman tamam be amma nazlandın yemezsen yeme"

Burçin Buğranın 'nazlandın' kelimesine öldürücü bakışlar atarken kendini bıraktığı koltukta sırtını dikleştirdi "Ayrıca bir daha buraya habersiz gelme"

Buğra Burçin'e anlamayan gözlerle bakıp sinirle güldü "Nikah tarihi aldım Burçin" Buğra ayaklanıp vestiyerden montunun cebindeki kimliği Burçinin önünde ki sehpaya bıraktı "kimliğin"

Burçin şaşkınca Buğranın montundan çıkan kimliğine bakarken Buğra devam etti "Sağlık belgesi için baba olacağımı öğrendiğim günü değerlendirmek.. kabul ediyorum tam fırsatçılık"

Bu defa anlamıyormuş gibi bakma sırası Burçindeydi "Ne yaptın ne yaptın? Pes vallahi pes! Dorukla kavga ettin, babalık sevinci yaşadın ya da öyle davrandın, doktora kaşla göz arasında sağlık raporu aldırdın ve beni delirttin, bütün bunları aynı günün bir saatine sığdırmana şaşmamalı senin performansını ikimiz de biliyoruz ne de olsa"

"Hangi performansı mı? Yatakta olanı mı? Bunu oturma odasında konuşmak çok fantastik olsa da balayı suiti daha uygun"

Burçin, Buğraya bütün öfkesini çarpmak için ağzını açmıştı ki Buğra konuşmaya devam etti "Sana olan sevgimi her koşulda kanıtlamaya hazırım ama çocuğuma duyduğum sevgi ve mutluluğu inandırma mesuliyetim yok o yüzden bu konuda sakın bana laf dokundurma"

Buğra ayaklanıp montunu giydi, eline aldığı spor ayakkabılarını Burçinden azar yemek istemediği için dışarıda giyerken konuştu "akşam 7 de seni alacağım sıkı giyin, bir ihtiyacın olursa, her ne olursa olsun muhakkak beni ara"

Burçinin üstünden atamadığı sinirine şaşkınlık eklenirken, kapı eşiğinde ayakkabılarını giyen adama baktı

"Burçin, tamam mı?"

Burçin kafasını sallamakla yetinirken Buğra gülümseyip kapıyı kendi ardından kapattı.

Buğra ve Burçin ilginç bir şekilde yol boyu tartışmamışlar hatta üstüne tatlı sayılabilecek bir sohbet bile etmişlerdi.

Buğra Burçinin omuzları düşük elbisesinden nefret etse de tatsızlık çıkarmamak için bir şey dememişti.

Buğra masalarına ulaştıklarında genç kadının sandalyesini çekti, Burçin Buğranın bu kibar hallerini şaşkınlıkla izlerken kendisi için çekilen sandalyeye oturdu, Buğra da tam karşısına yerleştiğinde ikisi de bir süre konuşmadan birbirlerine baktı.

Önlerine gelen menüye Buğra dokunmadı, yemek seçimini midesinin neyin bulandırıp bulandırmayacağını bilmediğinden Burçin'e bırakmıştı.

"Eğer istersen siparişi değiştirebilirsin"

"Gerek yok, makarna severim. Zaten başka şansım da yok güzel ellerinden bir ömür makarna yiyeceğim"

Burçinin Buğraya olan öfkesi henüz büsbütün geçmemiş olsa da aşık olduğu gerçeği gün gibi karşısındaydı, hala ona baktığında yüreği hopluyordu.

Buğranın onu duyduğunu hatırlayıp usulca anlına vurdu.

Buğra kadının bu tatlı haliyle keyiflenirken içinde dolup taşan aşkla kadına baktı " 'Seni seviyorum, deli gibi değil gayet aklı başında olarak seviyorum' "

Burçin adamın 'Kürk Mantolu Madonna' alıntısına kıkırdarken masaya gelen yemeklerle dikkatini önündeki makarnaya verdi.

Lüks restorandın, geniş terasın da lezzetli yemeğin ardından limonatalarını yudumluyorlardı.

Buğranın Burçinin omuzlarına zorla bıraktığı ceketinin etek uçları rüzgarın okşayışıyla dans ederken ikisi de konuşmadan boğaz manzarasına bakıyordu.

"Keşke benim de böyle bir gücüm olsaydı"

Sessizliği bozan Burçin Buğranın ilgili bakışlarıyla cümlesine devam etti "ben de senin gibi düşünceleri duyabilsem keşke, senin ne düşündüğünü bilebilsem.. Öyle zor ki bu kararsızlık, kafayı yiyeceğim" Burçin dolan gözlerini Buğradan kaçırdı "senin beni sevip sevmediğini düşündüğünüm her an kalbim acıyor"

Burçinin dudaklarından çıkan hıçkırık Buğranın kalbine daha büyük bir acı bırakırken usul usul ağlayan kadına sarıldı "Öl desen seni görememe ihtimaline dayanamayıp ölemeyecek kadar çok, senin seninden duyuyorum diye ölecek kadar tutkuyla aşığım sana"

Buğra genç kadının yumuşak saçlarını nazikçe okşadı "Benim kendimden ufacık bir şüphem yok, bir ömür var önümüzde sana aşkımı kanıtlayabileceğim, koskoca bir ömür."

Buğra istemeye istemeye Burçin'e sardığı kollarını çekti, Burçin Buğranın saçlarını okşamayı bırakmasından duyduğu huzursuzlukla kendisinden ayrılan adama baktı.

"Bu şaklabanlığı yapacağıma inanamıyorum" Buğra kendi kendine söylenirken, kırdığı tek dizinin üzerine çöktü ardından elini ceketinin cebine götürüp kadife lacivert kutuyu avucunun içine aldı.

Burçin şaşkınlıkla önünde diz çöken adama bakarken göz yaşları girdiği duygu seli ve mutluluktan gözlerinden yanaklarına doğru koşuyordu.

Buğra avucunun içine yerleştirdiği kutunun kapağını açıp Burçin'e baktı "150 kişi ağırlama kapasitesine sahip restoranda, bize bakan tahminen 60 kişinin önünde soruyorum,herhalde bu defa da cırlamazsın. Benimle evlenir misin?"   

Burçin durmadan akan yaşlarını elleriyle son defa sildi. Defalarca 'evet' demek istese de girdiği duygu seli buna izin vermiyordu, konuşamayacağını anladığından ıslak gözlerinin ardından, sıcak bir gülümsemeyle kafasını evet anlamında salladı.

Buğra ayaklanırken etrafta ki müşteriler de aşk dolu çifti çoşkuyla alkışlıyordu.

Gördüğü ilk andan beri Burçin için tasarlandığına inandığı yüzüğü kutusundan çıkarıp Burçinin titreyen eline uzandı, kendi elinin de titrediğini fark ettiğinde mahçupça Burçin'e baktı "Görüyorsun ya sana on kere evlenme teklifi ettim ama buna ben bile heyecanlandım" işi şakaya vururken yüzüğü çoktan Burçinin parmağına takmıştı.

KompradorlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin