"Onun burada ne işi var, Zayn?"
"Bilmiyorum, tamam mı? Gece sarhoş bir şekilde geldi ve ben, onu bırakamadım."
"Tabii ki, bırakamadın. Yine kalp kıran ve aldatan piç damgası yemek mi istiyorsun, çocuk?"
Alt kattan gelen yüksek sesli bağırışlar sayesinde yerimden zıplayarak kalkmak zorunda kalmıştım ve vücudum adrenalin yüklüydü. Bu sesi tanıyordum. Joshua. Zayn'in en yakın arkadaşı ve menajeri. Başımın-başımızın-belada olduğunu tahmin etmek o kadar da zor değildi. Benim burada olmam birer hataydı. Gecenin tamamını hatırlamasam da Zayn'in kucağında ortak yazdığımız şarkıyı söylediğimizi net hatırlıyorum ama ondan öncesi hiçbir şekilde yoktu. Yine de kendimi rezil ettiğimi az çok tahmin ediyordum. Kendimi rezil etmekle kalmamış, bir de Zayn'in başını belaya sokmuştum.
Yavaş adımlarla merdivenlerden inerken baş ağrısından dolayı kıvranıyordum. Kavga sesleri hâlâ gelmekle birlikte daha da şiddetlenmiş gibi duruyordu. Lanet olsun.
En sondan 4.basamağın üzerinde durarak pervaza yaslandım ve beni göremelerini umdum. Ama sadece umdum. Çünkü ikisi de beni görmeyecek kadar sinirlilerdi."Bak, Joshua. Bu iş fazla uzun sürdü. Sana defalarca bit-"
"Selena!" Joshua beni farkettiğinde kaba bir şekilde Zayn'in lafını kesti ve her ikimizin de afallamasına neden oldu. Yüksek çıkan ses tonundan dolayı başım daha fazla ağrımaya başlamıştı.
Yine de gülümsemeye çalıştım ve basamakların hepsini inerek onlara doğru giderek Joshua'nın önünde durdum."Hey, Joshua!"diye sahte bir heyecanla konuştuğumda Zayn'in de onun da bakışları benim üzerimde toplanmıştı ve nedensiz bir şekilde her hareketimi dikkatle izliyorlardı. Sanki ben bir avdım, onlar ise birer avcı. Düşüncesi bile ensemdeki tüylerin kabarmasına neden olmuştu. Ürkütücü.
"Nasılsın, seni ayyaş?"diye benimle dalga geçtiğinde güldüm ve bana sarılmasına izin verdim. Eskiden, ben Zayn'le birlikteyken aramız çok iyiydi ve durmadan birbirimize şaka yapardık. Ama Zayn'le ayrıldıktan sonra, Joshua nedenini bilmediğim bir şekilde aramıza duvarlar örmüştü. Hatta Veronica ile arkadaşlık yapmaya başlamıştı. Tuhaf. Demek ki, tek dönek Zayn değil. Yine de başka birini sevdiği için artık onu yargılamıyordum.
Benden ayrılarak tekrar Zayn'e döndü ve onu tuhaf bir şekilde süzdükten sonra, aynı tuhaf bakışlarla beni de süzdü.
"Siz ikiniz."diyerek işaret parmağı ikimiz arasında hayali bir çizgi çizdi.
"Neden aynı giyiniyorsunuz?"diye sorduğunda tükürüğüm boğazımda takılı kalmıştı. Ben, küçük bir öksürük krizi atlatırken Zayn, ellerini ceplerine yerleştirerek tuhaf derecede rahat bir tavır takınıyordu."Tesadüf. Bilirsin, benim kıyafetlerim genelde ya aynıdır, ya da benzer."diye açıklasa da ben hâlâ neler olduğunu anlamadığım için önce kendimi, sonra da Zayn'i süzdüm. Aslında, tam olarak aynı sayılmazdık. İkimiz de beyaz tişört ve siyah eşofman altı giyiyor olsak da farklı yanları da yok değildi. Ama Zayn, haklıydı. Sonuçta onun birçok kıyafeti birbirine çok benziyordu ve bunu bizim 'tatlı' görünmemiz için yapmamıştı. Sonuçta, biz, lanet bir çift değildik.
Zayn'in bana verdiği-giydirdiği siyah eşofmanın yerlerde sürünen paçalarına bakarak ofladım ve elimle tutarak kaldırdım.
"Kısa şey."diye benimle dalga geçtiğini duysam da yorum yapmadan ona bakmayı sürdürdüm. Kısa değilim ve boyum gayet standart. Ama belli ki, o, gergin ortamı yumuşatmak için çabalıyordu. Yine de umrumda değil.
"Seni eve bırakayım."dedi Zayn aceleyle. Kaşım biraz alay, biraz da şaşkınlık ile havaya kalktı. Daha birkaç saat önce şu karşınızda gördüğünüz herif, beni kucağında giydirmiyor muydu? Rüya görmüş olamam, değil mi? Ben terbiyeli bir kızım ve öyle ayıplı rüyalar görmem. Tamam, ayıplı falan değildi ama sonuçta ben, onun lanet olası kucağındaydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Shout Out To My Ex/Zaylena
Fanfiction"Kız arkadaşın, senin hakkında şarkı yazmayı kesmemi söylüyor."