Adını duyuyorum ve kopmama benziyor, acıyor
Üzerimde asılı durman için hala gücün var
Her zaman bitiyor ama hala devam ediyorŞarkıyı mırıldanmaya devam ederken gözlerimi diktiğim noktadan ayırmadan yanımda duran telefonu aldım ve tekrar arayan her kimse yüzüne kapattım. Biriyle konuşacak durumda değildim. Şu anki tek isteğim, şarkı söyleyerek ağlamaktan ibaretti.
Sesim kopana kadar bağırmak istiyorum
Kolumla akan burnumu sildim ve başımı karnıma çektiğim dizlerime yasladım. Belki de Lou'ya yalandan iyi olduğumu söyleyip gitmesine izin vermemeliydim ama şimdi pişman olmak için oldukça geçti.
Telefon konuşmamız tam bir fiaskoydu. En azından benim açımdan.
İsmini ekranda gördüğümde ne kadar sevindiğimi ve uzun aradan sonra ilk kez gerçek bir gülümsemenin yüzüme yerleştiğini hatırlamak can yakıcıydı. Ama daha yakıcı olan Zayn'in söylediklerini hatırlamaktı. Beni kavuruyordu bu acı."Merhaba."diye beni selamladı ben yanıt verir vermez. Lou, bana kuşkuyla bakarken
"Merhaba, Zayn."diye karşılık vermiştim. O an isminin dudaklarımdan ne kadar büyük bir aşk ve özlemle çıktığını farketmiştim. Ve Zayn'in de bunu gözden kaçırması imkansızdı. Sesim bile beni ele veriyordu.
"Özür dilerim, ben duştaydım. Aradığını Veronica söyledi."
O an gözlerimin karardığını hatırlıyorum. Ben onun ismini nasıl aşkla telaffuz ediyorsam, o da o kızın ismini öyle telaffuz ediyordu. Kalbimin eridiğini hissettim.
Duyduklarımın birer yansıma olmasını ne çok isterdim ama değildi.Yaşanan kısa süreli sessizliği bozan taraf o oldu. Çünkü ben konuşacak durumda değildim. Onun aramasını yanıtladığım anda duran yaşlar tekrar geri dönmüşlerdi. Yanımda duran Louis sürekli neler olduğunu soruyordu ama benim verecek cevabım yoktu.
"Nasılsın?"diye sordu bana. O an şöyle en alaylısından bir kahkaha atmak istedim. 'Ölüyorum. Sen nasılsın?' diye sormamak için o kadar üstün bir çaba harcadım ki.
Bunu cidden bana sormuş muydu? Eminim rezil hallerimi görmüştü, görmediyse göstermişlerdi, ya da duymuştu. Belki de benimle dalga geçiyordu. Benim Zayn'im asla böyle bir şey yapmaz ama kaçırdığım bir nokta vardı; o artık benim değildi."Selena, orada mısın?" Kuşkulu sesi yutkunmama neden oldu.
"E-evet. Ben sadece kitabının başarısı için seni tebrik etmek için aramıştım." Yalan! Kocaman bir yalan!
Tek amacım sesini duymaktı ama bunu yaptığım için pişman olmuştum bile. Beni nasıl incittiğini göremiyor olması ne acı."Teşekkürler. Bunu ben de beklemiyordum."dedi. Sırıttığını hissettim ya da sadece öyle tahmin ettim. Hayalini kurmak bile kalbimi tekletti.
Kendimi toplamak zaman alsa da yaptım ve konuşmayı biraz daha uzatmak için acınası bir çaba harcadım. Ama aklıma konuşmak için herhangi bir konu gelmiyordu. Sadece ona beni niye bıraktığını sormak istiyordum ama dudaklarım mühürlenmiş gibiydi, kıpırdatamıyordum. Zaten bunu sormak için 2 ay kadar geç kalmıştım.
"O kız bana reklam meraklısı demişti."diye hatırlattım, aslında bunu söylemek istememiştim. Bir anda dudaklarımdan çıkmıştı kelimeler.
Dudaklarımı birbirine bastırdım. Bunu söylememliydim."Bu konuda yorum yapmayacağım." Sesi soğuk ve mesafeli çıkmıştı. Sinirden gözümün seğirdiğini bilsem de tekrar kendime hakim olamadım. Saf kıskançlık ve intikam duygusuyla sarmalanmıştım. Her defasında kalbimi kırmayı başarıyordu. Tekrar ve tekrar.
"Tabii ki, yapmayacaksın."diye alayla konuştum. Sesimdeki kinaye insanları sinir edecek cinstendi. Konuşma biranda yön değiştirmişti.
"Bu etik olmaz." Vay canına, bunu az önce o mu söylemişti?
"Bunu sen mi söylüyorsun? Senin yaptığın ne karar etik, Zayn?" Lou'nun bakışları beni delip geçecek türdendi. Merakı ikiye katlanmış gibiydi, tıpkı benim sinirim gibi.
"Kapatmam gerek."
"Kaç tabii. Korkak tavuk."diye suçladım onu. Sesim kibir yüklüydü.
"Ben korkak değilim."diye savundu kendisini. Ama tavuksun. Kavgamız kulağa ergence geliyor olabilirdi ve zaten öyle olduğunu kabul ediyorum. Yine de sırf,o çarpık bacaklı kızı korumak için benimle kavga etmesi canımı o kadar yakmıştı ki, buna dikkat bile etmiyordum.
"Tabii ki, değilsin." Ona yine aynı tarzda cevap verdiğimi kaçırmış olması imkansızdı ve o zeki bir adamdı.
"Beni geçiştirme, Selena. Bak yemin ederim eğer..." Ve o devamını getiremeden telefonu yüzüne büyük bir zevkle kapattım.
Pekâlâ, kabul etmeliyim ki, bunu beklemiyordum. Benim beklediğim tam tersiydi; onunla güzelce sohbet edecektik, sonra da onun telefonu kapatmaması için bir sürü konu bulmaya çalışacak, konuşma bitince de kendime acıyacaktım.
Hiçbir şey planladığım gibi gitmemişti. Kendime acıma kısmı hariç. Konuşma bittiğinde hâlâ kendime acıyordum. Ona güzelce cevabını vermiş olamama rağmen. Ve onu hâlâ seviyordum.Göz yaşlarım düşse ve kalbim bana nefret etse bile
Bebeğim, seni seviyorumYazdığım şarkıyı söylemeye devam ederken bu duruma ne kadar da uyduğunu düşünüyordum. Evet, tam bir drama kraliçesi gibi davranıyordum ama buna hakkım olduğunu düşünüyorum. Kalbimi kıran adama hâlâ aşıktım. Bunu yapmayı hiç bırakmamış olsa bile.
Sadece kendimi nasıl kurtarabileceğimi bilmek istiyorum
Bu iç söz beni boğup götürse bile
Bebeğim, seni seviyorumOnu hâlâ seviyor olmak utançtı, öfkeydi, hayal kırıklığıydı. Ama aynı zamanda kalbimi yıkıp kül edecek kadar da güzeldi. Onun aşkı hayatım boyunca tattığım en güzel duyguydu.
Geriye hiçbir şey kalmadı ancak seni seviyorum
I Love You'da Perrie'nin solosu çok mütüşlü değil mi ^-^
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Shout Out To My Ex/Zaylena
Fanfiction"Kız arkadaşın, senin hakkında şarkı yazmayı kesmemi söylüyor."