Ev sessiz

562 30 3
                                    



Onsekizinci katın düğmesine bastığımda yüzümü asansörün kapısına doğru dönüp kapanmasını bekliyordum. Kapanmaya başladığı sırada Pars'ın gözlerini üzerimde hissetmiştim. Gözlerimiz buluştuğunda yüzünde yine o ukala gülümsemesini takınarak kapı kapanmadan önce göz kırpmıştı. Bu adam beni kesinlikle çıldırtıyor. Henüz ilk günümüzdü bugün, iki sene sonra birbirimize doyasıya baktığımız ve bakmaya doyamadığımız ilk günümüz. Böyle bir gün de bile beni çıldırtmaktan kesinlikle geri kalmıyordu. Öküz herif! Son saniyede dahi e yapacağını çok iyi biliyordu ve beni etkilemeyi her zaman olduğu gibi şimdide başarmıştı. Dayanamayıp asansörün içerisinde bir kahkaha bıraktığımda asansör yavaşlamaya başlamıştı, sanırım gelmiştim.

Odamın anahtarını çantamdan çıkartıp kapıyı açtığımda çok fazla oyalanmadan aşşa inmem gerektiğini kendime hatırlatıyordum, Pars beyimiz bekletilmeyi sevmezdi. Ama öncelikle küçük bir işim vardı, lavaboyu bir an önce kullanmalıydım.

Pantalonumun düğmesini açmaya başladığımda çıkmadan üzerime çok daha rahat birşeyler giyinmeliyim diye düşünüyordum. Üstelik bugün hava çok güzeldi ve beni de Pars bey sayesinde sürekli ateşler bastığına göre ince, rahat bir şeyler giyebilirdim. Tuvaletteki işim bittiğinde sadece iç çamaşırımı giyinip altımdaki pantolonumu çıkartmıştım. Kirlide ki kıyafetlerimle birlikte pantolonumu da poşetin içerisine atıp bağladım.

Bavulumdan uzun kollu dar, siyah ve diz üzerinde biten elbisemi çıkarıp üzerime tuttum. aynada ki yansımama baktığımda olabileceğini düşünmüştüm. Hemen üzerime geçirip önündeki dekoltesini yok sayarak, dağılmış dalgalı saçlarımı at kuyruğu yapıp tepemde bağlamıştım. Sıra eşyalarımdaydı. Dolaptaki ve yatağın üzerindeki kıyafetlerimi bavuluma atıp kirli poşetini de kenarına sıkıştırmıştım. Siyah deri ceketimi bavulumda gördüğümde çekip hemen üzerime geçirmiştim. Yeşil montumu bavulumu tepebilirdim ve herşey tamam olduğuna göre artık çıkabilirdim. Ayağıma geçirdiğim aynı siyah deri, hafif topluklu ayakkabılarım ile kapıya doğru ilerledim. Çantamı da sırtıma atıp elimde bavulum ile kapıyı kapatmıştım. Asansörü çağırıp aşşağıya inmeye başlamıştım ve zemin katta asansör durduğunda başımı kaldırıp Pars'ı aramaya başlamıştım. Onu gördüğümde gözleri koyulaşmaya başlamıştı ve bakışları pek de hoşuma gitmiyordu. Ona doğru yaklaştığımda 'siktiri' çektiğini duymak çok zor olmamıştı. Altüstü bir elbiseydi, bu kadarcıkla bile bu hale geliyorsa... neyse orasını şuan düşünmemeliydim.

Tutuldu lan çocuk.. Kızım ne yaptın güzelim oğlana? diyen iç sesimi susturmaya çalışarak Pars'ın hemen önünde durdum.

''Gidebiliriz sevgilim, ben hazırım.'' dediğimde elini belime atıp sıkmaya başladığını hissetmeye başlamıştım.

''Nereye gidiyoruz His? Bu halin ne? Sen beni çıldırtacak mısın?'' derken gözleri tamamen karanlığa bürünmüştü. Kaşlarının alığın hal mankenlere bile taş çıkartacak cinstendi.

''Ne oldu Pars? Gidelim hadi, çok yorgunum.'' dediğim de bakışları biraz da olsa gevşemişti.Elimde ki bavuluma uzanıp alırken kulağıma

''Bu seferlik His! Bir daha bu elbiseyi giymeni istemiyorum, nokta.'' derken elini tehditkar bir şekilde sallamıştı.

''Bu nereden çıktı şimdi? Bir de ne giyindiğimemi karışacaksın?'' sesim kısık sadece Pars'ın duyabileceği bir şekilde yüzüne doğru savurmuştum sözcüklerimi. Ancak onun bunun altında kalacağını da sanmıyordum.

''Karışmayı düşündüğüm kişi sen isen evet karışacağım. Bir daha istemiyorum o kadar.''

''Off..'' diyerek arabaya doğru yürümeye başlamıştım.Pars bavulumu bagaja yerleştirmek için arka tarafa geçmişti. Tam kapıyı açmak için uzandığımda bir elin benden önce davrandığını fark edip elin sahibine doğru dönmüştü bakışlarım. 

HİSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin