Gözlerimi araladığımda . . .

328 29 13
                                    

''Pars ne olduğunu söyleyecek misin?''

''Anlatacağım bebeğim ama önce karnını doyursak.'' neler oluyordu hala anlamıyorum. Kötü bir şey olmamasını umarak hızlıca kahvaltımı bitirdim. Bugün Senin abla geç gelecekti, onu aramış Pars'la biraz baş başa zaman geçirmek istediğimi söylemişti. Seya da artık benimleydi ve Senin abla da bana Seya konusunda yardımcı olacaktı, köpekleri sevdiğini söylemişti.

''Ben doydum, hadi Pars konuş artık.'' Pars ensesini kaşıyor nasıl söyleyeceğini düşünüyor gibiydi.

''Pekala.. ııı..'' ne geveliyordu bu adam ağzında. Oturduğum sandalyeden beni kucağına almaya yeltenmişti.

''Ya yürüyebilirim Pars bebek değilim ben, bırakır mısın?''

''Bebeksin bebeğim'' kucağında salona doğru ilerlerken dudağıma yine o küçük busesini kondurmuştu ''Benim bebeğim.'' aşığım ben bu adama. Kesinlikle bundan sonra ne bir başkası ne de onsuz bir hayat düşünemiyordum. Bir defa kaybetmiştim ve tekrar kaybetmeye niyetim yoktu. Salona ulaştığımızda beni kanepeye yazaşca bırakmış ve alnıma yine o dudaklarını bastırmıştı.

''Pars korkmaya başladım artık. Doğru söyle ölecek miyim yoksa.'' gülümsüyordu ama o gülümsemenin ardından hoşuma gitmeyecek bir şeylerin çıkacağını hissediyordum.

''Şimdi beni kesmeden dinlemeni istiyorum.'' yanıma oturmuş ve bacaklarımı üzerine çekip parmaklarımı okşuyordu. Bu adamın ayaklarımla alıp veremediği neydi.

''Söz konuşmayacağım. Dökül artık!'' artık sinirleniyordum ama.

''Sevdiceğim bak önce bunu kesinlikle istemediğimi bilmen lazım ama.. ama böyle olması gerekiyor.''

''Ne olması gerekiyor Pars!''

''Iıı.. şey olması gerekiyo.. yani.. aslında.. bak ben bunu istemedim tamam mı ama başka şansım yok. Ben seni çok seviyorum His'im bunu unutma tamam mı?''

''Pars ben seni daha öldürmedim, ölecekmiş gibi konuşmayı kes ve ne oluyor söyle hemen!''

''Belki de şu an öldürebilirsin.'' valla elimde kalacak bu herif. Bu kadar konuşmakta zorlandığı ne olabilirdi ki?

''Ben.. yani benim..''

''Iıgghhh valla gırtlağına yapışacağım şimdi!'' gözlerim dönmüştü artık

''Bebeğim tamam bir defa da söyleyeceğim.'' derin bir nefes almış gözlerini kapatarak dudaklarını aralamıştı.

''Benim gitmem gerekiyor!'' nereye gidiyordu bu şimdi, bugün işe gitmenin sırasımıydı.

''Bu muydu Pars?''

''Ne.. ne yani kızmadın mı?'' şaşkın şaşkın suratıma bakıyordu.

''Neden kızacakmışım? İşlerin acilse çık ama geç kalma gebertirim.'' derin bir nefes aldığını görmüştüm.

''Bebeğim öyle değil.''

''Nasıl değil?''

''Yani.. benim buradan gitmem gerekiyor.. ııı Hollanda'ya'' ney ne dedi bu. Hollanda'ya mı dedi bu bana. Nasıl yani beni bırakıp gidecek miydi. Ama bana söz vermişti, bundan sonra burada yaşayacağız demişti. Şimdi gitmek mi istiyordu. 

Göğsüme bir öküz oturmuş gibi hissediyordum. Ben ona aşıktım ama o bana değil miydi. Onu deli gibi seviyordum, daha biraz önce onu bir daha kaybetmek istemiyorum dememiş miydim ben. Şimdi çok fazla şey istedim diye mi tersi oluyordu. Allah'ım ben mutlu olamayacak mıydım. Bu adam beni sevmemiş miydi nasıl gitmeyi isterdi.

HİSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin