Lanet olası hormonlar...

600 28 3
                                    

Aptal, gerizekalı Hisar. Biraz dikkatli olsam ne olurdu sanki. Benim derdim başka onun derdi ise benimkinden bambaşkaydı. Ne yapıcaktım ben şimdi. Kımıldayamıyordum bile. Elimde zeytinyağlı ile kalakaldım iyimi?

Ay çıldırazayim !!

Pars' tan ...

His'i olduğu yere mıhlamış bir şekilde bırakmıştım. Bu kadar çekineceğini tahmin etmiyordum aslında. Sonuç olarak o benim beyazımdı ve yılların öcünü, hasretini, özlemini onun bu halleriyle giderecektim.

Hisar her zaman herkesten farklı bir kız oldu. Beni ona çeken de buydu aslında. İçerisinde olduğum tüm pis işlerimin üzerini örtebilen ışıltımdı o. Tüm olumsuzluklarımın aksine üzerime doğan güneşti. Henüz hakkımda bilmediği çok şey vardı ama her şeyin bir zamanı var diye düşünüyordum. Şu an için bildikleri yeterdi. Eklemem gereken tek şey babamdı sadece.

Evet tek sorunumuz babamdı.

Hollanda'ya döndüğümde karışan çok fazla olay oldu. Babamla karşı karşıya gelmem, şirketi başına yıkmam aslında daha yolun başlangıcıydı. Hırsını alamamıştı. Ben babamın oğluydum ve doğal olarak en az onun kadar deliydim. Hisar'ı benden uzaklaştırmasının sebeplerini öğrenmeye başlamıştım. Babamın ortağı ile çevirdiği dümenleri, kızı ile evlenirsem neredeyse tüm kainata hakim olabilecek bir şirket. Şaşırdınız dimi ben de ilk duyduğumda çok fazla şaşırmıştım ancak olayların bu kadar karışabileceğini, değişebileceğini nereden bilebilirdim ki.

Aracı olmaktan nefret ederdim.

Babamın kendi işleri için beni öne sürmesi ise cabasıydı.

Karmakarışık bir hayat.

Hayatın anlamından tam olarak uzaklaşmış bir beden.

Hayattan zevk almaya henüz başlamışken elimin altından kayıp giden babam.

Peki neden?

Hırsı için.

Kendisi için.

Peki ya ben...

Ve her şeyin tüm hayamın ortasına, merkezine hitap eden bir kadın His...

******

''Hıı..''

'Kalçaların sanırım beni kesiyor. Ve bende hayır demeyi pek düşünmüyorum.''

Bir, iki dakikaya ancak kendine gelebilmişti. Elindekileri yerine bırakıp

''Pekala. O zaman servisi sen yap Pars.''

Başımı geriye verip kahkaha atmaya başladığımda her defasında bu kızın beni nasıl bu denli etkileye bildiğini düşünüyordum. Yanaklarının kızarması uzun sürmemişti. Son servisleri de ben yaptıktan sonra Hisar'ın çok acıktığını farketmiştim. Belli ki beni beklemişti, aslında kahvaltı yaptığını bile pek düşünmüyordum.

Hisar

Karnımızı doyurduktan sonra Pars bana yardım etmiş tüm sofrayı birlikte toplamıştık. Onunla konuşmak istiyordum aslında, aklıma takılan çok fazla detay vardı.

Babasıyla ne konuşmuşlardı ?

Nasıl bu kadar kolay halledip gelebilmişti ?

Mutfaktan çıkarken gördüğüm poşetlere yüzüme bir gülümseme yayılmıştı. Pars'ın gelirken aldıkları. Poşetlere doğru ilerleyip paketlerden birini açmıştım. Siyah bir kutu, kapağını açtığım da gördüğüm şeyle beyin hücrelerim hücuma geçmiş, doğru mu yanlış mı gördüğümü idrak etmeye çalışıyordum. Kalbim yerinden çıkacakmış gibi atmaya başlamış, yerin dibine girebilmek için kendime bir mezar kazmaya karar vermiştim. Aslında mezarın üzerine de beton döktürmem gerekecekti hatta mümkünse üzerine ikiz kulelerden falan da diksinlerdi de hiç çıkamasaydım oradan.

HİSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin