LLAANNNN . . .

313 18 11
                                    

Bu adam hayatımda gördüğüm en muazzam duygulara sahip adamdı. Beni bir tek onun bedeniyle harmanlandıracak en muazzam adamdı, çok güzel seviyordu. Onsuz bir dünya düşünemiyordum, onsuz kalmakta istemiyordum. Ama en azından birlikte olduğumuz süreyi daha da değerli kılıp, bunu çok iyi değerlendirebilirdik. Tabi Pars göğsümde yatarken bu pek mümkün olmuyordu çünkü özlemim çok ağır basıyordu.

Kafasını göğsüme gömmüş, saçları dağılmış, yukarıdan bakıldığında görülen büzüşmüş dudakları tam ısırmalık duruyordu. O öylece dururken zamanı gayette öpülesi dudaklarıyla harcaya bilirdim ama şuan ona söylemem gerekenler vardı.

''Seninle böylece gömüle bilirim.'' dediğimde Pars başını yukarı kaldırıp

''Öleceğini kim söyledi.'' bu adamın çatılmış kaşlarını kesinlikle seviyorum. Şu an sanki daha da mı seksi duruyor ne.

Peki bunu onun bilmesi gerekiyor mu?

''Ölmeden gömülemeyiz öyle değil mi?''

''Ölürsen seni ben öldürürüm His bunu biliyorsun değil mi!'' kesinlikle çok mantıklı bir cümle, üstelik beni taklit etmesi de ayrı bir durum. Parmağımı kaşında gezdirirken

''Bence bunları böyle çatmamalısın.'' dedim. Kesinlikle haklıydım çünkü o kara kaşlarının altında ki yine o kara gözleri, bir yandan ürkmeme neden olurken bir yandan da kasıklarımın sızlamasına neden oluyordu ama bu defa bunu ona belli etmeyecektim.

''Kalkalım mı?'' dediğimde beni ilk defa yormadan üzerimden kalkmıştı, kapıya doğru giderken

''Aşağıdayım, geç kalma.'' hep bir iğma, hep bir iğma vardı zaten sözlerinde.

Yataktan kalktığım gibi dolabımdan aldığım, evde giyebileceğim penye olan krem renginde ki askılı elbisemle Pars kapıdan çıkmadan ona yetişmiştim. Saçlarımı tepemde toplarken

''Yetiştim bile beyefendi.'' dediğimde Pars kapıyı açmıştı, koridora doğru bir adım attığında hemen arkasında duruyordum ve o anda Berfu'nun da kapısı açılmıştı.

Gördüklerimin karşısında ise yerimde kıpırdayamaz halde kalakalmıştım. Şu an da bakmaya korktuğum Pars'ın boynunda ki damarın kesinlikle kasıldığından emindim. Ben bile kasılmışken o ne yapabilirdi ki.

Berfu'nun kapısından çıkan Alaz'la karşılaşmayı ikimiz de beklemiyorduk. Hadi ben onu tanıyordum ancak Pars tanımıyordu ve iki türkün sakin olunamayacak en can alıcı dakikalarından birini yaşıyorken sakin olabileceklerini hiç sanmıyordum.

En son duyduğum ikisinin de kükrer vaziyette ''Laaannn..'' diye bağırdıklarıydı. Çünkü ben bu hayvanlardan çıkan kükremeyi hazmetmeye çalışırken ikisi de birbirlerine doğru adımlar atmışlardı ve ikisi de sağ ellerinin yumruklarını havaya uçup birbirlerinin suratlarına geçirmişlerdi.

Olayın şokunda konuşmam gerekirken Berfu'nun da benden bir farkı yoktu ve ikimizden ağzından bir kelime dökülemiyordu. Aslında 'durun' diyebilsek açıklayacaktık ama olmuyordu.

İkisi de aynı anda konuşmuşlardı.

''Sen kimsin!?'' güzel soru.

Cidden siz kimsiniz? Şu an bilinç kaybı yaşıyorum da.

Birbirlerinin suratlarına yerleştirdikleri yumruklar sürekli gözlerimin önünden geçiyordu. O an deprem olduğunu ve kesinlikle yerin yarıldığını falan sanmıştım. Bir başkası olsa ve ya o yumruk benim suratımı sadece sıyırmış bile olsaydı ben kesinlikle şuan morgda olmalıydım. Bu hayvanlardan başka bu ağırlıkta ki yumrukları kaldırabilecek birini tanımıyordum.

Pars'ın elmacık kemiğine gelen Alaz'ın yumruğu sayesinde yine elmacık kemiğinde sızan kanı görmüştüm. Alaz'ında ondan Pars'tan bir farkı yoktu çünkü Pars'ın yumruğu Alaz'ın tam gözüne denk gelmişti ve Alaz'ın da kaşı patlamış göz kapağının üzerine dökülen kanı görebiliyordum.

Kendimi toparlamayı başardığım anda bu elleri kaşınan ayıların arasına kendimi atabilmiştim. Ellerimi ikisinin de göğüslerinin ortasına yerleştirdiğimde

''Duruun..'' diyebildim. Çünkü ikisininde yumrukları yine havaya kalkmış birbirlerine öldürücü bakışlarını gönderiyorlardı.

**************

Şimdi ben bu kısacık bölümü neden yayınladım ?

Devamı nerede ?

Neden bu haksızlık ?

Çok haklısınız.. Durum şöyle arkadaşlar..

Biliyorsunuz ki hamileyim ve çok fazla zorluk çekiyorum. Bu konuda pek detaya girmek istemiyorum az çok tahmin edebilirsiniz.

Ama şöyle bir durum var ki, aslında şuan iki bölümüm hazır ancak aklıma gelen farklı, heyecanlı olayları kesintiler olarak yazdım ve onları bütünleştirmem gerekiyor.

Bu nedenle de sizleri çok fazla beklettiğimi düşündüğüm için şu anda sadece bu kadar kısa bir bölümle geldim, aslında bölüm bile diyemeyiz farkındayım ama bir iki güne bu kesintileri bütünleştirip yayınlayacağım.

Hazal...

HİSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin