Öpmeyeceksin!

727 42 3
                                    

Arkamı dönüp yürümeye başladığım sırada Pars'ın bileğimden tutup beni kendine sabitlemesi bir oldu.

''Biraz daha burada durmaya devam edersek bizi topa tutacak bu insanlar. Baksana bütün gözler bizim üzerimizde, gitmeliyiz artık.'' diyerek gözlerimle etrafı işaret etmiştim aslında.

''Gideriz tabi.. Ama önce küçük bir öpücük?'' bunları söylerken gözlerini dudaklarımdan bir saniye olsun ayırmamıştı.

''Öpücük?'' deyiverdim sorarcasına, anlamış olacak ki cevabı gecikmemişti. Suratına yerleştirdiği bu öz güveni tavan yapmış ve kendi bilmiş gülümsemesi de bunun kanıtıydı aslında.

'' hı hı.. Öpücük.''

Ayaklarımız dahi birbirine deyebilecek kadar yaklaştığımda ''Peki. Ozaman önce gözlerini kapatmalısın sevgilim.'' demiştim 'sevgilim' kelimesinin üzerine basarak söylemiştim aslında, onun yaptığı gibi. Birgün bu kelimenin bana bu kadar anlamlı gelebileceğini hiç düşünmemiştim aslında.

''Hımm.. Gizemli kız severim.'' dediğinde gözlerini çoktan kapatmıştı ve ellerini pantolonunun ön ceplerine yerleştirip benden gelecek olan ilk hamleyi bekliyordu.

Bir adım geriye çekilip arkasına geçtiğim de gözleri kapalı halde sabırsızlanmaya başladığının farkındaydım. Ayak seslerimi duymuş olacak ki başını yana doğru çevirmişti. Sabırsızlığı omuz kaslarının kasılmasından anlayabiliyordum. Aslında bu kadar büyültecek bir şey yoktu, sonuçta ufak bir öpücüktü.

Arkasında boynunun güzelliğini, kaslarının ona dokunmadan bile üzerimde ki etkisini düşünecek olursak onu gerçekten çok fazla özlediğimin farkındaydım aslında. Ben bile kendime nasıl bu denli hakim olabildiğime şaşırıyorken şuan artık sabırsızlıktan kasılmaya başlayan omuz kaslarından bir buse alabilirdim diye düşünmeye başlamıştım. Ama bundan çok daha önemli, sinsi planlarım vardı benim.

Prs'ın boş anından faydalanıp sağ dizinin hemen arkasına ayağımla vurup dizinin kırvrılmasını sağladım. Bunu yaparken ise ellerimden birini boynuna çoktan sarmıştım. Diğer elimle ise kolundan tutup çektiğimde bir anda ne olduğunu anlayamamış olacak ki ellerimi üzerinden çektiğim anda yerle sevişmesi bir olmuştu.

Onu orada bırakıp arkama bile bakmadan yürümeye başladım. Seya ise benimle birlikte geliyordu. Seya'yı ben bulmuştum, onu beslemiş büyütmüştüm.Hollanda da ki yokluğumda onunla Pars ilgilense bile o benim kızımdı.

Bir an arkamı dönüp bakacak olduğum da hemen bu fikirden vazgeçip montumun kapşununu başıma geçirmiştim. Ellerimi kısa bir süre Seya'nın üzerinde gezdirip ceplerime yerleştirmiştim.

Arkamda ki Pars'ın kahkaha sesleri gelmeye başladığında ben de sırıtmaya başlamıştım aslında. Yaptığım şeyden hiç de pişman değildim. Ben bu zamana kadar hiç de kolay bir kız olmamıştım, kolay değildim olamazdım. Pars'ın beni ne kadar çok sevdiğini bilsem de ona hiç o kadar yakın olmamıştım. Belki çok erken diye düşündüğümdendir bilemiyorum ama henüz buna hazır eğildim. Bizim yakınlığımız kalplerimizin bütünlüğünden ibaretti.

Arkamdan gelen ayak seslerini duyduğumda biraz daha hızlandı ama bir süre sonra sesler kesildiğinde ne olduğunu kestirememiştim. Köşeyi dönecekken bir arabanın önümü kesmesiyle ellerimi ceplerimden çıkartıp kendimi geriye atmıştım , kahretsin az kalsın ezilecektim ucuz kurtarmış olmalıydım. Popom acımıştı, lanet olsun bu nasıl bir acıydı üstelik sırtıma da bir şeyler batıyordu. Bunun üzerinde fazla durmayıp muhtemelen sırt çantamın içindekilerden bir şeyler olmalı diye düşünmüştüm.

Başımı yerden kaldırdığımda önümde duran siyah jaguarı gördüğümde dudaklarım uçuklamak üzereydi. Bu nasıl bir arabaydı Allah'ım, bu araba olamazdı ben buna binmeye bile kıyamazdım sarılır uyurdum resmen onunla. Ne kadar bir bayan olsam da hiç bir zaman pembe veya pofidik şeyleri sevmemiştim ben arabalara aşıktım. Farklı olan her şeyi severdim farklı çizimleri, cesur kıyafetleri ve arabaları. Bu araba benim için yaratılmış olmalıydı ve tam yarışlıktı. Onunla düz bir pistte tozu dumana katabilir amuda bile kalkabilirdim. Ben bunları düşünürken arabanın camı açılmaya başlamıştı, içerisinden bir el dışarıya doğru uzanıp başını bana doğru çevirdiğinde Pars'ı görmüştüm, onun olduğunu tahmin etmeliydim.

HİSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin