SİKTİRRR!!

528 32 21
                                    

Sabah uyandığım da uzun zamandır ilk defa bu kadar güzel bir uyku çektiğimi fark ettim. Aslında yanımda değildi ama artık yakınımdaydı, benimdi. Bu akşam geleceğini söylemişti ve bunun için hem evi hem de işlerimi halletmem gerekiyordu. Hava baya soğumuştu, yataktan kalkıp üzerime polar ayak bileklerime kadar gelen sabahlığımı geçirip aşşağıya indim. Merdivenlerden inerken mutfaktan tıkırtılar geldiğini duymuştum. Kapıda adamlar vardı hırsız olamazdı ve onlara mutfağı kullanabileceklerini söylemiştim belki de onlardan birisiydi. Kafamı uzatıp baktığımda birinin harıl harıl temizlik yapmaya başladığını gördüm ama sanırım o henüz beni görmemişti. Elinde ki kartonları kenara bırakmak için arkasını döndüğünde ufak çaplı bir deprem olduğunu sandım, onun çığlığıyla birlikte ben de ne olduğunu anlamadığımdan çığlık atmaya başladım. Böcek veya fare olabilme ihtimaline karşı mutfakta ki sandalyenin üzerine çıkıp bir defa daha orada bağırdı. İkimiz de birbirimizin gözlerinin içerisine bakıyorduk.

''Siz kimsiniz?''

''Asıl sen kimsin?'' dedi şaşkın şaşkın bana bakan kızıl teyze, evet saçları kızıldı. ''Ayy.. Kızım ben yaşlı bir kadınım niye çığlık atıyorsun?''

''Teyze bastın önce çığlığı, böcek falan var sandım.''

''Seni bir an karşımda görünce şey ettim.. ayy bir su ver bakayım bana.'' suyunu büyükçe bir bardağa doldurup vermiştim, biraz daha iyiydi sanırım.

''Beni Arif çağırdı. Bana emanetsin güzel kızım, en azından Pars oğlum gelinceye kadar. Evin işlerine ben bakacağım bu arada ben Senin ablan.'' derken bir elini bardaktan çekip bana doğru uzatmıştı.

Elini tuttuğumda  ''Evet siz benim..''

''Hı..''

''Yani 'ben Senin' dediniz ama devam etmediniz.''

''Hahaa.. Ay benim güzel kızım benim adım Senin sadece Senin.''

''Ha!'' şaşkındım ''Ya çok güzel bir isim buu!''

''Evet.. öyledir. annem koymuş adımı. Neyse bunları konuşacak bol zamanımız olacak şimdi kahvaltını et bakalım salona hazırladım. Bak saat kaç olmuş daha yeni uyanıyorsun, tabi böyle zayıf kalırsın şu haline bak, bir de bana bak.'' demişti kendi göbeğini işaret ederek. Aslında şişko bir bayan değildi tombuldu sadece biraz ama ona yakışıyordu.

''Peki. Siz ettiniz mi kahvaltınızı, birlikte yiyebiliriz hem ben de sıkılmamış olurum.'' dedim. Tek başıma yemek yemekten nefret ederdim. Zaten yeteri kadar yalnız kalmıştım Pars'ı beklerken.

''Ben doyurdum güzelim karnımı ama yalnız kalmak istemezsen sana çayım ile eşlik edebilirim.''

Senin teyzenin hazırladığı sofraya geçtiğimiz de çok acıktığımı fark etmiştim. Uzun zamandır düzgün bir kahvaltı etmemiştim eh artık bir evim de olduğuna göre bu güzel sofradan ve Senin teyzeden de mahrum kalmayacağım belliydi. Çayımdan bir yudum daha alacakken telefonuma gelen mesaj ile tekrar masaya bırakmıştım. Pars tee Hollanda'lar da bile rahat durmuyordu.Burada olmaması sorun değildi sanırım zaten yanımda gibi sürekli durmadan yazıyordu. Gece ben uyuduktan sonra bir kaç mesaj daha atmış uzunca şiirler yazarak hatta okumamı erindirecek kadar uzunca şiirler yazarak güne başlamamı sağlamıştı. Mesajı açmak için telefonu elime aldığımda diğer elimi tekrar bardağıma uzatmış dudaklarımın arasına götürüyordum.

  SİYAH • • = Sevdiceğimm !

° ° BEYAZIM = Hıı ..

  SİYAH • • = Geldiğimde bunu üzerinde görmek istiyorum.

HİSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin