Adamın ne dediğini anlamam için bir iki saniye geçmişti. Adam kendini tekrarladı "Yelken apartmanını biliyor musunuz? Sanırım hemen altında bir süpermarket varmış." diyerek biraz daha açıkladı. Yelken apartmanı? Benim oturduğum binadan bahsediyor! Adamın ne dediğini idrak edince hemen evet der gibi kafamı salladım "Evet biliyorum. Hemen iki sokak ötede. Sola dönünce ilk beyaz bina." derken bir elimle omzumdaki çantayı tuttum diğer elimle rüzgardan dolayı önüme gelen siyah perçemlerimi düzeltip yolun karşısını gösterdim. Sonra da döneceği yeri işaret ettim. Adam gülümsedi ve gülümsediği anda çekik gözleri iyice çizgi olur gibi kısıldı. Ardından "Teşekkür ederim." deyip yavaştan hızlanır gibi yola devam etti. Bende yine adımlaya adımlaya kaldırımdan yürümeye devam ettim. Açıkçası merak etmiştim bu adamı. Acaba birisinin akrabası ya da arkadaşı falan mıydı? Yani arkadaş olmak için biraz fazla gençti. Bizim apartmanda genelde yaşlı kesimin oturduğunu varsayarsak buna kanaat getirebilirdim.
"Belki Selim amcanın yeğeni falandır." diye düşünerek yürümeye devam ettim.
Evimin önüne geldiğimde o spor arabanın tam apartmanın önüne park edildiğini gördüm. Sonrasında gözlerim o adamı seçebilmişti. Nakliye aracının yanında bir adamla konuşuyordu. Bizim mahallenin sokağı öyle çok geniş olmadığından dolayı her şey net bir şekilde görülebiliyordu. Sonra kafama dank etti. Nakliye aracı, taşınan koliler ve apartmanımı soran yabancı bir adam... Bu yeni karşı komşum olabilir miydi?
Adımlarımı biraz yavaşlattım ve ne olduğunu anlamaya çalışır gibi adamın konuşmasını izledim. Tabii sadece ben değil, üst katımda oturan Mine teyzenin sofra bezi çırptığını görmüştüm. Uzun uzun silkeliyordu sofra bezini. İşte ilk dedikodu alarmı çalmaya başlamıştı bile beynimin içinde.
Sonra yabancı adam konuştuğu adama bir miktar para uzattı ve adam gülümseyerek arkasını dönüp nakliye aracının sürücü koltuğuna geçti. Araba çalıştığını belli eder gibi bir ses çıkarttı ve adam nakliye aracıyla oradan ayrıldı. Yabancı adam ise apartmana girmek için hareket ettiğinde onu izleyen beni gördü. İş üstünde yakalanmış gibi hissetmiştim. Biraz tuhaftı tabii.
Adam yürüdükçe apartmanın önüne gelmiş olan bana yaklaştı. Tabii ona olan dik dik bakışlarımı yanlış anlamasın diye ben de istemsizce açıklama durumunda kalmıştım "Kusura bakmayın. Karşı daireye taşınan biri vardı bugün. Ben de sizi nakliye arabasının orada görünce acaba siz misiniz diye merak etmiştim. Onu anlamaya çalışıyordum." Aslında adam sadece selam verip geçecekti yanımdan ama ben bir anda konuşmaya başlayınca duraksamıştı. Belli ki beklemiyordu böyle bir açıklama yapacağımı.
Sanırım her şey benim kafamda büyütüp abarttığım kadar değil. Belki adam ona olan sorgulayıcı bakışlarımı umursamamıştı bile. Neyse! En azından ben açıklama yaptım. Sonra eve gittiğimde kendimi yerdim acaba ayıp mı oldu diye.
Adam anlamaya çalışır gibi tek kaşını kaldırmıştı "Siz-" dedi birden ve gözü sağ solu taradı bir şeyi hatırlar gibi "Az önce yol sorduğum hanımefendisiniz değil mi?" Ben sevimli sevimli gülümseyip kafamı sallarken adam bir anda tebessüm edip rahat bir hal aldı. Çekik gözleri o gülünce yeniden kısılmıştı. Açıkçası yabancı adam gerçekten "Yabancı" gibi duruyordu. Arabadayken çok seçememiştim yüzünü.
"Şey-" dedim ve elimi uzattım nazik olmaya çalışarak "Ben Buket. Karşı komşunuzum. Hoş geldiniz." Yeni taşınan komşumu bu şekilde karşılıyor olmanın bir tuhaflığı vardı içimde. Yani bir pankart açmadığım kalmıştı 'Hoş geldin!' diye ama ne yapayım? Bu şekilde denk geldiyse görmezden gelemem ki. Biz Öykü ile ilk taşındığımızda hiç kimse bizi bu şekilde kapıda karşılamamıştı. Hatta En üst katta oturan Kenan abi ve Şule abla ile taşındıktan bir hafta sonra tanışma fırsatımız olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yelken Apartmanı
RomanceSevgilisinden ayrılan Buket, geçirdiği bir buçuk senesinin çöp olduğunu anlamış ve diğer insanların gerçek yüzünü görmüştü. Bu yüzden güvenebileceği tek kişi ev arkadaşı Öykü kalmıştı. Bu olaylar arasında karşı daireye taşınan yeni komşusu hayatına...