Gece yatmadan önce Levent'e cevap vermiştim "Yarın öğleden sonra boşum. Konuşabiliriz." O da itiraz etmemişti. Zaten konuşmak isteyen de oydu. Açıkçası ne diyeceğini merak ediyordum. Durduk yere benimle konuşacak ya da buluşacak bir insan değildi. Evet, Emre'nin arkadaşları arasından insan olabilecek potansiyele sahip tek insandı belki ancak yine de böyle buluşacak kadar yakın değildik.
Sabah dersim olmadığı için biraz daha geç uyandım ve uykumu aldım. Güne güzel başlamıştım bu yüzden. Ancak okula geldikten sonra bir karın ağrısı başladı. Elbette mecazı bir anlamda ağrıydı bu. Çünkü gerçekten Levent'in benimle neden konuşmak istediğini merak ediyordum. Aklımdaki ihtimalleri düşündükçe de heyecanlanıyordum. Dersin ortasına kadar bu heyecan devam etmişti ancak bir süre sonra kendimi bu duruma alıştırmış ve "En kötü ne olabilir?" diye düşünmüştüm.
Dersin bitimine doğru Levent bana mesaj atmıştı "Fakültenin önündeyim." derin bir nefes alarak çıkmıştım dersten. Sebebi belli olmayan ani buluşmalar beni çok geriyordu. Sürpriz bir kutu açmak gibi geliyordu. Bez çantamı koluma taktım ve binadan çıktım. Ön bahçede biraz yürüdüm ve gözlerim Levent'i aradı. Fakültenin önündeki bankların birinde oturuyordu. Başı öne eğik sanki ayaklarına bakıyordu. Elleri cebinde ve öylece beni bekliyor olmalıydı. Duruşumu hiç bozmadan normal bir şekilde yanına gittim. Karşısına oldukça rahat bir şekilde çıktım "Selam Levent!" dedim yanına geldiğimi belli eder gibi. Levent bir anda eğik başını kaldırdı ve bana baktı "Hoş geldin Buket." dedi oldukça sakin bir tavırla ve ayağa kalktı "Nasılsın?" diye sordu sonra.
Halimden memnun olduğumu belli edercesine samimi bir şekilde gülümsedim "Gayet iyiyim, sen?" Levent biraz çekingen davranıyordu. Bu hallerini daha önce hiç görmemiştim. "İyi gibiyim. Derslerle ve ödevlerle boğuşuyorum, klasik." Sonra biraz zorlama bir gülüş ekledi yüzüne.
"Benimle ne konuşmak istiyordun?" Direkt sordum bunu. Hiç değilse asıl amaca ulaşmak benim için daha iyi olurdu. Levent aklına bir şeyler gelmiş gibi kafasını salladı ve "Doğru." dedi devam etti "Onlarla arkadaşlığımı kesmek istiyorum artık. Bana-" derken bir an duraksadı. Dediği şeyden emin olmak ister gibi düşünüyordu sanki söyleyeceği kelimeleri "Bana iyi gelmiyorlar." Tuhaf tuhaf Levent'e bakmaya başladım.
"Peki bunu neden bana söylüyorsun?" Sorum oldukça netti. Levent'te bunu soracağımı biliyormuş gibi hemen cevap vermişti "Onların iyi gelmediği bir insanda sensin. Beni anlayacağını düşünüyorum. Nasıl insanlar olduklarını az çok biliyorsun. Dün olanlardan sonra bunu daha da çok düşünmeye başladım. Beni ileriye götürmüyorlar." Hiç duraksamadan oldukça dürüst bir cevap vermişti. En azından halinden ve ses tonundan samimi olduğunu düşünmüştüm. Tabii, bu tamamen ona güvendiğim anlamına da gelmiyordu.
"Dün olanlar mı?" diye sordum bu sefer. Tek kaşımı kaldırmış meraklı meraklı bakıyordum yüzüne. Ne olmuştu ki dün? Kaçırdığım bir şey mi vardı?
"Yani şu laf atma meselesi. Senin orada sesli bir şekilde 'İki yüzlü' diye bize bağırdığını biliyoruz. Aslında hak etmişlerdi. Senin hakkında konuşuyorlardı orada. Ezgi de bile bile sesini yükseltiyordu duyman için. Bu da bana çocukça geldi ve hoşuma gitmedi."
"Gayet haklı olarak orada sesimi yükselttim ben!" diyerek kendimi savundum "O cadı alttan alttan laf vuruyordu."
"Evet, bunu o başlattı orada. Seni orada savunmak istedim ama Ezgi saçma sapan tavır gösterdi sergiledi. Ben de zaten bu olaydan sonra onlarla konuşmayı kesmeye karar verdim."
"Benden ne yapmamı istiyorsun?"
"Aslında konuşmak istiyorum. Bunu başka kiminle paylaşacağımı bilemedim. Sanırım dertleşmeye ihtiyacım var. Beni anlayabilecek biriyle." Bakışları beni buldu. Biraz çaresiz görünüyordu. Bu bakışı nerede görsem tanırdım. Ayrıca ses tonundan da o bezginlik tınısı belli oluyordu. Levent bıkmış olmalıydı. Onların ekip çocuğun enerjisini sömürmüş olmalıydı. Ezgi ile aramız açılmadan önce onlara karşı soğuk yaptığına birkaç kez şahit olmuştum aslında. Ancak bu noktaya geleceğini hiç düşünmemiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yelken Apartmanı
Roman d'amourSevgilisinden ayrılan Buket, geçirdiği bir buçuk senesinin çöp olduğunu anlamış ve diğer insanların gerçek yüzünü görmüştü. Bu yüzden güvenebileceği tek kişi ev arkadaşı Öykü kalmıştı. Bu olaylar arasında karşı daireye taşınan yeni komşusu hayatına...