5. Bölüm

66 14 0
                                    


Sinirliydi. İlişkimizin ilk zamanlarında ne zaman kaşlarını çatıp baksa yüzüm düşer ağlamaklı bir hale gelirdim. Şimdi ise o kadar alışmıştım ki hiç yabancı gelmiyordu. Tabii ilişkimizin bittiğini düşününce evime kadar gelip karşıma böyle bir yüz ifadesiyle çıkınca merak etmemem elde değildi.

"Neden buradasın?" Elini duvara dayadı rahat bir şekilde.

"Konuşmamız gerek." tek kaşımı kaldırdım "Konuşmak için telefon kullanmak yerine evime mi geldin?" İçten içe her şeyi tam bitirmeye çalışırken gelmesi ne kadar da manidardı. Neyi konuşacaktık ki? Ayrılmak istediğini söyledikten sonra çekip giden oydu. Dürüst olmak gerekirse ne amaçla olursa olsun kapıma gelmesi hoşuma gitmişti.

"Senin ne işin var burada?" Öykü arkamdan gelip gelen kişiyi gördüğünce cırlar gibi bağırmış, Emre kulakları sağır olurmuş gibi yüzünü ekşitip bir eli kulağına gitmişti. Bu esnada Öykü beni geri çekmeye çalışır gibi kolumu tutup kendini kapıya yaklaştırmıştı "Ne istiyorsun sen? Derdin ne!"

"Öykü sakin ol-" derken lafım bölündü "Buketle konuşmam gereken bir şey var." Emre araya girip ruhsuzca söylemişti bunu. Bir adım geri gidip kollarını göğsünde bağladı "Medeni bir şekilde." Öykü sinirden parmaklarını kütletirken kapının hemen yanındaki askılıktan hırkamı aldım "Hemen gelirim." dedim Öyküye bakarak. Ev arkadaşımsa aslanlarla dolu bir kafese atlıyormuşum gibi beni durdurmaya çalıştı ve kolumu sıkıca tuttu "Buket saçmalama! Bu herifi dinlemek için hiç bir sebebin yok! Tadını kaçırıp gününü mahvedecek!" Derken ateş çıkan gözleriyle kapıda bekleyen Emre'yi gösterdi. Emre dalga geçer gibi gülüp bozuntuya vermeden gözlerini kaçırdı. Bu hali çok sinir bozucu görünmüştü.

Öykü'yü sakinleştirir gibi bir elimle ona dokundum "Merak etme. Söz veriyorum, hemen geleceğim." Öykü derin derin nefes alıp önce bana sonra da yeniden Emre'ye baktı. Her ne kadar anne gibi korumacı davransa da ben öyle deyince bir şey diyemedi. Kararıma karşı çıkmadı ve sadece "Eğer konuşmasıyla seni üzerse bilsin ki bu sefer onu gebertirim!" dedi bana bakarak ancak ses tonundaki iğneleme ile direkt lafı Emre'ye söylemişti aslında. Sadece başımı salladım ve Emre ile konuşmak için onunla birlikte aşağı indim.

Garip hissettiriyordu. Sanki onu yıllardır görmüyordum. Bu yüzden ilk başta o konuşmaya başlamadan önce neredeyse 'nasılsın?' diye soracaktım. Sonra hemen durdum ve kendi kendime "Sen enayi misin Buket?" diye sordum içimden. Belki de enayiydim. Beni terk eden ve tonca laf saydığım adama nasıl olduğunu soracak kadar. Ancak bu benim elimde olan bir şey değildi. Her şey çok tazeydi. Yine de kendimi tutmayı başardım ve onun konuşmayı başlatmasını bekledim.

"Şimdi-" dedi beni tam karşına aldığında. Apartmanın önünde duruyorduk. Beni bıraktığı noktada... Olabildiğince poker face kalmaya çalıştım. Mimiklerimi sakladım ve sadece onu dinlemeye odaklandım "Ne yapmaya çalıştığını bilmiyorum ancak aşman gereken şeyler var."

"Ne?"

"Artık arkadaşlarınla nasıl planlar yapıyorsun bilmiyorum ancak bu beni rahatsız ediyor. Bazen cidden çocuk gibi davrandığını düşünüyorum." Dediklerini duyunca artık poker face halimden bir şey kalmamış ve saniyesinde kaşlarımı çatıp öfkeyle ona bakmaya başlamıştım. Ölümü benim elimden olmasını istiyordu belki de. Eğer öyleyse bu düşüncesine saygı duyardım.

"Ne diyorsun lan sen? Ne varmış aşmam gereken? Ayrıca ne planından bahsettiğini bile anlamadım!" Emre yine o sinir bozucu alaycı gülüşünü takındı ve gözlerini kaçırdı resmen bir bildiğim var dermiş gibi. Öylesine emin duruyordu ki bunda bir sorun olduğunu anladım.

"Yalan söyleme lütfen. İkimizde gayet her şeyi anlayabilen insanlarız. Ancak bu yaptığın cidden çok çocukça bir hareket. Sırf sana saygı duyduğum için gelip konuşmak istedim ama görüyorum ki bilmemezlikten geliyorsun." Dediklerinden bir bok anlamadığım için sinirleniyor ve üstüne ettiği lafları duyunca yüzüne bir tuğla geçiresim geliyordu. Yumruğumu sıkıp sakinleşmeye çalıştım.

Yelken ApartmanıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin