22.Bölüm

17 0 0
                                    

Dizlerimi kendime doğru çekip kollarımı da dizlerime sardım ve kambur bir şekilde öne eğilerek bankta oturuyordum. Güney gideli on dakika olmuştu. Elim ikide bir telefona gidiyordu. Acil bir şey var mıydı? Polisi aramalı mıydım? Yoksa ne olduğunu sormak için Güney'i mi bekleseydim? O an elimden sadece beklemek geldi. Ya ona bir şey olduysa? O zaman ne yapardım? Her şey daha yeni yeni düzelmişken ve güzel ilerleyecekken bu olan şeyde neydi şimdi? 

Aşağı yoldan yorgun argın yürüyerek gelen Güney'i gördüğümde "Güney!" diye bağırdım ve oturduğum yerden kalkıp hemen bahçe kapısının yanına gittim. Demirliklere dayanarak "Ne oldu? Kim o? Neden kovaladın? İyi misin?" diye üst üste soru yağdırmaya başladım endişeyle. 

Güney kapıdan içeri girdi ve gülümseyerek elini başıma koyup saçımı sevdi "Merak etme, Buke. Ben iyiyim." O kadar tatlı bir histi ki bu... Elini hiç çekmesin istedim. Bir de bana Buke demişti. Ne de tatlı söylemişti öyle... Sonra Güney devam etti "Kovaladığım köstebeği yakalayamadım ama koşarken bunu düşürdü." derken elinde tuttuğu siyah şapkayı yukarı kaldırdı "Arkasından gittiğim için dönüp de şapkayı almaya tenezzül etmedi."

Önce Şapkaya sonra Güney'e ardından tekrar şapkaya baktım. Kaşlarımı çatarak elindekini aldım ve incelemeye başladım. Bunu daha önce görmüş olabilir miydim? Kesin olmamakla beraber bir şey diyemedim. Şapkanın ucunda üç küçük halka vardı. 

Ben hatırlamaya çalışır gibi elimdekini incelerken Güney konuşmaya devam etti "Sanırım senin fan hesabı bir kız. Şapka düştüğünde az da olsa ortaya çıkan kahverengi ve aşağıdan toplanmış saçları görebildim." 

"Fan hesabının sahibi olduğundan nasıl bu kadar eminsin?" bunu sorduğumda Güney sırıttı ve cevapladı "Sana sarılırken bize doğru dönmüş bir telefon gördüm. Belli ki fotoğraf çekiyordu. Onu fark edince hemen telefonu indirip uzaklaşmaya başladı." Güney fan hesabını yakalamış olabilirdi. Hem de direkt kanıtı ele geçirerek! Resmen o kıza dair elimde bir şey vardı artık. Ben göremesem bile o fark etmişti. Mükemmel adam... 

Boşta olan elim çeneme gitti ve düşünür gibi bir hal takındım "Bir kız... kahverengi saçlı... Üç halkalı şapka..." diye kendi kendime mırıldanırken aklımda bazı anlar canlanmaya başladı. Sanırım ben bu kişiyi daha önce görmüştüm! Derse gireceğim sırada bu şapkanın aynısını takan bir kızla karşılaştığımı hatırlıyordum. Üstelik onunla beraber geçmiştik sınıfa. Bir de grup arkadaşı olmuştum!

"Nehir mi?!" derken sesim epey sinirli çıkmıştı. 

"Nehir kim?" Güney'in sorusuna o an cevap veremedim. Düşünüyordum. Kızı direkt olarak suçlayamazdım ama bu şapkanın aynısını onda görmüştüm. O olsa bile neden bana böyle bir şey yapmak isterdi ki? Benim eski ilişkim neden onun bu kadar ilgisini çekerdi? Bir anlam veremiyordum olanlara. Hesabın sahibi olarak Ezgi'yi düşünmek hala daha mantıklı geliyordu. Oysa Nehir gayet sakin birine benziyordu. Etliye sütlüye karışmayan bir kız gibiydi benim gözümde. Bana grup ödevi için teklif bile sunmuştu. 

Elimdeki şapkaya tekrar baktım ve o üç halkaya dokundum. Şimdi ise benim için sadece baş şüpheliydi. 

****

Güney ile olan mükemmel anımız gizlice fotoğraf çeken kişi yüzünden bozulmuş ve benim aklımda dönüp dolan tek şey fan hesabının kime ait olduğunu bulmaya çalışmak olmuştu. Yani en azından benim deyimimle "fan hesabı".

Bu yüzden Güney'in yanından ayrılıp eve geçtim. Şapkayı alıp masama fırlattım ve instagramı açıp Nehir'in hesabını stalklamaya başladım. Eğer gerçekten oysa şu zamana kadar kendini iyi gizlemişti. En azından ben onun olabileceğini düşünmezdim. 

Yelken ApartmanıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin