11.Bölüm(BENİM KARDEŞİM)

13K 386 16
                                    

(BÖLÜM DÜZENLENMİŞTİR)

Not kısmını okursunuz hayaletlerim.

İyi okumalar💙

Casper sundu...

"Ama sen," Yutkunarak kendimi geriye çektim. "Bana senin... Öldüğünü söylediler."

Delici yeşil gözleri hâlâ aynıydı. Bu Mithat olmalıydı. Bana gülümsediğinde ortaya çıkan gamzesinden Mithat olduğuna neredeyse emin olmuştum.

"Gelebilir miyim?"

Ne diyebilirim? Bir dakika ya, bu beni kaçırmıştı! Bir de aldatmıştı! O da yetmemiş kardeşimi kaçırmış ve vurulmuşum lan ben.

En büyük sorunsa onun ölmüş olması gerekiyordu!

Onun bana yaklaştığını gördüğümde elimi kaldırıp, "Gelme!" dedim hızla. Resmen hortlak görmüş sayılırdım, yani hatırlamıyordum ama söylenene göre ölmüş olmalıydı. Olduğu yerde dururken bana baktı. Zaten onu daha dün görmüşüm gibi hatırlamasam büyük ihtimalle duyduğum o kadar şeyden de sonra şu an kafayı yemiştim.

"Neden ama?"

"Ne... Ne demek neden? Beni kaçırmışsın, beni aldatmışsın, kardeşimi kaçırmışsın, o da yetmemiş vurulmuşum," Yeni aklıma gelen şeyle gözlerimi belertip tekrar konuştum. Niye aklıma en son bu geliyor ki? "Ve senin ölü olman gerekliydi!"

Kafasını sallayıp kapıyı kapattı ve kapıya yaslanarak kollarını göğsünün üzerinde bağladı.

"Sana iyi masal anlatmışlar." Kafasını aşağı yukarı sallarken ben ayaklarımı da kendime çekmiştim.

"Ne masalı? Anlamıyorum, daha az önce öldüğünü öğrendim... Sen şu an... Nasıl olur?"

"Anlatmak için buraya geldim. İzin ver de geleyim yanına."

"Tamam," dedim kararsız olduğumu belli ederek. "Gel ama sadece beş dakikan var."

Aklım Selim Çakır'da kalmıştı. Acaba pişman olacağım şeyler mi söylemiştim?

Ama haklıydım da ben.

Mithat daha ağzını açamadan ben bir bahane üretmiş ve onun lafını ağzına tıkmıştım.

"Hastaneden çıkmak istiyorum ben. Kokusu iğrenç buranın. Hem iyiyim ama seni dinleyecek hâlim de yok. Akşam konuşalım mı?"

Selim Çakır'a bakmam gerekliydi. Onun bir şey demediğini görünce omuz silktim. "Hem yarım saat dinlerim seni, söz."

Gülümseyerek kafasını salladı.

"Tamam, bak şu yanındaki dolapta kıyafetlerin olmalı. Sen giyin, ben de çıkış işlemlerini halledeyim. Alırım seni, tamam mı?"

"Tamam."

Bizimkiler neredeydi peki? Mithat'a sorup sormamak arasında kalsam da bir şey demedim. O, odadan çıkınca bana gösterdiği dolabı açıp içinde olan kıyafetleri çıkartıp giymiştim. Bir de ayakkabı vardı, onu da giydim hemen. Dolaptan aldığım küçük siyah çantaya da bana verdikleri defteri koydum.

● ● ● ● ●

"Benim bir evim var mı? Otelde mi kalıyorum yoksa?"

"Çakır Konağı'nda yaşıyorsun."

"Tanımadığım insanlarla mı kalıyorum?"

"Onları tanıyorsun aslında," dedi dalgınca. Sonra bana döndü hafifçe. "Yani kısmen."

Mardin'de Töre (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin