54.Bölüm(BARIŞIR MISIN?)

4.7K 218 52
                                    

İyi okumalar hayaletlerim💙

Casper aşırı gerilimle sunar...

"Sen çok kaşınmışsın," dedi Boğaç kafasını aşağı yukarı sallayıp kelimeleri bastıra bastıra söylerken. Deniz, birazdan burada olurdu ve Boran daha Nisan'a söylememişti.

Boğaç'a bakıp yutkundu, yaptığı şeylerden bu aralar çok pişman oluyordu. Tek ayağını sallarken birden ayağa kalktı ve Boğaç'ı iki kolundan tuttu.

"Sen söyle!"

"Neyi," dedi Boğaç kendini biraz geriye çekerken. Boran, ağlamaklı bir suratla bakıyordu.

"Deniz'in geleceğini..."

"Valla kardeşim ben bunu Nisan'a söylersem, Nisan önce beni öldürür ama sana senin geleceğini söyleyebilirim," dedi. Hemen ardından iki elini kaldırdı. "Önce bir sela, sonrada kara toprak. Başımız sağ olsun, merhumu severdik. Hakkımız helal olsun, çok gençti yazık oldu."

"Yuh, gömdün hemen lan!"

"Eeh," dedi Boğaç sesini yükselterek. Gazla çalıştıracaktı Boran'ı. "Oğlum sen Boran Karasın! Kendine gel, dediğim dedik ol biraz. Ne bu böyle pısırık pısırık? Bak bana, Tuğba'ya Sinan'la görüşmeyeceksin dedim! Görüşmeyene kadar konuşmayacağım!"

"İşte senin bu yaptığını bana şu an Nisan yapıyor kardeşim!"

"Ya bak mesela Tuğba'nın yapması gereken şey, bana karşı çıkması. O, onunla konuşmayı kesti gibi ve ben bundan cesaret alıyorum! Nisan'da aynı şekilde yapıyor, halbuki sen çıkıp bu iş artık oldu desen Nisan biraz daha durulur."

"Sen de ters psikoloji yap, kaçan kovalayan konumuna düşsün diyorsun yani?"

"Sen de derken? Başka kim sana bunu söyledi? Benim gibi zeki kaç arkadaşın var lan senin?"

İç sesim diyemedi Boran, gözlerini kapatıp kalktığı koltuğa geri oturdu. Boğaç, telefonunu çıkarttı ve Boran'a fikrini söyledi.

"Akşam yemeğine herkesi çağıralımda bari Nisan olay çıkartmasın, hem seni koruyacak insan sayısını arttırmak gerek. Tek başıma yeteceğimi sanmıyorum kardeşim."

"Sen ne güzel moral veriyorsun öyle!"

"Senin morale değil, yönlendirilmeye ihtiyacın var. Daha ne istiyorsun lan, oğlum sen bu Deniz'le ortaklık yaptıktan sonra gıcıklaştın hee!"

"Boğaç, ne yapıyorsan yap artık!"

Boğaç, göz devirerek tek tek herkesi aradı ve kırmızı alarmı verdi. Aradığı herkes hemen geleceğini söylemişti. En sona Tuğba'yı bıraktı, onu aramadan önce Boran'dan uzaklaştı biraz. Telefon ikinci çalışta açılmıştı.

"Ne var?"

"Ne var değil, efendim sevgilim."

"Ne söyleyeceksen söyle Boğaç," Tuğba'nın bıkkın sesi Boğaç'a ulaştığında arkadan bir erkek fonu geldi.

"Tuğba!"

Boğaç, duyduğu sesi hemen tanımıştı. Gözü seğirdiği zaman Tuğba'dan ses almıyordu, çünkü Tuğba Boğaç'ın sesi duyduğunu anlamıştı.

"O ses... Kimdi o?"

"Şey..."

"Kimdi o dedim."

Sesini yükseltmemişti henüz, Tuğba zaten Boğaç'ın öğreneceğini biliyordu. Bu yüzden hiç uzatmadı.

"Sinan'dı."

"Neredesiniz siz?"

"Evdeyiz."

Boğaç, telefonu kapattıktan sonra Boran'a döndü ve soru sormasına fırsat vermeden, "Ben bir yarım saate gelirim. Yemeğe yetişirim." dedi ve odadan hızla çıktı. Aynı hızla konaktanda ayrılmıştı. Arabasına atlayıp Tuğba'nın evine gitti. Kapıya geldiğinde arabasını rastgele bırakıp indi ve bahçe kapısını sertçe itip açtıktan sonra koşar adım gitti eve.

Mardin'de Töre (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin