5.Bölüm(AŞIKLAR DERESİ)

19.1K 602 16
                                    

(BÖLÜM DÜZENLENMİŞTİR)

İyi okumalar💙

Babamın sesiyle hafif irkilen Çakırlar sinirli bakışlarla, bakışlarını üzerime kilitleyen adama bakıyordu.

Beyazlaşmış saçları, keskin bakışları ve dik duruşuyla gençliğinde yakışıklı olduğu belli olan biriydi. Babamdan biraz daha büyük görünüyordu ama kesinlikle hâlâ sağlamdı.

Bana attığı bakış uzun sürünce yanımdaki abime sessizce bu adamın kim olduğunu sordum.

Edip Kara cevabını alırken adamın kim olduğu aklıma gelmişti. Boran Kara'nın babasıydı. Pek benzemiyorlardı gerçi ama bilemiyorum artık.

Ayağa kalkıp yanına gittim. Benim yanına gidişim üzerine bana bakmaya başlamışlardı. Misafirdi sonuçta ve bildiğim kadarıyla misafirler iyi karşılanırdı.

Yanına gidişimle beni süzüp, "Kimsin ve bizden ne istiyorsun?" demesi bir oldu. Gündeme düşmemek için benim bir Çakır, Rojda'nın bir Yılmaz olduğu aile içinde saklanıyordu.

"Merhaba, ben Nisan Yılmaz. Sizden de bu aileden uzak durmanızı istiyorum. Ve kesinlikle istediğini alan bir yapım var. İyiliğiniz için tavsiyeme uyarsınız umarım."

Bana küçümsercesine bir bakış atıp, "Terbiyesiz!" dedi. Burukça gülümsedim.

"İnsan ailesinden terbiye almayınca kendi kendini terbiye etmek zorunda kalıyor. N'aparsın? Hayat herkese adil değil işte."

Serseri bir kız gibi görünmüyordum, istediğim zaman oldukça ciddi ve katı olabilirdim. Şu an olduğum gibi. "O arsayı neden ve nasıl aldın sen?"

Sorularını cevaplayacağımı sanmazdım ama düşününce buna hakkı olduğu kanısına vardım. Sonuçta almak üzere oldukları arsayı gelip bir anda almıştım.

"İhaleye girenler, yani Çakır Ailesi bizim aile dostumuz. Arsanın sahibi de düzenli çalıştığım Emre Demirkan olunca zor olmadı. Yılmazlar olarak elimiz kolumuz her yere uzanır," Bunları söylerken zorlandığımı itiraf etmeliyim çünkü öz ailenize aile dostunuz olduklarını söylemek biraz zordu. "Şimdi lütfen yenilginizi kabul edin ve bu konaktan çıkın, Edip Bey."

Sakin ve kayıtsız bir ses tonum vardı. Yine de insanın kanına dokunacak kadar sinir bozucu olduğumu biliyordum.

"Bu burada bitmedi Nisan Yılmaz."

"Tabi tabi, her zaman bekliyorum. Oğlunuza da demiştim, o da bana aynı şeyi söylemişti de..." diyerek sofraya geçtim.

Babam ağzını açtığında ona bu kadarının ona yeterli olduğunu belirten bir bakış attım ve hiç bir şey olmamış gibi yemeğimi yemeye devam ettim.

Edip Kara sinirli bir şekilde çıktıktan sonra babam bana dönüp "Aferin kızım, seninle gurur duyuyorum. Hem cesursun, hem de gözün kara. Maşallah kimseden korkun yok." dedi.

Selim abim, "Ee benim kardeşim bana çekmiş, aynı ben." dediğinde hepimiz güldük.

Sıla, "Abi, Nisan ablama en çok sen sevindin. Ne bu sevgi gösterisi? Ay abla sen gelmeden önce bir heyecan bir heyecan, görmen gerekti. Kıskanıyoruz hani, beni de sevin ya!" deyince abim, "Senin neyini seveyim kız cadı! Hem yok öyle bir şey yalancı." diye cevap vermişti.

Zaten biliyordum abimin o derece beni beklemediğini yani inanmamıştım.

Sıla, "Ama Rojda ablamla iyi anlaşmıyordunuz. Yani Nisan ablamı daha çok sevdiğini kabul et." dedi üzerine gitmeye devam ederek.

Mardin'de Töre (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin