44.Bölüm(MÜZİK KUTUSU)

6K 247 70
                                    

Özür dilerim, özür dilerim...

Sondaki yazıya bakarsınız :'(

İyi okumalar hayaletlerim💙

Casper sundu...

"Ne demek silmiyorum?!"

Nisan kollarını kavuşturarak o kızları yok etmeyeceğini söyleyen kocasına baktı.

"Onlar arkadaşım Nisan, neden yok ediyorum?!"

"Çünkü ben o arkadaşlarını tanımıyorum!"

"Tüm arkadaşlarımı tanımak zorunda mısın?!"

Boran'ın sabrı da artık taşmıştı. Nisan bir saattir aynı şeyleri söyleyerek toplantıya gitmemesine sebep olmuştu.

"Hayır tabii ki," dedi Nisan gülümseyerek, bir anda yüzündeki gülümseme yok oldu ardından. "Ama bütün kız arkadaşlarını tanımak zorundayım!"

Boran karısına hayretle baktı ve bu bitmeyen azmi karşısında cebindeki telefonu çıkartarak ona uzattı daha fazla konuyu uzatmamak için.

"Al kimi istiyorsan engelle sevgilim."

Nisan gülerek telefonu aldı ve yok etme işlemini kısa bir sürede tamamlayarak telefonu geri uzattı Boran'a.

Boran telefonu cebine atıp oturduğu yerden kalkarken Nisan yanağına ıslak bir öpücük bırakarak oradan uzaklaştı. "İyi günler sanaa."

"Sana da derdim ama," Boran ondan uzaklaşan karısının arkasından bakarak kendi kendine konuşmasını tamamladı. "Senin günün güzel geçecek belli ki."

Eline çantasını alıp konaktan çıktığı sırada Nisan da Zelal Hanım'la konuşuyordu telefondan. Hâlâ dönmemişlerdi.

"Anne ne zaman dönüyorsunuz?" dedi merakla kendine çay doldururken. Bu aralar çok çay içiyordu.

"Bilmiyorum ki kızım," Zelal Hanım düşünceli bir sesle yere odakladığı bakışlarını içeriye giren evin kızlarına çevirdi. "Kalırız birkaç gün daha galiba."

"Anladım," Nisan'ın memnun olmayan sesi annesine gittiğinde o kapatma hamlesi yapıyordu. "O zaman görüşürüz anne, kendinize dikkat edin."

"Tamam kızım."

Nisan telefonu kapattıktan sonra çayını içti. Bugün gayet sessiz bir gün yaşıyordu ve sessizliğin hoşuna gittiğini fark etti. Yine de uzun sürmeyeceğini biliyordu.

"Yengee," Burak eve girer girmez yengesine seslendi ve avlunun ortasına boynundaki sulukla beslenme çantasını atarak mutfağa girdi. Yengesinin mutfakta olduğunu görünce çantasını da fırlatarak hızla tam onun oturduğu yerin karşısına geçti. Nisan ise ona şaşkın şaşkın bakıyordu. "Yardım et!"

"Ne oldu, iyi misin?"

"İyiyim yenge," Burak gülerek nefes aldı ve hemen ardından devam etti. "Yarın Tuğçe'nin doğum günü. Ona hediye almam lazım!"

"Ne hediyesi?"

"Bilmiyorum işte," dedi Burak düşünceli bir sesle. "Bu yüzden bana yardım etmen gerek!"

"Ben ne anlarım ya?"

"Sen de bir kızsın, ne sever ne sevmez bilirsin! Lütfen yenge n'olur n'oluuur?"

"Üff," dedi Nisan tavana bakarak. Burak'ın annesi de Zelal Hanımlar ile birlikte gitmişti ve Nisan bu yüzden tek seçenekti şu an. "Tamam, halledelim bakalım..."

"Aslan yengem yaa," Burak oturduğu yerden kalkarak yengesinin üzerine atladı. "Hadi kalk o zaman!"

Nisan gülümsedi. "Şimdi mi?"

Mardin'de Töre (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin