Bölüm 1

795 10 1
                                    

      Merhaba arkadaşlar ilk kez hikayemi yazıyorum yazarken gerçekten çok eğleniyorum bakalım sizlerde eğlenecek misiniz keyifli okumalar :))

                     Kendimi bir savaşın ortasında hissediyordum. Sanki birisi bana birkaç el ateş etmiş ve ben son anlarımı yaşıyordum. Gözlerimi aradığıda beyaz bir tavanla karşılaştım. Burası benim odam değildi. Neredeydim ben? Başımın içinden bıçaklar geçiyordu adeta. Beyaz önlüklü yaşlı bir adam benimle konuşuyor gibiydi. Ama söylediklerine odaklanamaycak  kadar acıyla meşguldum. Sonunda göz kapaklarım ağırlaştı ve sonrası boşluk...

...

                   Bir uçurumdan aşağı düşüyordum tam yere çakılacakken gözlerimi açtım. Tanrım ne kadar gerçekçi bir kabustu. Görüş açım netleşince etrafı incelemeye başladım. Sanırım bir hastane odasındaydım. Vücudum uyuşmuş gibiydi. Acı falan hissetmiyordum. Belkide felç olmuşumdur diye düşündüm. Bir dakika? Kaza.Yavaş yavaş anı hatırlayınca gözlerim dolmaya başladı. Çok içmiştik aman Tanrım arabada 5 kişiydik. Arkadaşlarım nasıldı? Kahkahalar arabanın içini doldururken bir anda çığlıklara dönüşmüştü. Tam olarak neye çarptığımızı bile bilmiyordum. Görüş açıma minyon tipli cılız bir hemşire veya doktor her neyse yanıma gelip serumuma baktı. Elindeki minik fenerle gözüme bakıp, gözümü birkaç saniye kör edecek kadar  ışıkla inceledi.

             "Günaydın Lena. Kendini nasıl hissediyorsun bakalım" dedi.

Oldukça tiz bir sesi vardı. Tam ağzımı açıp birşeyler söyleyecektim ki boğazım yanmaya başladı. Sonrasında öksürüklerim geldi.

               Karşımda doktor biraz tedirgenleşerek "Kendini zorlama tamam mı? Daha vaktimiz var. Ailen seni görmek için sabırsızlanıyor." dedi.

                 Benimle arkadaşıyla konuşurmuş gibi konuşuyordu. Sanki daha önce beni tanıyormuş gibi. Neyse asıl sorun aileme ne diyeceğimdi. Her zaman asi bir kız olup istediğimi yapmıştım. Ve hiçbir zaman hesap vermemiştim. Gene asi huyumun doruğunda ailemin izni olmamasına rağmen o lanet partiye gitmiş ve şimdi Tanrının bana verdiği cezayı çekiyordum.

               Doktor kapıdan çıkmak üzereyken "Bayan Woodsen, benimle hastaneye gelen diğerleri?" cümlemin sonunu getiremedim. Doktorun ismini yakasından okumuştum.

             Bana tebessüm ederek "Hepsi senden önce taburcu oldu." dedi.

              Rahatlamıştım doğrusu. Onlar benim yakın arkadaşlarımdı. Ölen olsaydı hayatım boyunca vicdan azabı çekerdim. Annem gözleri kızarmış ve şişmiş bir şekilde odaya girdiğinde hızlı adamlarla yanıma gelip nazikçe bana sarıldı. Hıçkırıklarının arasında bana birşeyler diyordu ama anlamayacak kadar yuvarlıyordu kelimeleri. Böyle olmamalıydı. Bana bağırıp, kızıp, ben demiştim gitme diye falan demesi gerekiyordu. Kendimi berbat hissettim. Onun ağlamasına sebep oldumu bilmek çok korkunçtu. Empati yaptığımda ne kadar kötü bir evlat olduğumu görebiliyordum. Eve geç gelir, ders çalışmaz, hiçbirşeyi umarsamaz asi bir kızdım. İstediğimi hep elde ettim zengin şımarık parti kızıydım ben. Evet tamda şuan acınası bir durumdayken babam içeri girdi.

        "Ah! Caroline tut şu gözyaşlarını." diyerek gözlerini devirdi.

          Babam biraz daha sert ve otoriterdi. Ama benle uğraşacak vakti yoktu. Şuan bile üstündeki takım elbiseye bakacak olursak toplantıdan yeni gelmişti ya da toplantıya gidecekti.

           Annemden gözlerini çekip bana baktığında umursamaz bakışlarıma babama gönderdim."Benim şimdi gitmem lazım Lena. Şöför sizi eve bırakcak." tam tahmin ettiğim gibi gene saçma toplantılarından birine gidiyordu.

         Bakışlarını anneme çevirip "Lena'ya yeni hayatından biran önce bahset. Yarın ki uçağına kendisini hazırlasın." anneme hızlıca bir öpücük verip çıktı. Yeni hayatım mı? Soru soran gözlerle kaşlarımı çatıp anneme baktım.

         "Bu da ne demek?" dedim.

            Annem bir nefes alıp "Artık o işe yaramaz arkadaşlarından ayrılıp, büyükannenin yanına yani New Jersey'e gidiyorsun. Okul kaydını oraya aldık." dedi.

Ona inanmayan gözlerle bakarak cidden mi der gibi tek kaşımı kaldırdım.

          "Büyükannenlerin evi şehir merkezinde yabancılık çekeceğini sanmıyorum." diye devam etti.

          "Anne ben 18 yaşımdayım ve beni istemediğim bir yere gönderemezsiniz ayrıca oraya hiç gitmedim tabi ki yabancılık çekicem " dedim. Sesim bir tık yüksek çıkmıştı.

          Annem,  "Oraya daha önce gittin evet 13 yaşındayken.Odanın manzarası çok güzel denize bakıyor eminim gün batımı muhteşemdir." sanki ben hiç konuşmamışım gibi konuşmaya devam etti. Ağzım açık ona bakarken "Arkadaşlarımdan ayrılmayacağım." diyerek başımı ters yöne çevirdim.

        Annem ayaklanıp "Hangi arkadaşların Lena? Ufak tefek çizikle kazayı atlatan ve sen bir haftadır hastanede baygın tutulurken hiç arayıp, sorup ya da merak edip gelmeyen arkadaşların mı?" sesini yükselterek bana bakmaya devam etti.

          Ne yani cidden mi? Hiç mi sormamıştılar. Annem konuşmasına devam etti "Ama dur bekle asıl bombayı söylemedim. Polis ifadesinde hepsi arabayı senin kullandığını kazaya da senin sebebiyet verdiğini söyledi. bu yüzden ne kadar kefaret ödemek zorunda kaldığımızdan bahsetmiyorum bile."

          Ne? Annemin söylediklerine inanamıyordum. Arabayı Karen kullanıyordu. Beynim daha yeni yeni olayları tartıyordu. Hepsi polisten yırtmak için birlik olup suçu bana attılar beni ziyarete bile gelmemiştiler. Beni merak etmemişler. Ne zamandan beri bu kadar aptal olduğumu düşünürken annem çıkış işlemlerimi yapıyordu. Arabada eve doğru giderken başımı cama yasladım. Herşeyimi silip baştan ben olmaya karar verdim. O arkadaş sıfatına uymayan ucubelerin yüzlerini bile görmek istemiyordum. Oysaki beni sömürüp duruyorlarmış.

           Kendime ne aptal olduğumla ilgili şeyler söylerken eve geldik. Odama çıkınca Mary'nin eşyalarımı toplamış olduğunu gördüm. Annemin varlığını arkamda hissedince "Büyükannem beni özlemişmidir?" dedim. Bu sefer onların dediklerini yapıp New Jersey'e gidiceğim. Kimseye güvenmeyen yepyeni bir Lena olacağım.

O, benim!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin