Bölüm 10

192 8 0
                                    

 Multimedya: Colin. Bölüm şarkısı: Little mix- change your life

       Alaycı ve küçümseyici bakışlarımı Jessy’e gönderdim. Harika bir tesadüf! Ayarlamaya çalışsam bu kolay yapamazdım bunu. Colin ise Jessy'e değil bana bakıyordu. Gözlerinde bir hayal kırıklığı gördüm sanki bir an.

     "Colin biraz konuşabilir miyiz?" diye sesini çıkardı Jessy. Ses tonundan anlaşıldığı gibi her an ağlayacak gibi duruyordu. Bugün üzerime boya döküldüğünde gösterdiği bakışı şimdi ben ona gösterdim. Colin ayağa kalkmadan önce bana dönüp "Doğum günüme bunun için mi geldin yani intikam için. Pekâlâ." dedi ve Jessy'nin peşine gitti. Nedense kendimi çok kötü hissettim. Bir şeyi yanlış yapmıştım ama neyi? Ne yani Colin'in duygularını mı incittim? Hiç sanmıyorum benden hoşlanıyor falan değildi sadece o her kıza karşı ilgili. Derin bir nefes alıp verdim. Buradaki görevim bitmişti artık eve doğru yol aldım.

(Colin'den)

         Lena'yı doğum günümde görmeyi cidden planlamıyordum. Tabi ne için geldiğini öğrenene kadar. Onunla öpüşmeme çok az kalmıştı. Ondan istediğimi alamadıkça daha da ilgimi çeker oldu. Jessy karşımda ağlamayla karışık bir şeyler saçmalarken bende karşısında onu dinleme işkencesine tabi tutuluyordum.

         Gözlerimi devirerek "Jessy artık çeneni kapatacak mısın cidden başım ağrıdı?" dedim. Jessy göz yaşlarını silip ağlamayı kestiğinde "Neden o sürtükle öpüşüyordun Colin?" dedi. Hayır aslında tam öpüşecektik sen çıktın dedim içimden.

          Artık Jessy ile uğraşmak yavaş yavaş sinirlerimi geriyordu. Jessy'e yaklaşıp "Sen bana hesap mı soruyorsun Jessy?" dedim öldürücü bakışlarımı gözlerine sabitleyerek "Şunu hatırlatayım tekrardan sen ve ben sevgili falan değiliz ayak işlerimi yaptığın için yanımda takılmana izin veriyorum o kadar." sesini çıkarmadan kafasını salladı. İşaret parmağımla şakağına iki kere vurarak "Bunu o küçük beyninden çıkarma Jessy." dedim.

         Onu arkamda bırakarak arabama yöneldim. Jessy'nin üzülmesi falan umrumda değildi onu yanımda zorla tutmuyorum. Arabamın yanına gittiğimde sarışın bir kız arabama yaslanmış sigarasını tüttürüyordu. Ben uzaktan kilidi açınca kafasını çevirip bana baktı. Güzel bir kızdı. Dolgun dudaklı iri göğüsleri vardı. Silikon olma ihtimaline yüzde doksan veriyorum vücuduyla orantısız duruyordu çünkü. Yanına doğru gittiğimde gülümseyip ellerini omzuma çıkardı.

       Tamam, şuan tamda ihtiyacım olan şey biraz dünyadan soyutlaşmak. Adını bilmediğim sarışın dudaklarıma yapıştığında anında karşılık verdim. Onu arabayla arama kıstırdığımda bacaklarını kaldırıp belime doladı. Kısa olan eteği tamamen açılmıştı. Parmağımı siyah iç çamaşırının ipine taktım. Çoktan uyarılmış erkekliğimin sertliğine baskı yaparken seslice inledi.

       Kulağıma doğru eğilerek "Yanıyorum." dedi ve gülümsedi. Resmen onu becermem için bana yalvarıyordu. Sanki bir anığına bu sarışın kızı ona benzetmiştim. Gözümü kapatıp açtığımda tekrar sarışın kızı gördüm. 

       Siktir.

       Lena aklıma geldikçe işime odaklanamıyordum. Kollarımda şuan Lena olmalıydı şu adını bilmediğim sarışın hatun değil. Lena'ya olan arzum tamamen başkalarına kendimi kapatmamı sağlamıştı. Kızı bırakarak arabama geçip motoru çalıştırdım. Kız neye uğradığını şaşırarak arkamdan hayretle baktı.

        Uyarılmış ve istediğini alamamış erkekliğim sızlıyordu. Direksiyona sertçe vurup "Lanet olsun!"  diye bağırdım. Otobanda hızımı arttırdım. Önümde hızlı gitmemi engelleyen çaylak bir sürücüye iki kere korna bastım. Nasıl bir piç kullanıyorsa artık arabayı sola kırdığımda o da sola kırıyor sağa kırdığımda o da sağa kırıyordu direksiyonu. Zaten Lena'yı hala öpememiş, harika bir hatunu beceremeden bırakmış ve bir aptalın nazını çekmiştim. Evet devam et oluyor. Sinirlerimin doruklarına ulaştırdın beni.

        Direksiyonu hızla kırarak yoldan çıkıp çimenlerden hızımı arttırarak arabanın önüne geçtim. Arabayı yolu kapatacak şekilde durdurdum. Arabadan indim. Karşımdaki arabadan üç tane de yetişkin adam indi. Harika kolay olmasını istemiyordum zaten. Adamların bakışları zaten hiç dostça değildi. Hiçbir kelime konuşmadan arabayı kullanan adamın yüzüne yumruğu indirdim. Tam bana elini kaldırmıştı ki elini tutup tüm gücümle dizimi nefes borusuna geçirdim. İlk bir dakika nefes alamayacak daha sonra ki iki dakika hareket edemeyecekti.

             Küçükken babamın beni zorla gönderdiği yerlerden biri de tekvando salonuydu. Ben kendimde isteyebilirdim ama babam nerde olmamı isterse bende oradaydım. Bu lanet kasabada tıkalı kalmam gibi. Bu aklıma gelince daha da sinirlendim. Öteki iki adam aynı anda yanıma gelirken birinin kolundan tutup çevirdim yere diz dökmesini sağladım. Bacağına basarak ona yoğun bir acı verdim. Doku zedelenmesinden üç ay yürümekte zorlanacaktı. Tabi ben bunları yaparken öteki adam boş durmamış kaşıma yumruğu geçirmişti. Kanayan kaşım dikkatimi dağıttığında ikinci yumruğu gözümün altına yedim. Muhtemelen moraracaktı. Gardımı alarak yüzüne attığım üç yumrukla yere yığıldı.

             Bu kadar kolay yenilmesine tısladım. Yerde kıvranan bedenine tekme attım. "Yanış yerde yanlış zamanda yanlış kişiye çattınız orospu çocukları." dedim bağırarak.

              Arabayla daha fazla belayla uğraşmamak için kendimi eve attım. Hala sinirlerimi boşalmış değilim. Eve girer girmez üzerimdeki tişörtü çıkardım. Siyah parmakları açık eldivenlerimi geçirdim. Salonun yanında duran kum torbasına yumruklarımı geçirdim. Sinirlerimi bu şekilde boşaltmam belki de daha insancıldı.

             Yavaş yavaş ısınırken ter içinde kalmıştım. Kendimi dinlendirmek için soğuk su içip  bahçeye çıktım. Kollarımı iki yana açarak çimenlere uzandım. Hızla nefeslerimi düzene geldiğinde rahatlamıştım. Bahçede birinin düşme sesi geldiğinde Yerimden doğruldum. Hızla sesin geldiği yöne yaklaşırken köşeyi döndüğümde Lena üzerindeki tozları temizliyordu. Burada ne halt ediyordu?

           Kafasını kaldırıp bana baktığında gözlerinde hırsızlık yaparken yakalanmış bir korku gibi bir şey var. Aralık durak dudaklarını kapatıp yutkundu. Bu hareketi içimde gülme isteği uyandırdı ama kendimi çabucak toparladım.

          Ciddi bir ses tonuyla "Evimin bahçesinde ne aradığını öğrene bilir miyim Bayan Monorose?" dedim.

O, benim!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin