Nancy ile iyi anlaşmış gibi duruyorduk. Fazlasıyla iyimserdi. Beni okuldan ortak derslerimin olduğu birkaç kızla tanıştırmak istedi ama onu reddettim. Arkadaşım olsun istemiyorum. Hatta mümkünse hiç arkadaşım olmasın. Tek arkadaşım Nancy olsun istiyorum. Onunla da takılmamın belli sebepleri vardı. İlk sebebim okulda yönümü bulmama yardım ediyordu. İkinci sebebim ders konusunda fazlasıyla zekiydi, sınav zamanında ondan bu konuda yardım alacağım. Geriye kalan sebeplerimden biri de bana kimin kim olduğunu söylüyordu. Mesela şuan kafeteryada birkaç masa ilerde oturan Colin’in yanındaki içine düşecek gibi yanındaki yılışık kızı gösterdim.
“Kim bu kız?” dedim. Nancy ses tonunu azaltarak “Jessy. Okulun en popüler sürtüğü.” Yemeğinden bir kaşık daha alarak devam etti. “Aslında ona acıyorum. Yanındaki çocuğu görüyor musun? Colin. Ona sırılsıklam aşık. Colin onunla fingirdeşmesi karşılığında istediğini yaptırıyor. Tam bir zavallı.” Dedi. Bir süre sessiz kaldıktan sonra devam etti “Ama bu sana Jessy’yi sana acındırmasın sürtük kelimenin tam tanımıdır kendisi. Okulun efendi sanıyor kendisini. İstediği her kıza sözünü geçittiriyor.” Dedi.
Aklıma bir anlık gelen soruyla “Sana da sözünü geçittiriyor mu?” diye sordum. Bunu sormamın sebebi Nancy sıradan ve zayıf bir kızdı. Ona gücünün yetebileceğini sanmıyorum. Nancy’nin yüzü düştü. Anladığıma göre bir şey yapmıştı. Anlatmasını bekleyen gözlerle ona baktım. Kafasını yemekten kaldırıp “Jessy yaptığı bir şeyden dolayı kütüphane cezası almıştı. Bana da yığınla kitabı yerleştirmemi emretti. Tabi ki onu tanımadığım için reddettim. O da buna karşılık beni okul çıkışında yakalayıp okulun bodrumunda bir odaya kilitledi.” Dedi. Bu cümlesinin üzerine gözlerimi büyüttüm. Demek bu kadar psikopattı.
Nancy’nin yüz ifadesine bakılırsa korkmuştu baya. “Eee nasıl çıktın odadan sonra ne oldu?” diye sordum. Nancy devam ederek “O günün akşamı gelip kendi açtı kapıyı bunun uyarı olduğunu dediğini yapmazsam başıma bela olabileceğini söyledi.” Dedi. Tanrım bu kızın ciddi ego sorunu var. “Onu şikâyet ettin dimi?” diye soru yönelttim. “Şikâyet etmek bir şeyi değiştirmiyor. Annesi bu okulda müdür yardımcısı. Bu okulda burslu olduğum için başıma bela almak istemedim. ” Dedi. Jessy’nin şımarıklığının altından böyle bir şeyin olacağını tahmin etmiştim.
Nancy artık benim arkadaşım olduğuna göre ona böyle davranmasına asla müsaade etmezdim. Nancy’nin elini tutup “Merak artık sana karışamaz onun gibi ucuz insanları iyi tanırım.” Dedim güven vermek ister gibi. Aslında Nancy’den Colin hakkında da bilgi almak istiyordum ama şimdilik çenemi kapalı tutmaya karar verdim. Gözlerimi Colin’in olduğu masaya kaydırdığımda kalktıklarını gördüm. Colin’in yanındaki çocuklardan biri bu sabah okula girerken bana topun çarpmasına sebep olan çocuk. Aman ne güzel demek Colin’in arkadaşı. Geride bıraktıkları masada Jessy’ye baktığımda bana dik dik baktığına yemin edebilirim.
Nancy ile yemeklerimizi bitirdikten sonra kafeteryanın çıkışına doğru ilerledik. Maalesef şimdi ki dersimiz ortak değildi. Benim dersim tarihti. Harika tam uyumalık bir ders. Nancy bana sınıfımı tarih gidip gitti öncesinde ona ulaşmak için numarasını da aldım. Sınıfa doğru giderken anlık bir kararla vazgeçip okulun bahçesine çıktım. Zaten derse girsem büyük ihtimalle uyuyacaktım sabahta erken kalmış olamam buna zemin hazırlayacaktı. Bahçede duvar diplerine yakın bir ağacın altında oturup bacaklarımı uzattım. Kucağıma da kitabımı çıkardım. Bu kitabı odamdaki minik kütüphaneden almıştım. Muhtemelen annem onu orası süs olarak koydurtmuştu.
Kitaba kendimi baya kaptırmış olcam ki vakit nasıl geçti anlamadım. Ders programında tarih dersine iki saat ayırmışlar ne kadar acı. Boynumu dinlendirmek için başı kaldırdım. Colin birkaç adım ötemden geçiyordu. Elindeki su şişesini kafasına dikledi sonra da geri kalan suyu kafasını geriye atıp boynundan boşalttı. Suyu kaslı vücudunu ıslatırken ne kadar seksi olduğunu düşünüyordum. Kusursuz bir vücuda sahipti. Bahçedeki her kızın şuan onu izlediğine eminim. Biranda kafasını bana doğru çevirdi. Tanrım! Onu süzerken yakalanmıştım. Kendimi iradesiz bir aptal gibi hissettim. Hemen bakışlarımı çimenlerin arasındaki bir karıncaya odakladım. Karıncanın hareketlerini izlerken göz ucuyla Colin’e baktım. Neyse ki gitmişti hemen oradan ayrılıp okula girdim.
Son dersim müzikti. Tam benim ilgi alanım. Müziği çok sevmemin yanı sıra öğretmen piyano ve arp çaldığımı öğrenince benimle çok ilgilenmişti. Sanırım benimle etkinlik yapma gibi planları var. Annem müzikle ilgilenmem için hiçbir masraftan kaçınmamıştı. Son dersin bittiğini haber veren zil çaldığında telefonumu çıkarıp büyükannemi aradım. Aslında tek dönebilirdim ama yolu bildiğimden tam emin değilim karıştırırsam iyi olmazdı. En iyisi pekiştirmek için büyükannemi aramaktı.
Nancy bana veda edip okulun çıkışına doğru gitti. Ona benimle gelmesini evine bırakabileceğimi söyledim ama beni kibarca reddetti. Büyükannemi beklemek için çıkış kapısına yakın parklardan birinde oturdum. O sırada Jessy üstü açık Bentley marka bir arabayla önümden geçerken tam önümde durdu. Yanında aynı onun gibi tarza sahip kızlar vardı. Bana tehlike sinyali veren bir bakış attıktan sonra gaza yüklenip hızlıca okuldan çıktı. Bu kız sinirlerimi bozuyordu.
Büyükannemin arabasını görünce yerimden kalkıp arabaya ilerledim. Arabaya biner binmez “Nasıl geçti ilk günün?” diye sordu. Bu soruyu soracağını adım gibi biliyordum. Ona Nancy’den bahsettim. Günümü yüzeysel olarak anlattım. Eve giderken geçtiğimiz yolları ezberledim. Eve geldiğimizde büyükannem yemek hazırlayacağını söyledi. Bende odama çıkıp üzerime dünkü rahat kıyafetlerimi giydim. Defterim Sally’i çıkarıp ona Jessy’den bahsettim. Ne kadar çirkin olduğunu vurgulamak içinde yazımın altına cadıya benzer bir resim çizdim.
Odamda ki eşyalarımı kurcalarken büyük annem çağırdı. Yemek yedikten sonra odama çekildim. Canım sıkılmıştı. Oyalanmak için bilgisayarımı açtım. Annemle görüntülü konuşma yaptık. Her iki cümlesinden bir tanesi beni özlediği ve buraya ziyaretime geleceği idi. Daha geleli bir gün olmuştu. Neyse ki yokluğum bazılarında fark ediliyormuş. Uykumun geldiğini bahane edip bilgisayarı kapattım.
Babam hiç arayıp sormamıştı. Belki de vakti yoktu. Zaten kendi evimde de fazla görmüyordum. Sally’i elime alıp alınacaklar listesi yaptım. Yarın okuldan sonra alışverişe çıkmalıydım. Su almak için mutfağa geçerken büyükannem televizyonda belgesel izliyordu. Ah şu yaşlılar… Ben yaşlanınca belgesel değil magazin programı izliyor olurdum.
Büyük anneme iyi geceler diledikten sonra tekrar odama girdim. Perdeyi aralayıp Colin’in evine baktım. Çok ıssızdı ışıkları da yanmıyordu. Acaba tek mi kalıyor diye içerdim. Camları açıp perdeyi geçtim. Rüyalar alemine dalmak üzere yatağıma girdim.
Multimedya: Jessy
ŞİMDİ OKUDUĞUN
O, benim!
Teen FictionDaha önce başka erkeklerle öpüşmüştüm. Şuan öpüşmenin tanımını yeniden keşfederken diğer erkeklerle yaptığım öpüşmenin gerçek bir öpüşme olmadığını yüzeysel olduğunu anladım. Dudakları dudaklarımı kaplarken dili ağzımın içinde keşfe çıkmıştı. ...