Bölüm 12

182 7 0
                                    

             İçeri girdiğimde büyükanneme odaklanmaya çalışıyordum. Ama birkaç saniye önce Colin ile öpüştüğüm gerçeği bunu zorlaştırıyordu. Üstelik hiçbir şey demeden kapıyı yüzüne kapattım. Umarım hala kapıda değildir.

         “Bu saatte nerden geldiğini sorabilir miyim Lena?” dedi. Büyükannem kollarını göğsünde bağlamış benden cevap bekliyordu. Aklıma gelen ilk şeyle “Partiden?” dedim. Büyükannem beni baştan aşağı süzdü. “Partiye şort ve askılı bir bluz ile gitmediğini biliyorum.” Dedi. Colin yüzünden aklım gitmişti. Tabi ki üzerimde partideki kıyafetler yoktu.

           “Tamam, büyükanne erkek arkadaşım kapıya geldi beni görmek için.” dedim dolaylı yoldan yine yalan söyleyerek. “Bana karşı dürüst olduğun için teşekkür ederim Lena.” Dedi. Vicdanımın sızlamasına izin vericem bunun için ama önce uykumu istiyorum.  Büyükannem arkamdan “Beni tanıştırmanı istiyorum.” Dedi.  Odama girdiğimde aynanın karşısına geçtim. Tanrım dudaklarım kızarmıştı. İyi ki büyükannem bununla ilgili soru sormadı.

          Yüzümü bir kere yıkayıp yatağıma geçtim. Heyecanım uyumamı hiç kolaylaştırmıyordu. Peki ya bundan sonra ne olacak? Onun beni öpmesine izin vermiştim. Yani tamam Colin’e âşık falan değildim. Ama daha önce hiç böyle tuhaf hissetmemiştim. Ne bilim Colin ile öpüştüğümde midemde uçuşan kelebekler başka kimsede olmamıştı. Colin’in ne düşündüğünü bilmiyorum ama kendimi heveslendirmemeliyim. Jessy aptalını nasıl kullandığını, evinden çıkan kızları görebiliyordum. Onun gibi birinden sevgili olmayacağını bilinçaltıma kazıdım.

         Gözlerimi pazar sabahına açtığımda daha fazla uyumak istedim. Bütün Cumartesimi evde geçirmiş hiçbir şey yapmadan boş boş dolanmıştım. Ama bugün için planlarım vardı. Nancy ile buluşacaktık. Hazır Nancy demişken arayıp bir kontrol edeyim diye telefonu elime aldım. Nancy’yi aramaya koyuldum. Üçüncü çalıştan sonra “Lena?” dedi. “Nancy napıyorsun?”  dedim. “Hazırlanıyorum evinin adresini bulamazsam ararım” dedi. “Tamamdır, görüşürüz.” Dedikten sonra kapattım telefonu.

           Banyoya girecekken odamın kapısı çalındı. Büyükannem içeri girerek “Siparişlerin gelmiş. Keşke bana da önceden haber verseydin sipariş işini.” Dedi. “Ne siparişi?” dedim.  “Piyano ve arp.” Dedi. “Ah tabi ya tamamen unutmuşum.” Diyerek elimi alnıma vurdum. “Ben banyo yaparken yerleştirmelerine yardımcı olur musun büyükanne.” Dedim.  Büyükannem sadece başıyla onay verdi.

          Bilerek banyoda oyalanarak bir saat geçirmiştim. Artık parmaklarım büzüştüğünde çıkmaya karar verdim. Bornozumu bedenime sarıp banyodan çıktım.  Üzerime siyah bir kabri ve koyu gri tonlarında askılı bir bluz giydim. Nancy yola çıktığını mesaj atmıştı. Mutlulukla yeni gelen beyaz piyanoma ve arpıma baktım. Odama güzellik katmışlardı. Nancy gelene kadar biraz piyanomda oyalanmayı isteyerek piyanomun başına geçtim.

           Piyanoya kendimi o kadar kaptırmıştım ki Nancy’nin geldiğini duymadım bile. Müzikle kendimi dünyadan başka bir evrene götürüyordum sanki. Sinirli anlarımda genelde müzik diler ya da bir şeyler çalar hemen sakinleşirdim. Nancy’yi görünce piyano çalmayı bıraktım. “Hoş geldin Nacny” dedim güler yüzle.  

         “Tanrım Lena sen müzisyen olmak için doğmuşsun harika çalıyorsun.” Dedi. Genelde evet biliyorum der geçerdim ama mütevazı olmam gerekir dimi? “Teşekkür ederim” dedim.  “Eee hadi sahile bikinimi boşuna giymedim. ” diye omzunu açıp lacivert bikinisinin ipliğini gösterirken. “Tamam, hemen hazırlanayım.” Dedim. İçime turkuaz bikini giyip üzerime bornoz model bir elbise giydim. Plaj çantamın içine bir tane havlu atarak aşağı indim.

          Nancy, büyükannem ile sohbet ediyordu. Muhabbetlerine bakarsak iyi anlaşmışa benziyorlardı. Gerçi Nancy ile herkes iyi anlaşır iyilik meleği gibi bir kız. Benden başka onun yanında sık sık gördüğüm bir arkadaşı yoktu sebebi sınıf ayırımı falan olsa gerek. Bu benim umrumda değildi. Onu her şekilde severdim. Evden çıkıp birlikte plaja yürüdük akşama kadar yüzdük, güneşlendik fazla bronzlaşmasam da Nancy’nin işine gelmişti. Ben sarışınım onun gibi bronzlaşamam ki.  Nancy ile oturup akşam yemeği yedik. Eve doğru yürürken “Hayatımda çok eğlendiğim sayılı bir gün geçirdim. ” dedi. Gülümseyerek “Bende” dedim.  Dostlarımla yaşadığım hiçbir eğlence beni bu kadar tatmin etmemişti.

          Colin’in evinin önünden geçerken kapısından bir kızın çıktığını gördüm. Durup ona baktım kız kırıta kırıta evden çıkarken kapıdan Colin göründü. Yarı çıplak! Ah tamam Colin’in bana ayılıp bayılmasını beklemiyordum ama daha iki gün önce beni tutkuyla öptükten sonra bu kadar hızlı olmasına gerek yoktu. Kendimi ne kadar aptal hissettim beni öperken onu engellemediğim için. İstemsizce kaşlarım çatıldı.

         Düşüncelerimden Nancy’nin sesi ile sıyrıldım. “Bu çocuk hiç mi boş kalmaz?” dedi. Yürümeye devam ederken “Tabi yakışıklı olunca böyle oluyor demek ki” diyerek kendi sorduğu soruya cevap verdi. Kendimi çok kötü hissediyordum. Nancy’ye iyi ki onunla öpüştüğümü falan söylemedim. Eve girdiğimizde büyükannemin yaptığı kurabiyelerden yedik. Daha sonra büyükannemle ben Nancy’yi evini bıraktık. Ben salonda televizyon izleyip kafamı dağıtmaya çalışırken telefonum çaldı. Arayan Nancy idi. Daha yeni evine bırakmıştık umarım annesi falan sorun çıkarmamıştır diye düşünerek telefonu açtım. ”Lena?” dedi ağlamaklı bir sesle. Uzandığım koltuktan doğrularak “Hey Nancy neyin var?” dedim. “Lena okuldan aradılar bursumu kaybetmişim neden olduğunu bilmiyorum okulun bütçesinde düşüş olmuş dediler ya harcını ödersin ya da okul kaydını başka okula alırsın dediler bunu yaptıran yüzde yüz Jessy.” Dedi ağlaması çoğaldıkça sinirlerim daha da zıplıyordu. “Hey tamam sakin ol ben şimdi halledeceğim sadece ağlama hemen hallediyorum.” Dedim.  “Tamam” der demez telefonu kapattım.

            Adi sürtük Jessy bana bulaşamayınca Nancy’ye sarmıştı demek. Babamın numarasını çevirdim. Yaklaşık beşinci çalıştan sonra “Lena ben seni yarım saat sonra arasam olur mu? Şuan müsait değilim.” Dedi. Nefesimi üfleyerek gözleri devirdim “Ne yanı kızın bile senle konuşurken randevu mu almalı?” dedim. “Çocuk gibi davranma Lena ne kadar meşgul olduğumu biliyorsun.” Dedi. “Tamam, fazla vaktini almıcam bir arkadaşıma burs vermeni istiyorum.” Dedim.  “Tamam, arkadaşının bilgilerini bana mail at artık kapatmam lazım” dedi. Cevap bile vermemi beklemeden kapattı. Hemen Nancy’yi aradım. İlk çalışta açtı “Tamam babam sana burs verecek artık bursuna dikkat etmene gerek yok” dedim. “Lena çok çok teşekkür ederim beni nasıl sevindirdin anlatamam.” Dedi heyecanla. “Bir şartım var ama” dedim birkaç saniye sessiz kaldıktan sonra “Bunun için bana minnet duymanı istemiyorum sen olsan sende aynısını yapardın benim için tamam mı?” dedim. “Tamam, sen benim en değerli arkadaşımsın Lena.” Dedi.

       Telefonu kapattıktan sonra büyükannem elinde beyaz bir elbiseyle yanıma geldi. “Kırk sene önceki gelinliğime bak Lena? O zamanlar seninle aynı boy, kilodaydım. ” dedi. Gelinlik dediği beyaz elbiseyi elime aldım. “Hadi bir dene” dedi. Odama çıkıp elbiseyi denedim. Bir gelinlik kadar olmasa da gerçekten çok güzel bir elbiseydi. Hala rengini korumuş bembeyaz kalmıştı. Boyundan bağlamalı modeli sırtımın yarısını açık bırakmıştı. Yerlere kadar değen uzun eteği beni uzun göstermişti. Modelinden gelen bir darlıkla göğüslerimi birbirine yapıştırmış oldukça dolgun göstermişti. Tebessümle aynadan kendime bakarken büyükannem kapıdan bana bakıyordu.

         “Çok güzel oldun Lena.” Dedi. Gülümsüyordu ancak gözleri dolmuştu. “Büyükanne?” dedim başımı yana yatırarak. “Tamam, tamam bakma sen bana anılarım canlandı büyükbabanın da seni böyle görmesini isterdim” dedi. Sesiz kalınca kapıyı kapatıp gitti. Onun böyle yalnız olmasına üzülüyordum. Derin bir nefes alarak arpın başına geçtim. Eteğimi sıyırarak bacaklarımın arasına arpı yerleştirip çalmaya başladım. Günün stresini atarak ve sakinleşmeyi dileyerek.

O, benim!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin