Multi Medyadaki: Nancy
Sıramda boş boş oturup sinirlerimin geçmesini beklerken duyduğum zil ile defterimi çantama tıkıp yerimden fırladım öteki dersim bu sınıfta değildi. Kapıdan çıktım ve kolidorda yürürken bir kızla çarpıştım. Kızın elindeki kitaplar yere düştü. Kaç tane kitap taşıyordu bu kız yüz mü? Eğilmiş kitaplarını toplarken özür diler gibi birşeyler mırıldanıyordu. Hadi bakalım Lena göster yeni yüzünü diyerek kendime gaz verdim ben de eğildim kitaplarını toplamasına yardım ettim. Aynı anda ayağa kalktı.
Karşımdaki kız koyu kahve düz saçları vardı.Taktığı kapkalın siyah çerçeceli gözlükleri mavi gözlerini adeta saklıyordu. Dolgun dudaklarıyla hem seksi hem de sevimli görünüyordu. Ancak makyaj yapma konusunda biraz yardım almalıydı Kaşlarını da yanlış şekilde alıyordu. Biraz daha inceltmesine gerek vardı.
Eski Lena içimde kızı eleştirirken elimi uzattım "Ben Lena yeniyim çarptığım için kusura bakma bir an hızımı frenleyemedim." dedim sevimli olmaya çalışırken.
Kız otuz iki dişini bana göstererek, "Merhaba benim adım Nancy.Ben özür dilerim önümü göremedim kitaplarımı dolabıma taşıyordum. " dedi. O kalın çerçeveli gözlüklerini çıkarırsan bekli önünü görebilirsin dedim içimden tabi ki bunu Nancy'e söylemedim.
Tebessüm ederek "Yardım ister misin?" dedim. Çünkü zorlanıyor gibiydi. Teşekkür edip beş kitabını elime tutturdu. İyi ki dolabı yakındaymış yoksa bu kitapları yere bırakıp kaçıcaktım ki onun elinde daha fazla var. Hayatım boyunca bu kadar kitapla okulda görünmemiştim.
Kitaplarını dolabına dizerken "Birinci sınıf edebiyat sınıfı nerde biliyor musun sınıf kodu 2B36?" diye sordum.
"Ben de edebiyat dersine gidiyorum aynı sınıftayız yerini biliyorum." diye şıkıdı. İyi bari yardım etmem bir işe yaradı diye sessiz düşünerek sınıfa doğru ilerledik.
...
(Colin'den)
Lanet olası sıkıcı ders bittikten sonra okulun kafeteryasına doğru yürüdüm. Midem kazınıyordu. Danny ve Mat yanımda yürürken kafeteryaya girdik. Biraz yemek sırası vardı. Tabi bu bizi etkilemiyordu. Bizim masaya doğru ilerlerken yemeklerimiz yeni alınmış masanın üstünde dumanı tütüyordu. Yemeğe başlarken gözlerim bir an kafeteryanın kapısından sıraya ilerleyen kıza takıldı. Bu sabah bana kafa tutmuştu. Acemiliğine verdim bu okulda herkes gibi dediklerimin yerine getirilmesi gerektini öğrenmesi için ona opsiyon tanıdım.
Dün akşam beni seyrederken utanmış gibi görünüyordu yanağının kızardığını görebiliyordum. O huysuz bunağın evine taşınmış olmalıydı. Lena aslında hiç benim tipim değildi. Ben olgun kadınlardan hoşlanırdım. Sadece o dolgun dudakları ve keskin gözleri vardı. Bu sabah bana kaşlarını çatarken büzüşen dudakları geldi aklıma. İçimde onu öpme isteği uyandırdı. İsminin Lena olduğunu söyleyen kız hakkındaki düşüncelerimi Jessy bozdu kıvırtarak gelip yanıma oturdu. Bir koluma sarılarak bacağını bacaklarıma dayadı. Platin sarısı saçları ve porselen makyajı ile tam bir sürtüktü. Onunla olmamın sebebi kendimi tatmin edip istediğimde onunla yatıyordum. Okulda bazı ayak işlerimi de Jessy yapıyordu.
Okuldaki birçok kız ona itaat ediyordu. Bu benim işime geliryordu işlerimi yapması kolaylaşıyordu. Yanımdaki çocuklar muhabbeti futbola sarmıştı. Yemekten sonra antremana gideceğimi kendime hatırlattım.
Jessy ağzındaki sakızı hızla çiğnerken "Sevgilim. İsteğin gibi yemeğini hazırlattım." dedi kelimeleri yuvarlatarak.
Bu kızın sesi başımı otomatik ağrıtıyordu. Bu kadar tiz ve cırtlak olması iğrençti. Lena ve yanındaki inek gibi çalışkan tipli kız görüş alanıma giren bir masaya oturdular yemek yemeğe başladılar. Jessy onlara baktığımı fark etmiş olacak ki elini yanağıma koyup başımı kendisine çevirdi yaklaşıp dudaklarıma sıkı ve ateşli bir öpücük bıraktı.
Jessy cırt sesini yeniden konuşturup "Colin kim o kızlar tanıyor musun?" dedi.
Jessy'i elimle kendimden uzaklaştırıp "Ne zamandan beri bana hesap soruyorsun Jes. Cümlelerine dikkat etmezsen sorumlu ben olmam." dedim sertçe. Yüz vermeye gelmiyordu. Yerini bilmesi gerekiyor.
Bizim çocuklara başımla işaret verip ayağa kalktım. Onlarda arkamdan yürüyüp beni takip etmeye başladılar. Futbol sahasının oraya doğru gittik. Futbol sahası okulun bahçesindeydi. Neyse ki okulun binası sahaya gölge veriyordu. Güneş altında oynayacak değildim.
Koç yanıma yaklaşıp "Yakında turnuvalar başlayacak kaptan takımının başında olmalısın" dedi. Onu başımda onaylayıp soyunma odasına gittim. Üzerimizi değiştirip sahaya çıktık. İki saatin antremanın sonunda iyi terlemiştim. Koç iyi iş çıkardığımı söyleyip gitti. Danny ve Mat okuldan sonra ne yapacağımızı konuşuyordu. Her zamanki gibi mekanımız Peanut bara gitmeyi kararlaştırdık.
Üstümdeki terden ıslanmış tişörtümü çıkarıp dikey buruşturup omzuma attım elime sahanın kenarında bulunan su şişelerinden bir tane aldım. Soyunma odasına doğru yürüdüm. Sudan iki yudum alıp gerisini boynumdan aşağı doğru döktüm. Yürümeye devam ederken ağacın altında oturan Lena'yı gördüm.
Bakışları karnımdan göğsüme ordan da yüzüme kaydırdı. Ona baktığımı görünce gözlerini hemen çimenlere çekti. Başını eğdi ve diliyle dudaklarını ıslattı. Ah! O aralık durak dolgun dudakları erkekliğimi uyandırıyordu.
Mat dirseği ile dürtüp soyunma odasına doğru yönelmemi sağladı. Arkama dönüp Lena'ya tekrar baktım ama yoktu. Gitmişti. Belki de hiç orada değildi. Hayal görmüştüm. Kızın dudaklarına takmıştım ve tadına bakmak istiyordum. Bir kere öptükten sonra hevesimi almış olacaktım ve dikkatimi artık dağıtamayacaktı. Evet onu Colin Mathew'in dudaklarıyla tanıştıracağım ve aklımdan sileceğim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
O, benim!
Teen FictionDaha önce başka erkeklerle öpüşmüştüm. Şuan öpüşmenin tanımını yeniden keşfederken diğer erkeklerle yaptığım öpüşmenin gerçek bir öpüşme olmadığını yüzeysel olduğunu anladım. Dudakları dudaklarımı kaplarken dili ağzımın içinde keşfe çıkmıştı. ...