Hayatımda ilk defa terk edilmiştim. İlk kez. Colin ile başlamayan ilişkimiz sona ermişti. Aynadan kendi akseme bakarken gözlerim şişmişti ağlamaktan. Hadi ama sen Lenasın. Lena Monorose. Bir zamanlar okulda her kızın imrenerek baktığı tüm erkeklerin bana ulaşmak istediği kızdım.
Şimdi saçma bir eyaletin kasabasındaki karaktersiz bir çocuktan hoşlanmış, benimle eğlenmesine izin vermiş ve terk edilmiştim. Hala o iki kelimeyi yan yana getirirken gözlerim yanıyordu. Terk edilmek ve ben. Oysa eski Lena olsaydı böyle şeyleri kafasına takmazdı ki. O an eski Lena olmayı istedim. Hala bunu yapabilcek potansiyelim vardı. Ve yapacaktım da.
Büyükannem banyonun kapısını tıkladı. "Lena hayatım burda mısın?" dedi. "Evet." dedim. "İyi misin ilk kez seni erken kalkmış görüyorum." dedi. Hiç uyumamıştım ki erken kalmış olayım. "Biraz hastayım galiba büyükanne." dedim. Banyodan çıkarken. "Tanrım! Lena korkunç görünüyorsun!" dedi abartarak.Sadece gözlerim şişmiş, burnum kızarmıştı. Beni ilk defa böyle gördüğü için bu kadar tepki veriyordu.
"İstersen bugün okula gitme dinlen evde kal." dedi hızla konuşurken. Benim için nasıl endişelendiğini görebiliyordum. "Hayır büyükanne okula gitmeyi istiyorum. Evde sıkılırım ben." dedim. Tabi ki de aşk acısı çekenler gibi ev kalıp bütün gün uyuyup ağlamak bana göre değildi. Colin beni okulda göremeyince bunu düşünecekti. Bir erkek için ağladığıma hala inanamıyordum. Ona aşık değildim sadece hoşlanmıştım.
"Bugün hava serin öğleden sonra yağmur olabilir ona göre giyin." dedi büyükannem yanaklarımı öperken. Büyükannem çıktıktan sonra üzerime göğüslerimi hoş gösterek siyah çizgili bir bluz altıma deri tayt giydim. Oldukça seksi gözüküyordu. Yüzüm için bildiğim bütün makyaj hilelerini yapmıştım. Çok dikkat edilmediği sürece gözlerim düzelmişti.
Evet okula gitmeye hazırdım. Büyükannem kahvaltıya çağırdığında deri ceketimi de alıp mutfağa indim. Güzelce karnımı doyurdum. Bugüne enerjimi toplayıp mutlu gibi görünmeliyim. Dışarı çıktığımda Colin'in evine bir bakış attım. Gidip duvarına tekme atma isteğimi bastırdım. Sadece kendime zarar verebileceğim bir saçmalıktı bu fikir. Taksiye bindim. Telefonumu çıkarıp Nancy'nin numarasını tuşladım. "Naber?" dedim. "İyiyim ya sen?" dedi. "Bende iyiyim napıyorsun?" dedim. "Okul için hazırlanıyorum çıkıcam biraz sonra." derken hemen söze girdim "O zaman bekle beş dakika içinde seni almaya geliyorum." dedim ve taksi şöförüne talimat verdim.
Nancy kapıda bekliyordu. Taksiye binince beni baştan aşağı süzdü.
"Ne?" dedim gülerek.
"Farklı görünüyorsun makyajın, kıyafetlerin..." dedi tebessümle.
"Nasıl farklı? İyi farklı mı? Kötü farklı mı?" diye sordum.
"İyi farklı, daha dikkat çekici" dedi "Yani seksi" derken ikimizde kahkaha attık. Okulun önüne geldiğimizi farketmedik bile. Kahkahalarımıza devam ederken okula doğru yürüdük.
Gözlerim direk Colin ile buluştu. Aslında onu okulda görmeyi tabi ki görmeyi umuyordum. Onu umursamadığımı farketsin diye. Ama bu kadar çabuk değil. Yinede tam da gülerken göz göze gelmemize tatmin olmuştum. Bir süre sadece gözlerime baktı sonra da ayaklarımdan yukarı doğru beni süzdü. Bu hareketinden rahatsız olmuştum. Çünkü bakışlarında az önce ki şaşkınlık yerine alaycılık vardı.
Onu görmezden gelerek Nancy'nin koluna girdim. Okula doğru yürürken Colin'nin yanındaki çocuklar beni yiyecekmiş gibi bakıyordu. Aslında bu tür tepkilere alışıktım ama burada tuhaf hissettim. Sınıfa girerken telefonum çaldı. Arayan: Annem. İstemsizce telefonu açtım. İStemsizce diyorum çünkü annem kısa konuşma yapmaz ve herşeyi merak eder.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
O, benim!
Teen FictionDaha önce başka erkeklerle öpüşmüştüm. Şuan öpüşmenin tanımını yeniden keşfederken diğer erkeklerle yaptığım öpüşmenin gerçek bir öpüşme olmadığını yüzeysel olduğunu anladım. Dudakları dudaklarımı kaplarken dili ağzımın içinde keşfe çıkmıştı. ...