Multimedya: Lena
Sabah gözlerimi telefonun aptal melodisiyle açtım. Normalde telefonumu seviyorum ama sabahları bunu yaptığında içimden onu parçalamak geliyor. Sanırım şu sabah erken kalkma olayına alışmam zaman alıcaktı. Söylene söylene doğrulup ayaklarımı yatağımdan sarkıttım. Kominin üstünde fosforlu turuncu bir kağıt gözüme çarptı.
"Market alışverişine çıkıyorum geç gelirsem okula taksiyle gidersin dolopta kahvaltılık var. -Büyükannen"
Büyükannemin uykuya derdi neydi? Sabahın köründe markete mi gidilir. Kendimi duşun altına attım. Buranın kış mevsimi görmek için sabırsızlanıyordum sıcaklardan bunalmıştım. Duştan çıkınca iç çamaşırlarımdan sonra üzerime fazla dikkat çekmeyeceğini umduğum beyaz askılı bir bluz ve altıma dizlerimin biraz üstünde kot şort giydim. Dolabımdaki topuklu ayakkabıların arasında açık pembe bir babet bulup ayağıma geçirdim.
Aynanın önünden rimel alıp sürdüm. Sonra elime eyelinerımı aldım omuz silkip eyeliner da çektim. Ne o eski Lena yavaş yavaş geri mi geliyor? dedi içimdeki ses. Ona çenesini kapatmasını söyledim. Düz saçlarıma maşa yapmayı istedim ama içimdeki sese destek vermemek için bundan vazgeçtim.
Ayaküstü birşeyler ağzıma tıkıp kendimi dışarı attım. Büyükannem taksi ile git demişti ama ben yürümeyi tercih ettim. Hem erken çıktığım için hem de giderken çevreyi inceliyordum. Yolu karıştırmadan okula vardığımda Nancy'e geldimi mesaj attım. Çok geçmeden yolda olduğunu cevap olarak attı. Okulun arka bahçesine çıkıp büyük ağacın altındaki banka oturup Nancy'i beklemeye başladım. Zaten ilk dersimiz biyoloji idi ve Nancy ile ortak derslerimden bir tanesiydi.
Bekleyeli 5 dakika olmamıştı ki önüme üç tane çocuk dikildi. Bir tanesi uzun ama zayıftı diğeri orta boylu orta kiloydu üçüncüsü de diğerlerinin aksine yapılıydı hatta fazla kas sahibiydi.
Uzun boylu olan çocuk konuşmaya başladı "Yerimize oturuyorsun sevimli kız." dedi. Kalkmamı bekleyen gözlerle bana bakıyorlardı. Şehrin bütün aptalları bu okulda mı toplamıştı. Yoksa bana mı denk geliyordu bilmiyorum. Sakin olmaya özen göstererek bir nefes aldım. "Başka boş bank yok mu?" diye sordum.
Bu sefer yapılı çocuk konuştu "Biz hep burda otururuz bayan seksi dudak" dedi. İltifatı midemi bulandırdı. Yavaş yavaş sinirlenmeye başlıyordum. Kesin bir tonda "Kalkmıcam." dedim net bir şekilde. Kaç yaşında bunlar 12 falan mı? Böyle aptallıklar ilkokulda olurdu genelde.
Bu defa da orta boylu çocuk konuştu "İstersen kucağıma oturabilirsin bebeğim." dedi pis pis sırıtarak. Hayvan! Ne sanıyordu bu kendini? Daha fazla kendimi tutamadım ve ayağımla dizinin altına vurdum kemiğine denk gelmesini umarak. İnleyerek eline vurduğum yere indirdi. İsteğim acıyı vermek hoşuma gitti ama yapılı olan çocuk kollarımdan tutarak "Seni küçük fahişe." dedi.
Tam sırada biri çocuğun yüzüne yumruk indirdi. Kollarım serbest kalınca bir adım geriledim. Yumruk atanın Colin olduğunu görünce bir hayli şaşırdım. Colin sert bir tonda "Burayı terketmeniz için size beş saniye veriyorum." dedi. Çocuklar lafını ikiletmeden gitti. Colin'den korktukları belliydi o an ben bile o bakışından korkmuştum. İstediğinde fazlasıyla sert çocuk olabiliyordu. Bence kaslarına bakılırsa kesinlikle devamlı spor yapıyordu. Attığı yumrukla yapılı çocuğun yere düşmesine bakacak olursak üçünü kolayca dövebilirdi.
Düşüncelerimden Colin'in sesiyle sıyrıldım "Birşey değil." dedi. Banka geri oturdum. Colin'e bakarak "Kendim de idare edebiliyordum. Buna gerek yoktu." dedim. Aslında gerek vardı ama ona minnet beslemek istemiyordum. Zaten fazlaca havalı. Dudağı yukarı kıvrılmıştı. Yanıma oturdu. "Şurdaki ağacın altından sana bakınca yardıma ihtiyacın varmış gibi görünüyordu." dedi. Beni mi izliyordu? Sesi ne kadar tatlıydı. Yanımda otururken iyice yayıldı banka bir bacağını dizininin üstüne yan kırarak üzerine koydu. Bu oturuş pozisyonu onu olduğundan daha seksi gösteriyordu.
Ben onu içimden düşünürken son cümlesine cevap vermediğim yeni aklıma geliyordu. Yanında aptallaşmıştım resmen ne cevap vereceğimi düşünürken cebinden telefonunu çıkardı. Telefonu kulağına götürdüğünde benim telefonum çaldı. Ekranda kayıtlı olmayan bir numara vardı. Bakışlarımı bir onun telefonuma bir de kendi telefonuma baktım.
"Telefon numaramı nerden buldun?" dedim. Biraz sinirlenmiştim sonuçta telefon numarası benim özelimdi. Vücudunu bana döndürüp "Sana ulaşabilmek için Bayan Monorose." dedi muzipçe. Bana neden ulaşacakmış ki. Hem ben bana gıcık olduğunu sanıyordum. Nerden çıktı bu ilgi. Sinirlendiğimi belli etmeden kollarımı göğsüme bağladım ve "Ben telefonumda kayıtlı olmayan numaralara bakmıyorum." dedim kendimden emin bir şekilde.
Yanıma iyice sokularak bir eliyle yanağımdaki saçlarımı omzumun arkasına doğru itti sonra da elini koluma indirerek kulağıma yaklaştı fısıldayarak "Kaydet o zaman." dedi. Dudakları kulağıma değdiriyordu. Gözlerimi kapattım. Nefes almayı unutmuştum. Başım dönüyordu. Dudaklarını tenime sürterek kulağımda yanağıma getirdi. Dudaklarını dudaklarıma hafifçe değecek şekilde getirdi.
İçimdeki ses konuşmaya başladı. Kendine gel aptal onu öpmek üzeresin dedi. Eski Lena bu kadar iradesiz değildi. Kendimi zorlayarak ellerimi göğsünden iterek ayağa kalktım.
"Bana bu kadar yakın olma iznini kimden aldın?" diye sordum. Az önce ki oturuş pozisyonuna dönerek ağır hareketlerle cebinden sigara paketini çıkarıp bir sigara yaktı. Ellerimi belime koyarak bir ayağımı yere vurarak ritim tutmaya başlamıştım cevap vermesini bekliyordum. Bir nefes çektikten sonra dumanını benim olduğum tarafa üflemişti. Tepki vermedim. Sadece "Ben kimseden izin almam." dedi. Sinirlendiğim için ultra kızardığıma eminim. Serseri piç!
Resmen benimle eğlenmişti ve ben buna müsade etmiştim.Yüzümün kızarmasını görmesin diye hızlıca arkamı döndüm okula doğru yürümeye başladım.
Arkamdan "Ara beni bebeğim." diye seslendi. Ukala, egoist! Arkamı dönmeden "Numaranı engelleyeceğim pislik." dedim. Arkamdan gülme sesi duyduğuma yemin edebilirim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
O, benim!
Teen FictionDaha önce başka erkeklerle öpüşmüştüm. Şuan öpüşmenin tanımını yeniden keşfederken diğer erkeklerle yaptığım öpüşmenin gerçek bir öpüşme olmadığını yüzeysel olduğunu anladım. Dudakları dudaklarımı kaplarken dili ağzımın içinde keşfe çıkmıştı. ...