Bölüm 11

185 6 0
                                    

 Multimedya: Lena & Bölüm şarkısı: Selena Gomez- My dilemma

            Eve gelince hemen kendimi banyoya attım. Büyükannem çoktan uyumuştu anlaşılan baya derin uyuyordu. Üzerime rahat birşeyler aldım. Yatağıma oturdum. Sally'i çıkardım. İçimi döktüm. Sally tüm arkadaşlarımdan daha değerli herşeyimi dürüstçe söylediğim tek şey. Sally ile dertleşirken dışardan yüksek ses bir fren sesi duydum. Hemen balkona çıkıp baktım. Colin arabasını park etmiş evine doğru hızla giriyordu.

          Kendi doğum gününden biraz erken ayrılmış anlaşılan çünkü saat gece 12'yi biraz geçiyordu. Kendi kendime vicdan yapıp ondan özür dilemeye karar verdim. Belki de benim yüzümden Jessy ile tartışmış partiden erken ayrılmıştı. Merdivenleri sessizce indim. Bahçedeki çitin üstünden yavaşça atlayıp Colin'in bahçesinin alanına girdim.

         Aslında kapıyı çalacaktım ta ki salonun bahçeye açılan büyük pencerelerinin açık olduğunu görene kadar. Penceresine doğru yaklaştım. Salonunda gördüklerimin karşısında elimi ağzıma götürdüm. Colin yarı çıplak kum torbasını dövüyordu. Oldukça sinirli gibiydi. Tanrım hareket ederken karın kasları omuzları felaket seksi duruyordu. Kızsal dürtülerimi bastıramıyordum. İç sesim Lena'ya eve dönmesi için yalvarırken gözümü ondan ayıramıyordum. Her hareketini izliyor sanki hipnoz olmuş gibi başka yere bakmıyordum. Ne halt ediyorum ben? Colin'i izlemeye devam ederken son yumruğunu atarken adeta kükremişti. Ne kadar çekici olduğunu söylemişmiydim? Birden eldivenlerini çıkartıp bana doğru yürümeye başladı. Önümde perde olduğu için beni görmemişti. Yani umarım. İç sesim bana 'Kaç Lena Kaç!' diye bağırırken kendimi harekete geçirdim.

         Evin köşesinden döndükten  sonra arkama dönüp Colin'e baktım. Tabi kendimi gizliyordum. Sadece özür dilemek için gelmiştim ve bir hırsız gibi ev sahibinden gizleniyordum. 'Onu bir sapık gibi ev sahibini dikizlemeden önce düşünecektin tatlım.' dedi iç sesim. Hadi ama kendimi şuan çok kötü hissediyorum. Yaptığımdan utanmıştım. Evime gitmek için Colin'in eve girmesi gerekiyordu. Colin çimenlerin üzerine uzanıp kollarını iki yana attı.

              Tanrım bu sefer onu sapıkça izlemiyorum sadece içeri girsin hadi. Beni yakalamasın diye evin arka tarafına yürümeye karar vermiştim. Tabi hemen önümde duran bahçe hortumunu göremediğim için takılıp yere düştüm ve bu oldukça ses çıkarmıştı.

             Hassiktir.

            İçimden küfür ederken ayağa kalktım hemen üzerindeki tozu temizlerken önümde beliren gölge ile kafamı yavaşça  kaldırdım. Colin ttek kaşını kaldırmış bana bakıyordu. Şimdi ne halt edicektim? 'Şey kusura bakma Colin sadece doğum gününü berbat ettiğim için özür dilemeye gelmiştim ama salonda seni kum torbasıyla görünce dibim düştü fazla oyalanmışım orda kaçamadım.' mı diyecektim. Lanet olsun.

         Colin kollarını göğsünde birleştirdi.  "Evimin bahçesinde ne aradığını öğrenebilir miyim Bayan Monorose?"

             Colin kollarını göğsünde birleştirince kasları daha da belirginleşti. Tanrım cidden mi? Colin'in sorusuna ne cevap vereceğimi düşünmem gerekirken kalkmış Colin'in kaslarını düşüyordum. Kendine gel Lena hemen!

            "IImm şey... kaşın kanıyor Colin iyi misin?" dedim. Daha önce farketmemiştim dayak yemiş gibiydi. Kaşında kurumuş kan vardı ve yaranın kaynağı hala ıslak kan ile kaplıylı. Gözünün altı da morarmış ve biraz şişmişti.

           "Bu seni  ilgilendirmez Lena." dedi bana arkasını dönerek evine doğru gitti. Ben de peşinden gittim. Ne olduğunu merak ediyordum ben gittikten sonra Jessy onu dövdürmez heralde. Colin salonun pencere kapısında içeri girecekken aniden durup arkasına döndü. Kendimi frenlemeseydim göğsüne çarpacaktım. Kolunu içeri girmem için kapıya bariyer yaptı.

        Bir koluna bir de onun yüzüne baktım. Sessizce bana bakıyordu. Cidden gitmemi istiyordu. Şimdi gidersem büyük ihtimalle yüzüne daha bakamazdım. Vicdan azabından uyuyacağımı da düşünmüyordum. Ben böyleyim işte insanları çok tanımasamda kendi gözümde değer verirdim. Tıpkı arkadaşlarıma verdiğim gibi beni yarı yolda bırakmalarına rağmen inanamadım.

        Colin'in kolunun altından eğilerek geçtim salonuna girdim. Colin "Hey bir dakika." dedi cümlesini daha bitirmeden "Bir ecza dolabın var değil mi? Nerede? Yaran enfeksiyon kapabilir." dedim. Colin bir nefes verip "Bak Lena buna gerçekten gerek yok yorgunum." dedi. İkna etme kabiliyeti olan bir kızdım ben öyle kolay pes etmem. "Hadi ama sadece on dakika sürecek sonra özgürsün." dedi. Gitmeye hiç niyetim yoktu. Sanırım bunu Colin de anlamıştı ki "Pekala merdivenleri çıkınca sağdaki ilk kapı banyo aradığın ıvır zıvırlar orada vardır." diyip koltuğa yayılarak oturdu.

      "Tamam." diyip merdivenleri çıktım. Acaba anne babası nerede? Evde tek yaşadığını anlamıştım. Evi oldukça boş sade ve sessizdi. Böyle büyük bir evde tek başına nasıl huzurlu olunabilir ki? Banyoya girdiğim de dolapları kurcaladım. Oksijen suyu, pamuk ve yara bandı alıp aşağı indim. Colin koltuğa uzanmış başının altına bir yastık koyup televizyonu kanallarını çeviriyordu. Yanına yaklaşında hiç umusamadan televizyona bakmaya devam ediyordu.

        Koltuğu geniş olduğu için oturmaya da yer vardı. Gövdesinin yanına oturdum. O da biraz geri çekilerek yer verdi. Bana değil televizyona bakıyordu. Bu biraz somurtmama neden olsada taviz vermedim. Pamuğa biraz oksijen suyu sürüp önce kurumuş kanı sildim. Sonra yavaş yavaş yaranın üstünü sildim. Yüzüne bu kadar yakın olmak  beni oldukça heyecanlandırmıştı.

       Yarasını temizlerken bir kere inledi. Yarası tamamen temizlendiğinde yara bandını taktım. Ayağa kalktıp "Yanağa buz koysan iyi olur." dedim. Kapıya ilerlerken içimden insan bir teşekkür eder pislik dedim. Kapıdan çıkmadan arkamı dönüp baktım. Bana bakıyordu. Yavaşça elimi kaldırıp "iyi geceler." dedim. hiç bir tepki vermemesine surat asıp sonunda kendi evime gidiyordum. Kapıya gelince anahtarları cebimden çıkardım deliğe sokup tam çevirecekken omzumdan birinin nefesini hissettim.

       Arkamı dönüp çığlık atacakken duduklarını dudaklarıma kapattı. Karşımda Colin'i beklemiyordum. Sıcak dudakları dudaklarıma baskı yaparken dudaklarımı araladım. Karşılık veremicek kadar şaşkındım. Elleriyle yüzümü avuçlayıp öpmeye devam etti. İşini iyi biliyordu dili ağzımın içinde dolaşırken. Midemden kelebekler uçuşuyordu. Öpmeye devam ederken geri geri giderek sırtımı kapıya verdim. Dudakları benden ayrıldığında nefes nefese kalmıştık. Kollarını iki yanıma koyarak bedeni ile kapı arasına hapsetti beni. Alnını alnıma yasladı. Dudaklarımız sürtünmeye devam ederken Salonumuzun ışığı açıldı. Aceleyle Colin'i itip hiçbirşey demeden eve girip kapıyı kapattım. Tam karşımda duran büyükanneme ne hesap verecektim ben "Büyükanne?" diyebildim sadece.

O, benim!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin