Aşkın nerede , ne zaman karşımıza çıkacağını bilemeyiz. Hiç ummadığı bir yerde aşkı bulacağını kim bilebilir ki?
Onlarda bilmiyordu...
Birbirleriyle daha çok vakit geçirmek ve daha çok eğlenmek için gittikleri bir kampta aşık oldular...
Belki aşık...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Back İt Up - Dadju
Gözlerimi açmama izin vermeyen güneş ışınlarıyla, ellerimi gözüme siper ettim ve bir enerjiyle yattığım yerden doğrulup, telefonumdan Bruno Mars'ın, 24k magic şarkısını açtım. Dans ede ede lavaboya gittim ve elimi yüzümü yıkadım. Aynı şekilde içeriye giderken, kızlar uyansın diye şarkıyı bağıra bağıra söylemeye başladım. Ada kızı uyandırmıştık ama geriye Azra kız kalmıştı. Azra'nın kulağına yaklaşıp, "moon!" diye bağırdım. Azra sıçrayarak uyanınca, kahkaha attım.
Lavaboya girmeleri için onlara öncelik verdim. Benim daha o lavaboda işim bitmemişti, duş alacağım. İkisi de işlerini gördükten sonra, lavaboya doğru ilerledim ve elimi kapının kenarına yaslayıp, "siz, beni beklemeyin," dedim. Dediğimi onayladıklarında, banyoya girdim. Uzun bir duşu hak ediyordum, yeter artık!
Şarkı söyleye söyleye banyo yaparken, içeriden bir ses duymuş gibi olunca, sesimi kestim. Tövbeler olsun. Oyalanmayı bırakıp, hızlı hızlı kendimi şampuanladım, keseledim ve durulanıp, bornozumu giyindim. Zaten hep banyodayken aklıma kötü kötü şeyler geliyordu, boş boşuna korkutuyordum kendimi.
Banyodan çıkıp, tam sağıma dönmüştüm ki, önümde beliren bedenle çığlık attım ve duvara yaslandım. Elim kalbime giderken, kaşlarımı çattım. "Senin ne işin var burada be, sapık!"
Dediklerimi asla takmayıp, gülümsedi ve omuz silkti. "Hiç, öylesine gelmiştim ama iyiki de gelmişim."
Bana doğru bir iki adım daha atınca, gözlerimi büyüttüm. Kaçacak yerim de yoktu zaten. "Ay gelme üzerime doğru, kış!"
Yine takmadı ve inatla biraz daha yaklaşıp, aramızda bir iki santim kala durdu. "Cidden güzelsin." Gülümsemem hemen kendini belli ederken, kendime geldim. "Sana ne? Bak eğer gitmezsen valla 'imdat' diye bağırım."
Tehtidimi ciddiye almayıp, omuz silkti. Ulan hadi bakalım sen mi büyüksün, ben mi? "İmda-" Hemen avuç içini dudaklarıma bastırıp, bağırmamı engelledi. "Olmuyor ama böyle."
Tam dişlerimi, avucuna geçiriyordum ki telefonu çaldı. Elini, ağzımdan çekmeden cevapladı ve ardından telefonu kapatıp, "hadi yine iyisin" dedi ve gitti ukala. Az kalsın elden gidiyordum valla.
Hızlıca iç çamaşırlarımı giyinip, üstüme kıyafetlerimi geçirdim. Saçlarımı kurutup, düzleştirdim ve makyajımı yapmaya koyuldum. Rimel, gloss ve highlighter ile yetinip, parmağıma yüzüklerimi taktım. Koltuk altlarıma deodorant sıkıp, kıyafetime parfüm sıktım ve beyaz sporlarımı giyindim. Gerekli eşyalarımı yanıma aldıktan sonra evden çıktım.
Yemekhaneye doğru giderken Kayra'yı görmüştüm ama o beni görmemişti. Yanında iki tane arkadaşı olduğu için görmezden gelip yoluma devam ettim. Hem ben de duramayacak kadar acıkmıştım. Yemekhaneye girip, hemen tabağıma yiyeceklerimi alıp, Ada'ların yanına gittim. "Gelmeseydiniz Karen hanım?"
