YK| 40.BÖLÜM

6.9K 309 81
                                    

Pinhani & Melis Danişmend - Peki Madem

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Pinhani & Melis Danişmend - Peki Madem

Tam unutuyorum derken...

Ona bakmak istesem de, bakamadım çünkü onun bakışlarını sırtımda hissediyordum. Tümer beni hayvanca dürtünce, ona döndüm. "Neyin var kız?" Derin bir nefes aldım. "Yok bir şeyim."

"Bizde inandık zaten tatlım! Bak söyle valla saçını başını yolarım." Göz devirip, kısaca "arkana bak" dedim. Tümer'in hızla arkasını dönüp, 'ıy' diye bağırması bir olmuştu. Valla bir burada rezil olmadığımız kalmıştı. 

Hızla Tümer'in ağzını kapattım. "Geri zekâlı ne bağrıyorsun?" Bizimkiler ve kafedeki herkes bize bakarken, Tümer burun kıvırdı. "Ayol bu çirkinin, at suratlının ne işi var burada?"

Etrafa baygın baygın bakıp, Tümer'e döndüm. "Ben nereden bileyim Tümer! Hem bize ne ondan ya, ne hâli varsa görsün."

"Aferin kız!"

Annem kaşlarını çatmış, pür dikkat bizi izliyordu. "Ne konuşuyorsunuz kendi aranızda?"

"Ayol Beste'ciğim senin bu kızın ne kadar mızmız! Valla fotoğraf çekinmek için yalvarıyorum resmen." Diyince rahat bir nefes verdim. Bir an söyleyecek diye çok korkmuştum. Yalandan gülümseyip, hızla başımı salladım. "Aynen öyle oluyor."

Tabiî annem buna pek inanmamıştı ama "öyle olsun bakalım" demekle yetinmişti. Tam Tümer'e laf atacaktım ki, Ada ve Azra'nın sinsi bakışlarını gördüm. "Ne var be! Ne bakıyorsunuz öyle?"

Azra kaşlarını yukarı kaldırıp, alayla baktı. "Yemedik tatlım... Yemedik."

Bir şeyi de anlamayın be! Göz devirdim. Tümer bana bakıp, "ayol fotoğraf demişken, fotoğraf çekinelim kız! Herkescikler burada olduğumuzu öğrenmeli" dedi.

"O neden?"

Göz devirdi. "Ay Allah'ım ya! Bir insan neden bu kadar gerizekalı olur? Kız mal bugüne bugün fenomen bir insanım ben! Millete gittiğim yerlerin havasını atmayacağım da ne yapacağım?"

"Haklısın aşkım." Güldü. "Her zaman!"  Bunda ki ego cicişlerde bile yoktu be!  İlk Tümer'in telefonundan fotoğraf çekinip, sonra da benden çekindik. Böyle ortamda bile salak salak hareketlerle fotoğraf çekininmiştik. Hatta bir ara kendimizi son dudak büzücü pelinsular gibi hissetmedik desem yalan olurdu ki, dudak bile büzdük gerisini siz düşünün!

Annem kaşlarını çatıp arkama baktı. Annem daha çok kaşları çatılırken, bana baktı. "Kız bu seni ağlatan velet değil mi?"

Babam anneme bakıp, "kimden bahsediyorsunuz? Kim benim prensesimi ağlatmış? Alırım adamı ayağımın altına!" diye son cümlesinde sesini yükseltti. Annem bu olayın sonunun neye bağlanacağını bildiği için "ay yok ben yanlış görmüşüm. Ortada ağlatma falan da yok, biliyorsun kızının dengesizliğini" dedi.

Az kalsın ortalık karışıyordu! AZ KALSIN!

Burun kıvırdım. "Sana çekmişim işte." Annem kaşlarını çatıp "geri zekâlı" dedi. Kendin çok akıllısın maşallah demek istesem de, böyle bir ortamda kafama ayakkabı, hatta topuklu ayakkabı yemek istemediğim için sustum.

Ada bana kaş göz yaptı. Anlamadığım için ağzımı oynatarak "ne var be?" dedim.

"Ay ben burada bunaldım, arka tarafta bahçe varmış oraya mı gitsek bi?"

Hemen Nermoşun gözleri kısıldı. " Ne karıştırıyosunuz kız?" Ada da hemen kendini savunmaya geçti. "Ay Nermin teyze bunaldım diyorum, hamileyim ya hani ben."

Aferin be! ilk defa bir işe yaradı. "Hadi gidin gidin." Hepimiz ayağa kalkarken, mecbur arkamı dönmek zorunda kaldım. Meriç'lerin o tarafa bakınca, Burak'ında orada olduğunu gördüm. Ada'ya bakıyordu. Savaş çıkar!

Ada, Burak'ı görmesin diye hemen koluna girdim. "Ay benim bir midem bulandı, rezil olmak istemiyorum hemen çıkalım." Ada kafasını sallayıp etrafına bakmadan, beni çekiştirerek hızlı hızlı yürüdü.

"Ayol bizi de bekleyin! Sende hızlı yürü kız çirkin!" Gülsem mi, yoksa bu rezilliğimize ağlasam mı bilemedim.

Bahçeye geçince, süslü ağaçların altında ki ışıklı bir masaya geçtik. Burası daha güzelmiş. "Ay burası da soğuk ya."

Ada'nın dediğini onayladım.  "Beş on dakika duralım sonra gideriz." Ada kafasını onaylar gibi salladıktan sonra "ne karıştırıyosunuz siz?" diye sordu. Olaya biraz yalan katıp, "çıkış kapısında Meriç'i gördüm, o da buradaymış." dedim.

Ada bir kaç dakika sessiz kaldı. "Burak?" Sesi çok kısık çıkmıştı. Göz devirdim.  "Yoktu. Olsa da bundan sonra seni ilgilendirmez!"

"Doğru ama sonuçta karnımda ki çocuğun babası o."

Derin bir nefes aldım. "Haklısın ama bunları düşünerek canını sıkma tamam mı?" Gülümsedi. "Yok be ne canımı sıkacağım, o bizi kaybetti."

"Aynen öyle."

Azra, sıkıntıyla ofladı. "Yav başlatmayın ona buna, götüm dondu benim."

"Ay valla benimde dondu ayol, içeri geçelim hadi."

Ada'nın koluna girip, kafeye doğru ilerledik. Ada'ya arka tarafı göstermeyecek şekilde yürütmeye çalıştım ama kolumu itip " e beni yamuk yürütüyorsun ya?" dedi. Gözlerimi yana ve yukarıya doğru oynatıp düşünür gibi yaptım, yalan bulamayınca da "anne karnında ki bebekler için yararlıymış ondan" dedim.

Kolumu cimcikledi. "Hadi be oradan yalancı!"  Sonunda masaya gelince derin bir iç çekip, bizimkilere "artık gitsek mi?" diye sordum. Nermin teyze hızla kafasını salladı. "Ay aynen daral geldi burada bana. Şu tiplere bak, şu çocuğa bak bir de suratı delik deşik boncuk takmış suratına! Hep bunlar kıyamet alameti, ah yeni nesil veletleri ah batırdınız bizi!"

Göz devirdim. "Siz şimdi yeni nesili falan bırakın da, kalkın." Hepsi ayağa kalkıp montlarını giydi. Nermin teyze yanıma gelip, "gir kız kola sahipsiz sanmasınlar" dedi.

Nermin teyzeye şaşırmış bir şekilde baktım. "Kız Nermoş bana birini bulmak için resmen yedi köyü turluyordun, ne değişti şimdi?"

Nermin teyze anında kolumdan çıktı. "Haklısın kız! Burada da zenginler vardır. Kızım sen en iyisi gelme burada yat."

Güldüm. "Olur, zaten onlar da beni bekliyordu."  Nermin teyze bana ters bir şekilde bakıp, göz devirdi. "Aman sende hiç kimseyi beğenme zaten! Gamsız."

Babam, "hadi hanımlar susun da biraz arabalara dağılın" dedi. Nermin teyze kolumu tutup, "ben sana bulacağım birini üzülme yavrum, sen o işi bana bırak helal süt emmiş birini bulacağım valla bak" derken babam kolundan tutup, "sus artık" dedi ve arabaya bindirdi.

Bu kadın fena!

Babamlar giderken, biz de benim arabama geçtik . Berk'in işi çıktığı için erkenden gitmişti, bu yüzden de Tümer bizle geliyordu. Bizimkiler arabaya geçtikten sonra, ben de tam arabaya geçiyordum ki biri kolumdan tuttu. Kaşlarımı çatıp ilk koluma baktım, sonra da kolumu tutan kişiye. Tabii ki Meriç'ti !

Kaşlarımı çatılırken, "kolumu bırak!" diye sesimi yüksettim ama kolumu bırakmadı. "Lafımı kısa tutacağım, yarın bubble kafede ol! Bekliyor olacağım."

O giderken, kafeye girene kadar kaşlarım çatık bir şekilde arkasından baktım. Arabaya binip, eve hızla gittim. Bizimkileri tek tek evine bıraktıktan sonra, ben de kendi evime gittim. Kapı açılır açılmaz, adımlarımı odama yönlendirdim.

"Ben uyumaya!"

Odaya girip, hemen pijamalarımı aldım ve giyindim. Yatağa yattıktan sonra telefonumu şarja taktım ve gözlerimi kapattım. Yarın dediği yere gitmesem ne diyeceğini çok merak ederim! O yüzden gideceğim.
Bu düşüncelerle gözlerimi kapatıp uykuya daldım.

YAZ KAMPIM - Aşıklar Serisi 1 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin