Aşkın nerede , ne zaman karşımıza çıkacağını bilemeyiz. Hiç ummadığı bir yerde aşkı bulacağını kim bilebilir ki?
Onlarda bilmiyordu...
Birbirleriyle daha çok vakit geçirmek ve daha çok eğlenmek için gittikleri bir kampta aşık oldular...
Belki aşık...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Stephen Puth - Crying My Eyes Out
Gözlerimi birinin beni hayvan gibi dürtüklemesiyle açtım. Tabi ki bu hayvan kişi sevgili kocam Meriç'ti! Saçı başı birbirine karışmış halde bana bakıyordu. Belli ki o da daha yeni uyanmış.
"Kalk yemek yiyelim ben acıktım, sen de açıkmışsındır."
Uyku sersemliğiyle birkaç dakika sonra cümleler beynime hücum ederken, acıktığımı fark ettim. Yatakta doğrultup, kafamı salladım. "Evet, ben de acıktım."
Elimden tutup, ayağa kalktı. "Hadi gel bir şeyler atıştıralım."
Yataktan kalkıp, Meriç'in yanına geçtim. Uykulu çıkan sesimle, "ama ben şimdi üşendim" dedim. Meriç'in gözlerini devirdiğini farz edip, ben de gözlerimi devirdim.
"Aç kalacak değiliz dimi karıcığım."
Karıcığım mı? Bir insanın ağzına, bir laf anca bu kadar yakışabilirdi!
Kafamı onaylarcasına salladım. "Aynen kocacığım. Bu da demek oluyor ki Karen iş başına." Dudaklarını büzüp, saçımdan öptü. "Seni yormak istemezdim ama ben hiçbir şey yapmasını bilmiyor ki."
Omuzlarımı yukarı aşağı oynatıp, dudaklarımı birbirine bastırdım. "Maalesef."
Merdivenlerden hâlâ zar zor inip çıkarken, bir anda beni kucağına almasıyla çığlık attım. "Ne yapıyorsun be! korktum. "
"Sen inene kadar, ben açlıktan ölürüm karıcığım."
Güzel tespit! "Haklısın."
Mutfağın ışığını açtıktan sonra hiç vakit kaybetmeden dolabın yanına gittim ve kapağını açtım. Dolaba ne var ne yok diye göz gezdirirken, bimde satılan o küçük pizzalar gözüme çarptı. Aç kalmayacak olmamızın sevinciyle gaza gelip, hayvan gibi pizzayı çekip aldı . Tabii ki birkaç şey neredeyse yere düşecekken kurtardım.
Meriçe dönüp, "saat kaç?" diye sordum. Dudaklarını büzüp "bilmiyorum" dedi. Kafa sallayıp, işime geri döndüm.
