Aşkın nerede , ne zaman karşımıza çıkacağını bilemeyiz. Hiç ummadığı bir yerde aşkı bulacağını kim bilebilir ki?
Onlarda bilmiyordu...
Birbirleriyle daha çok vakit geçirmek ve daha çok eğlenmek için gittikleri bir kampta aşık oldular...
Belki aşık...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Onerepublic - Wanted
Gözlerimi Meriç'in beni koala gibi sarmasıyla açtım. Arkadaş nefes alamıyorum! Yerimde biraz kıpırdandım. Meriç, beni hâlâ boğmaya devam ederken zar zor elinden kurtulup, onun burada olduğundan haberim yokmuş gibi bağırmaya başladım.
Tek gözünü açıp, yüzünü buruşturdu. "Ne bağrıyorsun be sabah sabah?" Yalandan sinirle, "senin yüzünden. Ne işin var senin burada?" diyip, soruya soruyla karşılık verdim. Gülerek diğer gözünü de açtı. "Canım istedi." Canını yesinler, iyi ki de istemiş diyemedim. Demem.
Gözümü kısarak ona baktım. "Pis bir de gelmiş sarılmış, ölüyordum az kalsın!" Gülerek yanıma gelip, yanağımdan öptü." Sanki hoşuna gitmedi." Şaşırmış gibi yapıp, elime ağzımı kapattım. "Senin sarılman benim hoşuma gidecek, hıh. Tolga gelip sarılsa daha çok hoşuma gider be." Tolga nereden çıktı ya? Allah Allah. Hayır başka söyleyecek birini mi bulamadın Karen?
Meriç kaşlarını çatıp "s*kerim Tolga'nı falan he" diyip, kalkıp gitti. Ya arkadaş ben nasıl bir kızım ya? Allah benim belamı vermesin. Amin. Hayır çocuğu her seferinde sinir etmek nedir? Gerçekten bazen hak ediyordum. Ben olmamışım. Babamlara söyleyeceğim üretime baştan başlasınlar...
Ondan sonra, ben de kalkıp eve gittim. Tam tahmin ettiğim gibi iki öküz uyuyordu. Dolabıma gidip, giyeceklerimi hazırladım ve banyoya gittim.
Bir saatlik banyodan sonra üstlerimi giyinip, banyodan çıktım. Ada'lara baktığımda hâlâ uyuyor olduklarını gördüm. Yani illa ben uyandıracaktım, bir gün de kendi irademle kalkayım demek yoktu bunlarda.
Ada'nın başının dibine geçip, tabiri caizse itekleyerek uyandırmaya çalıştım. Yere düşünce içimden bildiğim ne kadar dua varsa okumaya başladım. Sinirle bağırıp, ayağa kalktı ve onun bağırma vesilesiyle de Azra uyandı, bu da demek oluyor ki bir taşla iki kuş.
Ada sinirle bana bakıyordu, gelecek tehlikenin farkına varıp yapmacık gülüşümle "benim narin narin kankam" demeye başladım. Ada yastığı kafama fırlatmaya yeltenince kaçmaya başladım, ayağıma da yerdeki Ada'nın pondifli terliği takılınca pat kendimi yerde buldum. Yine alnımın moraran yerine yüz üstü düşmüştüm ve eminim ki orada ki morarıklık daha çok yayılıp, moraracak ve insancıklara "ben burdayım" dicekti.
Söve söve yerden kalktım. Alnımın acısını çok umursamayarak, aynanın karşısına geçtim. Alnımda ki morarıklığın yavaştan yavaştan yayıldığını görünce, dediklerim de yanılmadığımı anladım.
Saçımı düzleştirdikten sonra, makyajımı yaptım. Sonra tırnağıma ojelerimi sürdüm. Ben bunları yaparken Ada'lar da hazırlanmıştı.
Telefonumu ve anahtarı alıp çıktık. Neden hep bu anahtarı ben alıyordum? Meriç, bana sinirli olduğu için büyük ihtimal ne giyindiğime karışmayacaktı o yüzden bugün üst konusunda rahattım.
