BÖLÜM 11''Cennet ne? ''

13.2K 1.3K 332
                                    

Eğer aralarda 3 rakamı görürseniz lütfen aldırmayın

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Eğer aralarda 3 rakamı görürseniz lütfen aldırmayın. Bilgisayarım bozuldu, her yazışta 3333333 yazıp durdu, E harfim bozuldu, bir türlü yazamadım kusura bakmayın. Umarım beğenirsiniz.

Teşekkürler :)

Elimde tuttuğum kılavuzu masanın üzerine gelişigüzel bırakıp hemen yanında ki işlemeli sandalyeye oturdum ve derin derin nefesler almaya başladım. Kitaplar fazlaydı!

Kılavuza göre ilk raftan düzenlemeye başlamıştım. Her şey başta gayet normaldi, yerleri değişik bir şekilde de olsa kitaplar aynı kitaplık rafının içindeydi. Sanırım okunmuş ve öylece herhangi bir sıraya koyulmuştu. Ama orta kısımlara geldikçe bir iki kitabın olması gerektiği yerde olmadığını yani bu kütüphaneye ait olmadığını anlamıştım.

Sinirle masanın üzerine koyduğum kalın ciltli kitabı elime aldım ve numarasını tekrardan okudum.

25-0-755

Kitaba verilen ilk sayı rafta hangi sıraya konulacağını gösteriyordu yani bu kitap 25. sırada olmak zorundaydı, buraya kadar sorun yok. Kitaba verilen son numarada hangi rafta yer alacağını gösteriyordu yani bu kitaba göre 755. rafta yer almalıydı ki bu imkansızdı. Bir kere burada 200 adet raf vardı, evet kesinlikle tek tek saydım! En kötüsü de her rafta 400 adet kitap vardı! Elbetteki her rftaki kitapları saymamıştım, kitapta 400 tane olduğu yazıyordu.

Aslında Ava ülkesinde bu kadar kitap bulunması bile bir mucizeydi. Geçirdiğimiz kara günler, savaşlar ve daha nicesi tüm eserlerimize zarar vermişti ama sanırım krallık bilime en az geçmiş atalarımız kadar değer veriyordu ki bu kadar çok kitap barındırıyorlar. Ava'da bu kadar kitap vrken Kraliyet kütüphanesinde Tanrı bilir ne kadar çok vardı!

Elimde ki kalın ciltli kitabın kapağını açıp karıştırmaya başladım. İçinde yine anlamlandıramadığım bir dilde yazılar vardı ama bu seferki teker teker el yazısı ile yazılmıştı. Şaşkınca 700 sayfalık kitaba bakakaldım! Tanrım bu kadar kitap nasıl olur da elle yazılır!

''Bayan Cass?''

Duyduğum sesle aniden irkildim ve arkama döndüm. Alex her zaman ki asil duruşuyla tam karşımda ayakta dikiliyordu, ben ise onun burada oluşunun şokundan hareket dahi edemiyordum! Bir kaç saniye sonra karşımdakinin bir prens olduğunu hatırlayıp ayağa kalktım ve Alex'e selam verip ''Prensim'' diye yanıtladım.

Alex hafifçe tebessüm edip "Ne yaptığınızı merak ettim Bayan Cass, başa çıkabiliyor musunuz? " Sesinde en ufak bir aşağılama yada ezme tınısı yoktu. Sadece merak etmişti ve masumca soruyordu. Dürüst olmaya karar verdim ve hafifçe gülerek;

"Açıkçası korkmadım değil Prensim, burası baya büyük bir yer ve elime yüzüme bulaştırmaktan fazlasıyla korkuyorum" Alex hafifçe kaşlarını kaldırarak gözlerini bana dikmeye devam etti. Sanırım böyle bir itiraf bekleniyordu ama suç onundu, sormasaydı!

MAVİ KUBBELER : Yalnız Prens ( -TAMAMLANDI- )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin