#Wattys2018longlist
05/01/2018 Bilim kurgu #1
Dünya tamamen değişmişti.
Savaşlar, kaos, atom bombaları insan soyunu neredeyse tüketmiş ve dünyayı yüzyıllar öncesine kadar geriletmişti. Bu yüzden dünya savaşmak yerine barışıp soylarını korumaya ka...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Yanılmamıştık, kapının yanında yer alan iki duvarda da geçit vardı ve Alex her ne yaptıysa başarılı olmuştu çünkü şuan geçitler tamamen açılmıştı! Havada hala asılı kalan toz taneciklerini görmezden gelerek derin bir nefes çektim ciğerlerime. Şuan karşımdaki manzara sonucu nutkum tutulmuş, nefesim kesilmişti.
Tanrım!
Alex'e doğru baktım yavaşça, gözleriyle beni tarıyordu. Ona baktığımı fark edince hafifçe gülümseyip ''Gerçekten sarayım hakkında hiçbir şey bilmiyormuşum Cass'' dedi, sesi biraz alaylı birazda hüzünlü çıkmıştı.
Kendimi toparlayıp ''Eminim bundan Kralında haberi yoktur Alex'' dedim hızlıca. Cevap vermek yerine açılan tünel kapılarına doğru ilerledi ve incelemeye başladı. Peşinden gidip sağ duvarda açılan deliğe doğru baktım.
''Yukarıda ki küçük kareyi görüyor musun Cass? '' Yukarı doğru bakıp kare şeklini görmeye çalıştım. Birkaç saniye sonra çok küçük bir kare şeklinin alçak tavanın en dip köşesine yerleştirildiğini fark ettim. Üç dört cm içeriye göçmüştü.
''Evet, görüyorum'' Alex elini karenin etrafında gezdirirken ''Bu kare şekline baskı uygulamadan önce duvarla aynı hizadaydı. Baskı uygulayınca içeri doğru göçtü ve geçitler açıldı.'' Dedi ve tünele doğru hafifçe eğilip bir şeyler görmeye çalıştı.
''Çok karanlık'' diye mırıldandı.
Bunu benden daha çok kendine söylemişti. Derin bir nefes alıp diğer tünele doğru yürüdü ve incelemeye başladı. Daha sonra hızlıca bana dönüp konuşmaya başladı ''İlk ben gideceğim eğer sorun yoksa geri döner ve seni alırım '' dedi.
Gözlerimi kocaman açıp onu izlemeye başladım ''Asla olmaz! '' dedim ardından. Alex bana doğru yaklaştı ve elleriyle çenemi kavrayıp '' Seni burada bırakmayacağım, hemen geri döneceğim'' Kendimi mi düşündüğümü sanıyor bu adam! Ah Tanrım!
''Ya sana bir şey olursa?'' diye sordum, sesim titremişti.
Hafifçe afalladı ama hemen kendini toparlayıp tebessüm etti.''Korkma '' dedi ve dudaklarını hafifçe anlıma değdirip geri çekildi. Ardından birkaç saniye yüzümü inceledi ve geriye doğru adımlayarak '' Masanın üzerindeki keklerden birini getirir misin Cass?'' dedi sevecence.
Şuan ki bakışıyla beni sonsuza dek kölesi yapabilirdi. Bir anda tüm korkularım dağıldı, ona gülüp arkamı döndüm ve masanın üzerinde duran keklere doğru yönelip tabağı elime aldım.Arkamı dönerken ''Kekleriniz geliyor Prens Hazr...'' Bir an yerimde donup kaldım. Bir sağ tarafıma bir de sol tarafıma baktım hızlıca. Ve işte o an kalbime büyük bir sancı girmeye başladı.
Gitmişti...
Elimde ki keki masaya doğru hızlıca koyup tünellere doğru koştum ve ikisine de bakmaya başladım. Tam bağıracakken kendime engel oldum, sonuçta biz burada saklanıyorduk ve onun hayatını da tehlikeye atamazdım. Yeterince tehlikedeydi zaten!