Göz devirip ''Eğer bu bir peri masalıysa umarım peri annemde vardır, çünkü şu sıralar ona fazlasıyla ihtiyacımız var'' diye söylendim ve Alex'in yatağına attım kendimi. Sue kaşlarını çattı ve ''Her şeyi anlat bana'' diye fısıldadı, gözlerini yine kocaman açmıştı.Derin bir nefes alıp '' Nereden başlayacağımı bilmiyorum inan'' dedim. Sue yanıma gelip oturdu ve ''En baştan anlat Cass'' dedi, kaşlarımı kaldırıp ''En baştan mı ?'' diye sordum.
Sue göz devirip ''Evet en baştan'' dedi.
Gözlerindeki bakış her şeyi bilmek istediğini söylüyordu. Bende ta üç yıl öncesine gidip anlatmaya başladım. Anlatırken birkaç şey sakladım ama yinede anlattım. O bize evini vermişti, haftalarca orada kalmıştık ve kimse bizi rahatsız etmemişti. Bu, onun bizi koruduğu anlamına geliyordu. Bu yüzden ona yalan söylemek istemiyordum.
Alex'i üç yıldır izlediğimi öğrendiğinde tam beş dakika boyunca ağzı açık bir şekilde bana bakmıştı, hele hele saray kütüphane gizli gizli girdiğimi öğrendiğinde yaşadığı şok görmeye değer derecedeydi. Bal rengi gözleri yaşadığı şaşkınlığın etkisiyle büyürken, bana doğru eğildi ve ''Cesaretine hayran kaldım ayrıca aptalın teki olduğunu düşünüyorum Cass,'' dedi. Haklıydı, aptaldım ama bu aptallığım bana Alex'i vermişti.
Daha sonra kaçışımızdan sonra olanları ona anlattım. Sınır ormanındaki kulübede kalıp plan yaptığımızı, kütüphaneden aldığımız kitaplardaki geçitleri kullanarak Kızıl kubbelere girmeyi planladığımızı, yola devam ederken Eric ve Fiona ile tanıştığımızı anlattım. Alex'in hastalandığını duyunca elini ağzıyla kapatıp hüzünlü bir bakıp atmıştı bana.
''Ama hala hayatta, bu nasıl olur?'' diye sorunca, omuz silkip ''Gidip almamız gerekti, Eric bana yardım etti'' dedim yavaşça. Eric ve Fiona'nın saray okulunda eğitildiğini söyledim. Eric artık baş doktordu bu yüzden sorun olmazdı. İçeri girdiğimizi ve Eric'in hocasının bize panzehiri verdiğini söyledim. Tarifi bildiğimi ondan sakladım, her ne kadar Gri kubbe tahtındakiler bilse de, saklamak zorundaydım.
''Tanrım, ben olsam çok korkardım'' dedi yavaşça.
Hayır, anlamında kafa sallayıp ''Bize güvenip evini açtın Sue, öğrenselerdi seninde başın yanabilirdi ama buna rağmen bize yardım ettin. '' dedim ve kulübenin çatısı altında geçirdiğim onca güzel anıyı düşünerek güldüm ''Sana ne kadar minnettar olduğumu anlatamam, orası o kadar güzeldi ki, bir gün öyle bir yere sahip olmak istiyorum '' dedim.
Sue güldü ve '' Orası seninde evin sayılır, istediğin an gidebilirsin'' dedikten sonra eliyle kolumu sıkıp bıraktı, bu şefkatli dokunuşu kalbimde hafif bir sızı oluştururken tebessüm etmekle yetindim.
Daha sonra Gri kubbelere gittiğimizi ve her ne kadar bize yardım etmek isteseler de Kral'ın bizi teslim etmek zorunda kaldığını anlattım. Sue anlayışlı bir yüz ifadesi takınıp onlarında haklı olduğunu söyledi. Evet, kesinlikle haklıydılar. Kimse halkını tehlikeye atmak istemezdi, sanırım bende aynı şeyi yapardım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVİ KUBBELER : Yalnız Prens ( -TAMAMLANDI- )
Ficção Científica#Wattys2018longlist 05/01/2018 Bilim kurgu #1 Dünya tamamen değişmişti. Savaşlar, kaos, atom bombaları insan soyunu neredeyse tüketmiş ve dünyayı yüzyıllar öncesine kadar geriletmişti. Bu yüzden dünya savaşmak yerine barışıp soylarını korumaya ka...