Kollarını belime dolayıp beni kendine daha da yaklaştırırken, ellerimi boynuna doladım. Ruhum mutlulukla şakırken bedenim aldığım hazla titriyordu. Onu seviyordum ve her şeye rağmen yine birlikteydik çünkü aramızdaki sevgi her şeyin üstesinden gelecek kadar yoğundu.Hissettiğim yoğun duyguyla derin bir iç çektim, Alex dudaklarımızı ayırıp anlını anlıma yasladı. Uzun zamandır onun enfes kokusundan mahrum kalmıştım ve şimdi doyasıya ciğerlerime dolduruyordum. Alex hafifçe gülünce geri çekilip ne oldu dercesine ona baktım. Parmağını yüzüme düşmüş birkaç saç teline götürdü ve görüş alanımı açmak için onları geriye doğru ittirdi. Dokunuşu çok hafifti, tıpkı kırmaktan korkar gibiydi tavrı.
''Burada olmana çok mutluyum. Sana söylediklerimden sonra beni affetmeyeceğini düşündüm'' dedi yavaşça, gözlerinde oluşan hüzünle karışık korku, kalbimi acıtmıştı. Elimi yanağına götürüp hafifçe okşadım '' Senin için daima orada olacağım'' dedim fısıltıyla ardından dudağına hafif bir öpücük kondurdum. Ama saniyeler sonra buraya geliş nedenimi hatırladım, korku kalbime işlenirken bu mutluluğu bozmak canımı sıkıyordu ama ona anlatmalıydım, hem de hemen. Bu yüzden birkaç saniye sonra geri çekildim.
Alex geri çekildiğimde hafifçe kaşlarını çatıp ''Ne oldu, gidiyor musun?'' diye sordu. Hayır anlamında kafa salladım. Çatık kaşları hissettiği rahatlamayla düzelirken tebessüm etti. Ah nasıl söyleyecektim!
Sesimi topladım ve onu sandalyelerden birine yönlendirip oturmasını söyledim. Hemen bitişiğindeki sandalyeyi ona doğru çevirdim ve oturup gözlerine baktım. ''Aslında sana bir şey söylemem gerekiyor'' dedim yavaşça. Alex geriye doğru yaslandı ve bir iç çekip ''Gene ne oldu?'' diye sordu, sesi fazlasıyla bitkin çıkmıştı.
Onu üzmek istemiyordum, hele hele daha yeni barışmışken ama bunu da bilmeyi hak ediyordu. Bu yüzden yerde duran çantamı alıp içinden mor günlüğü çıkardım ve masanın üstüne koydum. Alex'in gözlerine baktım ve '' Bu bir günlük Alex, seninle kitap araştırması yapmaya başlamadan önce burada buldum. Sadece bir sayfa okuduktan sonra saldırı oldu ve onu alamadan buradan çıkmak zorunda kaldık. Neyse geçenlerde Elena ile buraya geldik, o alması gereken bir şey aldı bende bu günlüğü '' Alex birden '' Elena mı? Onun burada ne işi vardı?'' diye sorunca.
Elimi havaya kaldırıp ''Alex çok şey oldu hem de çok. Sırasıyla anlatacağım ama en önemlisi bu günlük'' dedim ve susması için bir bakış atıp anlatmaya devam ettim.
Cesaretimi toplayıp aniden ''Bu günlük senin annene ait Alex'' diye fısıldadım. Gözleri şaşkınca açıldı, ardından hızla mor günlüğe doğru çevrildi. Kaşları çatık bir şekilde günlüğe bakarken konuşmayı sürdürdüm.
''Onu ilk bulduğum gece kime ait olduğunu anlamıştım, bunu sana önceden söylemediğim için üzgünüm ama araya bazı olaylar girdi ve unutuldu.'' Derin bir nefes aldıktan sonra '' Onu aldığım gece okudum. Aslında bu yanlıştı ama belki bu işten kurtulmamıza yarayacak bir şeyler bulurum ümidi taşıyordum ve neyse ki bir şeyler buldum''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVİ KUBBELER : Yalnız Prens ( -TAMAMLANDI- )
Science Fiction#Wattys2018longlist 05/01/2018 Bilim kurgu #1 Dünya tamamen değişmişti. Savaşlar, kaos, atom bombaları insan soyunu neredeyse tüketmiş ve dünyayı yüzyıllar öncesine kadar geriletmişti. Bu yüzden dünya savaşmak yerine barışıp soylarını korumaya ka...