Bölüm 12 'Antalya!'

316 26 0
                                    

-
-
-
-
-

İyi Okumalar...😘😘😘




Cansu'nun yanıma gelip tepemde durmasıyla ağır çekimde başımı yukarı kaldırıp suratına istemesem de baktım. "Seninle sonra görüşeceğiz!"deyip ilerlemesiyle arasından seslendim. "Görüşelim Tatlım!"

Nihayet zil çalmış ve yine nihayet okul bitmişti. Sırt çantamı elime bacağımdaki yaraya dikkat ederek sıradan kalktım. Öğrenciler toparlanıp yavaş yavaş çıkarken sınıfta çete, biz ve bir kaç tene öğrenci kalmıştı. Çantamı omzuma takıp tam ilerleyecekken kolumda hissettiğim elle durdum. Arkamı dönüp tutan kişiye döndüm...

"Bir şey mi oldu Kerem?" diye kolumu tutan Kerem'e sordum. Kolumda ki elini çekti. "Biraz konuşabilir miyiz?" diye bir soru sorduğunda gözüm sırasından mm kıpırdamamış ve çimen yeşili gözlerini bana dikmiş Uraz'daydı. Pür dikkat burayı izliyordu. Kerem'e döndüm. Başımla sorduğu soruya cevap olarak onaylar şekilde salladım. "Olur konuşalım" deyip gülümsedim. Gülümseyip kapıyı işaret ettiğinde Sarp'a dönüp baş ve serçe parmağımı telefon işareti yapıp kulağıma götürerek göz kırptım. İnşallah anlayıp kapattığı telefonunu açar!

Kerem'in yönlendirmesi ile müzik odasına girdik. Acaba benimle konuşacağı şey ne olabilirdi? Müzik odasında ki sandalyelerden birine oturdum. "Seni dinliyorum Kerem?" dediğimde ağır çekimde dönen Kerem ile gülümseyip beklenti içinde baktım. Bir şey demek istiyor ama ne söyleyeceğini bilmiyor gibi, karışıktı. Hem söylemek isteyip kurtulmak istiyor hem de söylemeyip içinde yaşamak istiyor gibiydi ama neyi? "Bir şey mi oldu Kerem?" artık ne söyleyecekse söylese iyi olurdu yoksa meraktan tam şurada çatlayabilirdim. Ah, şaka yapıyorum.

Elini ensesine koyup odada volta atmaya başladı. Cidden endişelenmeye başlamıştım. Onu bu kadar düşündüren neydi? Hızla oturduğum yerden kalkıp Kerem'e yaşlaştım. Arkasını dönmesi ve burun buruna gelmemizle durdu. Derin derin nefesler alıyor sürekli yumruklarını sıkıyordu. Başımı sağa sola sallayıp kendime geldim. Arada ki bir nefeslik mesafeyi açıp "Kerem, söylemek istediğin ama bir türlü söyleyemediğin şey ne?" diye bir soru sordum. Artık cidden şu boğucu odadan çıkmak istiyordum. Yaklaşık yarım saattir buradaydık ve okulu kapatmaları an meselesiydi. Konuşmak için ağzını açtı ama geri kapattı. Söylemek istediği bu kadar zor bir kelime mi ? Nihayet konuşmaya başlamasıyla söyleyeceklerini dinlemeye başladım. "Eee... A, Antalya'ya geliyorsun değil mi?" şu başından beri bir türlü söyleyemediği şey bu muydu? Antalya'ya gidip gitmemem mi? "Bunu sormak için mi çağırmıştın?" dedim, şaşkınca. Hayretler içindeydim. Resmen saçma bir soru için yarım saat gitmişti. "E,e..." yutkunup devam etti."... vet" başımı şaşkınca aşağı yukarı sallayıp" Evet, geliyorum" dedim. Kesinlikle söylemek istediği başka bir şeydi. Bu soruyu sormak için yarım saattir düşünmek için ya konunun fazla önemli bir konu olması gerekir yada salak olmak. Net!

" Başka sorun yoksa, gitmeliyim. Yarın Antalya'ya gidiyoruz ve benim hazırlanmam gerekiyor" küçük bir açıklama yapıp sandalyenin kenarına astığım çantamı alıp tekrar Kerem'e döndüm. Gülümseyip başını sağa sola salladı. "Beni kırmadığın için teşekkür ederim. Yarın görüşüz" dedi. Evet yarım saat bir tane saçma bir soru için ve ben önemli bir şey sanıp beklemem ile teşekkür iyi olabilir. "Önemli değil öyleyse yarın görüşürüz" deyip kapıya ilerledim. Odadan çıkıp koridorda ilerlemeye başladım. Kesinlikle söylemek istediği bu değildi. Başka bir şey, başka bir şey.

Derin düşüncelere dalarken bir göğse çarpmamla derin düşüncelerden sıyrılıverdim. Hadi ama okul daha boşalmadı mı? Ne işiniz var insanı bıktıran bu yerde. Bir saniye bu koku... Sandal ağacı, vanilya.

OYUN BİTTİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin