-19-

70 10 4
                                    

Nurten Hanım ve Mustafa Bey'in ortak kararları ile Defne, yıllardır hayalini kurduğu evine kavuşabildi. Minik tomurcuk daha annesine merhaba demeden ilk hediyesini çok uzaklardan getirmişti bile. "Güneş" ikinci buseyi de dokundurmuştu Defne'nin saçlarına. Artık her yeni doğan gün daha parlak, rengarenk olmuştu.

Evlerini ayırdılar diye Defne sorumluluklarını bırakmadı. Yine her gün yukarıya çıkıyor, birlikte kahvaltı yapıyorlar, yine temizliğini, ütüsünü yapıyor ama daha mutlu, daha huzurlu yapıyordu. Biliyordu ki sabah geç kalırsa kimse surat asmayacak, istediği zaman evine inebilecek, misafirlerini, ailesini bile kendi evinde ağırlayabilecekti. Artık kendi kabını kacağını kullanıyor, beş yıl sonra ilk defa kendi evinde çay demleyip yavrusu ile birlikte kahvaltı yapabiliyordu. Akşam yemeklerini festival havasında hazırlıyordu sevinç içinde. Kocası gelmeden önce duşunu alıp giyinip süsleniyordu. Daha önce bunları yapamazdı kayınpederi ve kayınvalidesine ayıp olmasın diye. Kendi evi için yaptığı ilk pazar alışverişi, ilk market alışverişi bile unutamadığı mutluluklar arasındaydı. Hele evine kurulan ilk sobası ve çıtır çıtır yanan odun kömürünün muhteşem senfonisi. Birçok insanın oflaya poflaya söylenerek yaptığı işler, Defne için inanılmaz keyifli ve huzurluydu çünkü ilk defa kendisi ve ailesi için yapıyordu bütün bunları.

Ne arkadaşları ile gittikleri pikniklere, akşam yemeklerine, ne eve yapılan alışveriş günlerine Nurten Hanım'ı almadan çıkmadılar. Caner anne ve babası ile öncekinden daha fazla ilgileniyor, Defne önceden üzüldüğü kırıldığı konuları önemsemiyor, daha yakın, daha samimi davranıyordu.

Nurten Hanım'ın yıllarca söyledikleri gerçek olmamış, gözünün kökü oğlunu ayırmamıştı onlardan Defne...

Minik prenses de günden güne büyüyerek anneciğini sabırsızlandırıyor, türlü türlü hayaller kurduruyordu ama Defne'nin mücadele girdabı her gün daha çok eziyordu yalnız kadını.

Caner yine ilgisiz, yine sevgisiz olsa da artık Defne bunları da görmezden gelmeye çalışıyordu. Sadece Defne'nin aşkı ve sabrı nereye kadar götürürdü bu evliliği bekleyecek ve görecekti, kendi yazgısı nerede son bulacaksa...

***

Defne, şartlarını kabul ederek kaderi ile savaşmayı bırakalı çok olmuştu, hatta hayatına etki eden insanları bile değiştirmek gibi bir niyeti olmadığı halde onların biraz daha insaflı olabilmeleri için verdiği mücadelede gücü tükenerek kendisini değiştirme yoluna girmişti ama bu çaba da sonuçsuz kalmıştı hiç kimse bunu göremediği için.

Yaşadığı baskılar ve dikte edilen yaşam yeni bir Defne yarattırmıştı. Umutsuz, güvensiz, sevgiye aç, ihanet ve haksızlığa boyun eğen, sonunu hiç görmediği yarınsız bir hayatı bekleyen kadını onlar değil Defne yaratmıştı tüm bunlara izin vererek.

Her şeyi bilmek ve susmak; en çok da bu kahrediyordu Defne'yi. Çok normal bir şey gibi ihanetlerin her an yanlarında olduğunu bilmek Defne'nin içini bulandırıyor, bu aşağılık, bu onursuz hayatı hazmetmeye çalışmak da ayrıca canını yakıyordu ama "Sabır Allah'ım sabır" demekten başka hiçbir şey gelmiyordu elinden.

Bu duygular ve belirsizlikle dokuz ayını bitirebildi genç kadın. Dokuz ay boyunca sorunsuz olan tek şey minik prensesin gelişim süreciydi. Son kontrole gittiği zaman doğuma iki hafta vardı ama yine çok kilo aldığı için doktoru sezeryan önermişti. Zaten küçük Umut'un doğumunda yaşadığı ölüm korkusunu çok iyi bilen doktorun tüm ısrarları sonuçsuz kalmıştı. Çünkü Defne yaşayacağı o inanılmaz mucizenin bir saniyesini bile kaçırmak istemiyordu ve bu sefer her şey yolunda gidecek inancı ile normal doğum diye tutturuyordu. Sonunda Defne'nin dediği oldu ve normal doğuma karar verdiler.

ÖBÜR EV  TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin