TANRI

379 19 0
                                    

"Bıktım bu kız kılıklı oğlandan." diye söylenince Yankı'yı izlemeye devam ettim. 

"Sana bir ismim olduğunu kaç kez söyleyeceğim."

"İsminin bende bir değeri olsaydı söylerdim." demesine sırıttım. Bu çocuk göründüğü gibi değildi.

"Geçen yıla kadar söylüyordun. Şimdi ne değişti?"

"Sen geçmişle oyunlar oynar mıydın?" dedi.

"Çok oldun sen. Dilini kesmemi ister misin?"Bu konuda ciddi gibi duruyordu. Ama Yankı'nın umurundaymış gibi görünmüyordu.

"Herkes sıraları düzeltip otursun." dedim sesimi yükselterek. Ortamı daha fazla germenin bir anlamı yoktu. Karşımda duran asi kız bana öfkeyle baktı. Düzeltilen sıralarla yerime geçtim. Ebrar yanıma otururken;

"Bura benim sıram." dedi.

Bana bakmakta olan Ebrar'a kalkması için işaret verdim. Kalkıp yan sıraya oturdu. 

"Ben ona değil sana dedim." Dediğine aldırmadan telefonumla oynamaya başladım. Tabi oda yanımda oturmak zorunda kaldı. Telefonuma gelen mesaja baktım.

-"Bir dövüşe ne dersin?" Burak'a bir cevap vermeden gruba mesaj attım. 

-"Sıra arkadaşın çok güzelmiş." diyen Bora'ya kaşlarım çatık baktım.

-"Ayrıca dikişlerini ne çabuk unuttun." 

"Lanet olsun." dedim fısıldayarak. Yanımda oturan asi kız bu dediğimle bana baktı.

"Bana mı dedin lan!" dedi. 

"Sana lanet edecek kadar büyümedin." dedim telefonuma yönelerek.

-"Neyse ben uyuyorum." diye mesaj attım. Ardından da başımı sıraya gömdüm.

Küçük, ufacık bedenimle annem ve babamın arasına siper ettim kendimi. Onların tartışıp şiddete başvurmalarından nefret ediyordum. Babam her eve gelişinde annemi dövüyordu. 

Herkes bana ne kadar şanslı olduğumu söyleyip duruyordu. Bumu şanslı olmak, bu mu güzel, kusursuz bir hayata sahip olmak? Eğer buysa ben şansızlığım için Tanrı'ya dua eder, şanslı yarattığına ise sitem ederdim. 

"Vurma anneme. Yeter artık, git evimizden." dedim. Küçük aklım işte. Sarı saçlarımdan tutup yan tarafına savurarak;

"Çekil kenara pislik." dedi. Ben ise tüm inadımla tekrar aralarına giriyordum. Annem gözyaşlarına boğulmuş vücudunun acısına dayanıyordu. Babam bu sefer sona gelmişti. Kollarımdan tutup havaya kaldırdı. Ayaklarım yere değmiyordu artık. Beni sert bir şekilde yere fırlattı. Çok acıtacağını bildiğimden gözlerimi sıkıca kapattım ve olacak olan her şeye hazırlandım. Ama annemin kollarına düşmüştüm.

"Vurma ona. Öfkeni benden al. Ama ona vurma, yalvarırım vurma çocuğumuza." demesiyle ağlamaya başladım. O beni sevmiyordu. Babam beni hiç sevmedi ve sevmeyecek de. Neden yalvarıp kendini küçültüyordu?

"Ne haliniz varsa görün." diyerek çekip gitti baba dediğim adam. Annem beni kendine çekip sıkıca sarıldı.

"Sakın, sakın bir daha benim için kendini siper etme. Ölsem de yapmayacaksın bunu." dedi. Ağlamam bu dediğiyle daha da şiddetlenmişti.  İşte o an annemi kaybedecekmişim gibi hissettim? Onu koruyacak, kollayacak kimse olmayacaktı. O günün yarınında annemi bir daha göremedim. Son gün olacağını bilseydim sıkıca sarılırdım. Nefret etsem de kokusunu unutmamak adına hatıralarıma kazırdım. Yüzünü, teninin verdiği sıcak hissi derinlere saklardım.

Dönüm Noktam - TAMAMLANDI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin