Bu bölümü beğeneceğinizi düşünüyorum. Artık Bora'yı araya katmanın zamanı geldi değil mi? Simay'ı daha unutmuş değilim arkadaşlar. Sizinde merak ettiğinizi biliyorum. Ama her şeyin bir sırası var :) :)
🔱🔱🔱
Arselen'in ağzından devam
Yankı'ya söylediğim o kelimelerden sonra bir birimize bakmamaya özen gösteriyor, aynı ortamda durmuyorduk. Okula beraber gitmemek için benden önce gidiyor ve benden önce odasına çekiliyordu. Keşke keşke söylemeseydim dedirtiyordu hareketleri. Her saniye yıkılıyordum. O ela gözlerinin içinde kahralıyor, cayır cayır yanıyordum. Oysa ki ben bunu istememeştim. Eğer böyle yapacağını bilseydim söyler miydim? Beni kendi yanlızlığına itip kaybolmuştu. Kendi karanlığımda yok oluyorken öfkesini eklemişti. O öfke karanlıkta vücuduma çarptıkça kanatıyordu. Eğer ona söylemeseydim , şuan yaşadığım acıdan daha az acı çekecektim. Bir kişi daha bana igrençmişim gibi baktı. Bu önemli değildi aslında. En çok koyan sevdiğin adamın sana nasıl baktığıydı. Oda bana onlar gibi baktı. O insanlardan daha çok iğrendiğini belli edercesine gözlerini gözlerimde dikmiş. Benden uzak dur diyordu.
Hani size kendimi tanıtırken söyleyemediğim o sırrım varya. İşte o sır artık sır değildi. Beni anlayacağınızı biliyorum. Hala gizlediğim bir çok şey var biliyorum. Ama beni anlamanızı istiyorum. Küçük bir çocuktum oysaki. Kendi mutluluğunda yaşayan, dünya ya güzel gözlerle bakan, masum her şeyden bihaber bir çocuktum. Şûrumun kendini belli etmesiyle her şey darma dağın olmuştu. Yıllar geçtikçe Dünya'yı küçümser oldum. Farklı gözlerle bakıyor ve her zerresinden nefret ediyordum. Yaşadıkça anlıyordu insan. Yaşadıkça olgunlaşıyor, olgunlaştıkça yok oluyordu. Dönüm noktamın en büyük sebebi ise içimdeki sevgiydi. Başkalarına yönelttiğim bu aşk çıkmazı benliğimi çıkmaza sürüklemiş, insanların nefret dolu gözlerini dikmişti hayatıma. Her şey böyle başlamıştı işte. Annemde bundan korkuyordu. Babam gibi olacağımdan çok korkuyordu.
🔱🔱🔱
"Bunu bilseydim seninle evlenir miydim sanıyorsun?" Dedi annem. Bu sesi hiçbir zaman karıştırmazdım. Siyah beyaz yatağımdan doğrulup kapıya doğru ilerledim. Yine kavga edeceklerdi anlaşılan. Kendi şûrumun farkına vardığımdan beli annemle babam tartışıyordu. Kahverengi tahta kapıyı aralayıp tartışmalarını dinledim.
"Sanki ben bu evliliği baştan kabul etmişim gibi konuşma Sedef." Dedi babam. Sesi korkutucuydu.
"Sen evli bir adamsın artık Furkan! Bunu ikimizde değiştiremeyiz anlamıyor musun?" Annemin sesi babamın gür sesine karşın kısık ve yalvarıcı tondaydı.
"Yapamam Sedef yapamam... Ben buyum..."dedi babam. Dedikleri şeyi kavrayamıyordum. Bu yüzden odamdan çıktım. Salona yakın olan mutfağa geçtim.
"Yapamıyor musun? Sen mi! Büyük başarılı iş adamı Furkan Polat bana yapamıyorum dedi." Annemin sesini ilk kez alaycı bulmuştum. Babamdan uzun süre ses çıkmayınca annem konuşmaya devam etti.
"Arselen'den uzak duracaksın. En azından o senin gibi korkak olsun istemiyorum." Dedi. İşte her şey bu zamanda başlamıştı. Annemin beni evden uzakta tutmaları, yatılı okullar, yaz kursları, uzun süreli geziler. Hepsi o hafta başlamıştı ve annem ölene kadar devam etmişti.
🔱🔱🔱
Ben şimdi babam gibiydim anne. Sen olsan ne derdin bilmiyorum. Ama birini delice sevmek bu olsa gerek. Birini her şeye rağmen korumak, sahiplenmek bu olsa gerek değil mi? Sen anlatmıştın bana aşkın o güzel yanlarını. Ah be anne. Sen bana Dünya'nın toz pembe yalanlarını anlatarak hayatımı cehenneme çevirmiştin. Aşk o kadar da güzel şey değilmiş. Acıtıyordu, yoruyordu, özlem doluydu... Şimdi yanımda olsan bana o şefkatli ellerinle dokunur muydun?
Hayır, hayır tüm bunların bir önemi yok. Önemli olan Yankı'ydı. Beni kabullenseydi... Cehennemde ben olurdum cennette o. En güzel çiçek o olsa dikeni olurdum. Ama yoktu o, kabul etmemiş beni uçurumun kenarından elleriyle itmişti. Gökkuşağının arkasında gizlenmiş kendi karanlığında yaşıyordu şimdi. İstemiyordu hayatında beni. Haklıydı benim gibi iğrenç birine hayatında nasıl yer açardı. Ama onun tek derdi Mine'ydi. Ah Mine ve onun içindeki aşk. Onu sevdiği gibi sevip sarmalasa beni. Onu dünyanın en mutlu insanı yapardım. Bedenimin her hücresini ona adardım. O kadınlardan hoşlanan hakiki bir heteroydu ve ben de erkeklerden hoşlanan hakiki bir gaydim. Bunu bilirken gidip ona içimdekileri dökmüştüm.
Onla olmak mucizelerden farksızdı. Belkilerle başlayan tek cümle dahi kurtulamazdı.
"Hey Arselen." Diyen Bora'ya döndüm. Günlerdir tek kelime etmiyordu dudaklarım. Bu dudaklar o bedene deyince susar oldu. Sanki teni dudaklarımı mühürlemişti. Belki de o beklenmedik yumruğu dilimi yutmama yetmişti.
"Sana söylemek istediğim bir şey var. Önemli. .." dedi bir kaşım istemsizce havaya kalktı.
"Burada olmaz. Saat sekiz de aynı mekanda." Diyerek hızla uzaklaştı. Yüzündeki heyecan da neydi? Sanki yanakları al al aldı. Ne oluyordu buna bu aralar çözemiyordum.
🔱🔱🔱
"Geri döneceğine söz verirsen gitmen için sakınca göremiyorum." Dedi Yeşim teyze. Geldiğim gün oldukça azarlanmıştım. Ve oldukça büyük bir tartışma yaşanmıştı. Yankı'nın babası Ali amca düşündüğümden de anlayışılı çıkmıştı. Ama oğluna yaptıklarımı bilselerdi bu şekilde davranırlar mıydı bilmiyordum.
"Geceye kalamamaya çalışırım." Dedim güven verircesine.
"Yeşim bırak oğlanı kocaman adam oldu." Dedi eniştem.
"Benim karşımda hala atleti dışarıda, utangaç Arselen." Dedi. Burukça gülümsedim.
"Melodram başlamadan çıktım ben."
🔱🔱🔱
Bardan içeri girince içki kokusu burnuma akın etti. Kulaklarım yüksek sese alışmaya çalışıyor, sigara dumanları arasında Bora'yı arıyordum. Barmenin yanındaki taburelerden birine oturmuş yavaştan içmeye başlamıştı bile. Yanına yaklaştım. Ben yaklaştıkça bedenininde ki heyecanı fark ediyordum. Omzuna endişeyle dokunup yanındaki boş uzun tabureye oturdum. Kahve gözleri gözlerimi bulduğunda içindeki korkuyu anladım.
"Hayırdır kötü bir şey mi oldu?" Diye sordum endişeyle. Üzerinde gri sade V yakalı tişört altına dar siyah kot giymişti. Saçları oldukça düzgün ve saatlerce uğraşılmış görünüyordu.
"Arselen ben bunu saklanmaktan çok yoruldum. Aslında sana daha öncede söylemiştim." Dedi araya giren barmene dönüp.
"Tekila..." dememle anında önüme bıraktı ve diğer müşterilerle ilgilenmeye devam etti. Bora'ya dönüp konuşmasına devam etmesini bekledim.
"Neyden?" Diye sordum merakla. Bu adamı bir kaç gündür bu hale getiren konuyu oldukça merak ediyordum. Aramızda su sızmayan Bora, benden ilk defa uzun süre bir şeyler saklamıştı.
"Arselen, keşkelerle yaşamaktan bıktım. Keşke diyorum.... Keşke seninle daha farklı şekilde tanışsaydık. O zaman sana tüm cesaretimle gelir ve endişelenmeden içimdeki bu anlamsız büyük kasırgaya son verirdim." Dedi. Her şeyi bir anda bitirmeyi düşünüyordu. Benim için sorun değildi, fakat içimdeki korku alevleni vermişti. Sanki hiç söylemesini istemediğim bir şeyi söyleyecek ve darma duman edecekti.
"Arselen. .." dedi ve önünde duran benim içkime karşın ağır içisinden bir yudum aldı.
"O gün tıpkı bugünkü gibi yanyanaydık ve ben senin o haline rağmen söylemiştim. Sabah evime geldiğinde mutluydum çok mutluydum. Sandım ki sen beni kabul etmiştin. Ama..." dedi ve sustu. Gözleri yine gözlerime odaklandı. Tepkimi ölçüyor bir şeyleri ima ediyordu. Hangi günden bahsediyordu?
"Hangi gün? " diye sordum sakince.
"Uzun zaman oldu. Yani bir ay falan geçti. O gün hep birinden bahsediyordun. Çok içmiştin, her cümlede 'yabancı' kelimesini geçirip duruyordun." Demesiyle ne zaman olduğunu az çok anlaya bilmiştim. O gün Yankı'nın bana 'yabancı' dediği gündü. O kadar çok depresiftim ki içkiyi fazlasıyla kaçırmıştım. Hatırlamamı bekleyen gözlerin içine baktım. Hatırlamam için yalvarıyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/92063021-288-k378277.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dönüm Noktam - TAMAMLANDI
Ficção AdolescenteBedenlerimiz ve kalbimiz birbirine kenetlenirken senin gözlerindeki aşkı seçiyor, yüreğime hapsediyorum sevgilim. Yaraladığım kalbinden öpüyorum seni. İyileştiremeyeceğimi bilebile dudaklarım kalbine değiyor her seferinde. Sana verebildiğim kor alev...