Yabancı

277 16 2
                                    

Bugün bambaşkaydı hayat. Yeni bir doğuştu. Yeniden var olmak, hayatı tatmak... Yaşamın ne kadar değerli olduğunu hatırlattı. Hayallerin hiçbir zaman raflar arasında tozlanmaya, küflenip yok olmaya mahkum oladığını anladım. Her hayal gerçekleşebilirdi. Bunun ne kadar büyük ya da ne kadar saçma olduğu önemli değildi. Önemli olan hayalini gerçekleştirmek adına çaban ve bunun sonucunda yaptığın fedakarlıklardı.

Sonunda kalbime kavuşmuştum. Artıkça artan çarpıntılarımdan öleceğimi sanıyordum. Sonunda hayal gerçeğe kavuştu. Gerçek ise sahibine... Telefonuma gelen mesajla uzandığım koltuktan doğruldum. Beyaz telefonumu dikdörtgen masanın üzerinden hızla aldım. Mine'den olduğunu görmemle tebessüm ettim. Mecnun'un Leyla'sından daha çok dalgın ve aptallaşmıştım.

"Bir daha endişelendirme beni şapşal. Korkutuyorsun." Mesajına cevap yazacakken savaşa gider gibi kapı çalındı. Telefonu masaya bırakıp, kapıya koştum. Hayırdır inşallah bu saatte bu şekilde kapı çalınır mı?

Söylenirken karşımda sarhoş bir Arselen ve onu ayakta tutmak için omzundan destek olan Bora'yla karşılaştım. Evde değil miydi? Yani, okuldan kaçtığını fark etmiştim ama evde olmadığından haberdar değildim. Bora'yla olacağı aklıma gelmiş miydi? Evet, gelmişti. Çünkü bu ikisi yapışık kardeşler gibiydi. Aralarında ne olduğunu gerçekten merak ediyordum. Bana ne ya ben niye böyle saçma bir şeyi merak edeyim. Sanki batıyor bana. Arselen çok kötü görünüyordu. Fazlasıyla kaçırmıştı içkiyi. Girmeleri için kenara geçtim.

"Odası neredeydi?" diye sorunca tek kelime etmeden merdivenlerden çıkmaya başladım. O da beni takip ediyordu.

"Harikaydı..." dedi Arselen. Sarhoşluğundan dolayı kelimeleri yayarak konuşuyordu.Yavaş adımlarla ilerlemeye devam ettim. Dönüşlü basamaklara geldiğimde Bora'nın gülümseyişi dikkatimden kaçmamıştı. Odayı gösterdiğimde ben kapıda beklerken onlar içeri girdi. Bora, Arselen'i yatağa yatırmaya çalışırken ikisi de yatağın üstüne düştü. Bense kapının aralığında onları izlerken bir anda geri çekildim. Kalbim bir düğün edasında çarpıyordu. Başımı duvara yasladım. Derin bir nefesin ardından tüm cesaretimle başımı aralıktan tekrar uzattım. Bora hâlâ Arselen'in üzerinde duruyor ve onun yanağını okşuyordu. Yüzünde mutluluğun tebessümü vardı. Arselen yarı açık gözleriyle aynı tebessümü dudaklarına yerleştirmişti. Bora'nın yüzü bir anda ciddileşti. Kısa bir süre sonra dudakları Arselen'in dudaklarıyla birleşti. Hemen geri çekildim. Onlar sevgililer miydi? Hayır, kendime sormam gereken ilk soru bu olmamalıydı. Onlar eş cinsel miydi? Nasıl bir arkadaşlıkları vardı ve bundan bana neydi. Korkuyordum. Neden korktuğumu bilmiyorum ama korkuyordum.

Yinede uzaklaşamıyordum, aradan başımı uzattım. Bildiğin onları dikizliyordum. Yan yana uzanıyorlardı. Bora'nın eli Arselen'in saçlarında geziyordu. Suskunlardı. Bora kıpırdandı.

"Gidiyorum. Uyanınca ara beni." dedi. Arselen güldü.

"Aramayacağımı biliyorsun." Bora ise bu dediğine gülümsedi.

"Her zaman aradın, yine arayacaksın." dedi. Daha fazla dinleyemeyecektim, duramayacaktım. Hızlı adımlarla odama girdim. Kapıyı kapattım. Elim ayağım titriyordu. Hemen yatağa oturdum. Ellerimi saçlarımdan geçirdim, yüzümü kapadım... 'Her zaman aradın, yine arayacaksın.' Bunlar... Bir daha derin nefes aldım. Düşünemiyordum bile. Onlar daha önce bu gibi şeyler yapmış mıydı? Onların ne tür bir ilişkisi vardı? Kalbimdeki ufak ritimler nefesimi kesiyordu. Sırt üstü kendimi yatağa serdim. Nefes alamayacak, ölecek gibi hissediyordum.

***

"YANKI, YANKI!" diye bağıran annemin sesiyle uyandım. Neye kızmıştı sabah sabah. Oflaya puflaya lavaboya girip elimi yüzümü yıkadım. Soğuk su tüm yorgunluğumu ve uykumu götürmüştü. Lavabonun hemen yanındaki askıdan yumuşak, küçük beyaz havluyu alıp yüzümü durulamaya başladım. 'Her zaman aradın-' Başımı iki yana salladım. Aklımı ele geçiriyordu, uzaklaşamıyordum.

Dönüm Noktam - TAMAMLANDI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin