Dilim tutulmuştu.
Oranın yerle bir olduğunu kendi gözlerimle görmüştüm.
Ölmemiş olması imkansızdı.
"Beni görmeyi beklemiyordun değil mi leydim?"
Yerimden doğruldum.
"Aslında yazık oldu. İkinci arabada olursunuz sanmıştım. Asıl vuruşu o arabaya yapmam kötü oldu. Ancak seni sağ ele geçirmek de istiyordum bir yandan. Her türlü kazanıyorum sanırım."
Sırıttı ve pis sarı dişlerini gözler önüne serdi. Vücudunun çeşitli yerlerinde yaralar vardı, hırıltılı nefes alıp veriyordu. Saldırıdan bu kadar az yarayla çıkacağını tahmin etmemiştim.
Onun dedikleri gram umrumda değildi. Aklımın her köşesini meşgul eden tek bir isim vardı ve o kişi de arabanın içinde can çekişiyordu.
Belki de...
Hayır! Böyle bir seçenek söz konusu bile değildi.
Arkamdan ismimi duyduğumda tepki vermedim, biri beni kavrayıp gitmemi engellediğinde bile çabaladım.
Ona gitmeliydim, yanında olmalıydım. Uyanmasını istemeli, belki de tehdit etmeliydim.
Her ne kadar kalbimi kırsa da hâlâ onun ellerindeydi. Ona zarar geldiğini gördüğümde kalbim en büyük darbesini almıştı.
Etrafımdaki kollar sıkılaştı. Onlardan kurtulmaya çalışırken arabaya ilerlemek için de çaba harcıyordum.
Oradan çıkması gerekiyordu. Kan kaybından ölebilirdi, araç patlayabilirdi, nefessiz kalabilirdi.
Göz yaşlarımı yeni fark ediyordum. Belki de sabahtan beri akıyorlardı, bilmiyordum.
"Bırak beni." diye fısıldadım.
"Bırak beni. Ona gitmeme izin ver. Lütfen."
İlk kez birine yalvarıyordum ancak umrumda değildi. Eğer ona gitmeme izin verecekse yalvarmaya devam edebilirdim.
"Vahşi kızımıza ne oldu? Benim sonum olacağını iddia eden kıza? Şimdi bana yalvarıyor musun?"
Buradayım ve sözümün arkasındayım. Senin sonun ben olacağım.
"Bırak beni!"
Kafamı geriye attım. Bir inleme sesiyle birlikte kollar gevşedi. Beni tutan kişiden kurtulduğumda arabaya doğru koştum.
Ancak ulaşmama 2 adım kala ayaklarım yerden kesildi. Çığlık atıp debelenmem hiçbir işe yaramadı.
Zorla bir araca bindirilip uzaklaştırılırken gözümü arkada bıraktığım ve Yoongi'nin olduğu araçtan alamadım.
Eğer ona bir şey olursa, Tanrı huzurunda yemin ederim ki herkesi gebertirim.
Herkesi.
•°•°•
Bir paçavra gibi atıldığım oda dört duvardı. Yeraltının yıkılmasından sonra kendilerine yeni bir yer bulmakta zorlanmamışa benziyorlardı.
Dizlerimi kendime çektim. İçim çıkana kadar ağlamak istiyordum. Ancak ağlayamıyordum.
Demir kapı açıldı. İçeri tüm heybetiyle lider girdi. Gözlerim anında kısıldı.
Yoongi'nin bu hâlde olmasının suçlusu oydu.
Yerimden yavaşça doğruldum. Karşılıklı nefret dolu bakışlarımızı birbirimize attık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Consciousness // Min Yoongi
Fanfiction"Gelecek, geçmişin ellerinde doğar." [Tamamlandı] {250317-180617}