Yoo Min Shin.
Bu ismi duyunca tepki vermem gerekiyordu. Çünkü bu bendim. Benim ismim Yoo Min Shin'di.
Çok sıkılmıştım ve kalkıp dolaşmak, bacaklarımı hissetmek istiyordum. Hemşire Chang Zi'yi de nasıl çağıracağımı bilmiyordum.
Belki de seslenmem yeterliydi? Ne de olsa teknolojinin ileri seviyede olduğu bir yüzyıldaydık. Denemekten zarar gelmezdi.
"Hemşire Chang Zi. Chang Zi? Hemşire? Herhangi biri? Boşta olan biri? Yok mu? Tamam."
Saçlarımı karıştırmak için elimi kaldırdım ama kafamın sarılı olduğu aklıma geldi. Elimi tekrar indirdim. Artık kollarımı rahatça kullanabiliyordum. Kaslarım güçlenmişti. Şimdi aynı şeyi bacaklarıma yapmam gerekiyordu.
Kimsenin gelmeyeceğini anladığımda örtüyü üzerimden atıp bacaklarıma baktım. Süt gibiydi ve üzerinde bir çizik dahi yoktu.
"Bacaklarım ne kadar güzelmiş. Nasıl kaza yapacağımı iyi biliyormuşum güzelliğime gram zarar gelmemiş."
Bacaklarımı oldukça yavaş bir şekilde aşağı indirdim. Şimdi yine aynı yavaşlıkta ayağa kalkma-
"Ah!"
Tabii ki yüzüstü yere yapıştım. Ellerimi kullanarak düşüşümü hafifletsem de pek etkisi olduğu söylenemezdi. Kafamı çevirip bacaklarıma doğru konuştum.
"Sizi işe yaramaz et parçaları. Güzelliğiniz dışında bir işime yarasaydınız iyi olurdu."
Tabii ki ilk denememde başarılı olacağımı düşünmemiştim. Ancak şu an buradan nasıl kalkacağım merak konusuydu. Acaba hemşire Chang Zi'yi mi bekleseydim?
"Biri kalkmama yardım etsin."
Ses yoktu.
"Ölsek haberiniz olmayacak! İlla sürüngen gibi kapıya kadar sürüneyim mi? İşkence çektirmekten zevk mi alıyorsunuz paslı robot parçaları?!"
Ellerimle yatağımdan destek aldım ve dizlerimin üzerinde oturabildim. Böyle yavaş yavaş yaparsam belki becerebilirdim.
Dizlerimin üzerinde doğrulurken hâlâ yatağımdan destek alıyordum. Bacaklarımın güç kazanması için biraz bekledim. Daha sonra tek ayağımın üzerine basarak ayağa kalktım. İki ayağım da yere değdiği anda bacaklarım titreyerek güçlerini kaybetti ve kendimi yatağın üzerinde enlemesine yatarken buldum.
"Bayan Yoo. Ne oldu?"
Elinin körü.
"Ayağa kalkmak istedim, beceremedim. Yatağa uzanmama yardım eder misin?"
Koşarak yanıma geldi. O üzerime eğilirken bir elimi omzuna bir elimi de ensesine koydum. Ensesindeki hafif kabartıyı hissettiğimde emin olmuştum.
Yatağa uzanabildiğimde geri çekildi.
"Teşekkür ederim. Bir su alabilir miyim?"
Suyu uzattığında birkaç yudumda bitirdim.
"Keşke tekerlekli sandalye getirseydim. Dur, şimdi getireyim."
Odadan çıktığında bana verdiği Q-ein'ı yatağımın altına sıkıştırdım. Buradan çıkacaksam bu alete ihtiyacım olacaktı.
Elinde tekerlekli sandalyeyle geri döndüğünde ona gülümseyerek teşekkür ettim. Odadan tekrar ayrıldığında kendimi güvenli bir şekilde sandalyeye yerleştirip odayı dolaşmaya başladım.
Stor perdeler kaldırılmıştı, içeriyi güneş ışığı dolduruyordu. Tekli koltuğun yanında yuvarlak küçük bir sehpa, onun üstünde de ince belli beyaz bir vazo duruyordu. Vazonun içinde iki demet menekşe vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Consciousness // Min Yoongi
Fanfic"Gelecek, geçmişin ellerinde doğar." [Tamamlandı] {250317-180617}