Halsey-Control
•°•°•
Hayır, hayır, hayır!
Ne yapıyordum ben böyle?! Neden vücuduma söz geçiremiyordum?!
Parmaklarım daha da sıkılaştı. Başımdaki acı şiddetlendi. Burnumdan aşağı sıcak, akışkan bir sıvının indiğini hissettim.
Görüşüm bulanıklaştı. Biraz daha nefes alamazsam bayılacak, daha sonra da ölecektim.
Sonunda elim gevşediğinde bayılmak üzereydim. Kendimi yere bırakıp öksürmeye ve derin nefesler almaya çalıştım.
Ağlamaya başladım. Hiçbir şey anlayamıyordum. Neydi bu? Neden durup dururken kendimi öldürmeye çalışmıştım? Hem de istemediğim halde?
Sorulacak çok soru vardı ama cevapları yoktu. Başımdaki acı geçmişti. Kafamı duvara yaslayıp sessizce ağlamaya devam ettim. Ellerimi göz hizama kaldırıp baktım. Titriyorlardı. Kendimi boğmaya çalıştığım elim kasılıp gevşiyordu.
Diğer elimi burnumun altına götürüp sildiğimde akanın kan olduğunu fark ettim.
Her şey gittikçe karışıyordu. Artık trafik kazası yalanına inanmıyordum. Bu yaşadıklarımın hiçbiri ne kâbus ne de normal bir şeydi.
Koridorun ucundaki kapıya baktım. Rahat etmem için diğerlerinden uzak bir oda seçmek istemiştim ve bu koridorda sadece iki oda vardı. Odalardan birinde ben diğerinde Namjoon kalıyordu. Seslerimi duymamış olması rahatlatıcı mıydı yoksa korkutucu muydu bilmiyordum.
Titreyen dizlerimle duvardan destek alarak ayağa kalktım.
Kimse duymadıysa benim de onlara duyurmaya niyetim yoktu. Sessizce duvardan destek alarak merdivenlerin başına kadar geldim. Trabzanlara tutunup aşağı doğru yavaşça inmeye başladım. Lavaboya gidip elimi ve yüzümü yıkamalıydım. Hatta mümkünse bir duş almalıydım.
Fakat sorun şuydu ki lavabonun yerini bile bilmiyordum. Etrafta dolaşıp ses çıkarmak yerine mutfağa ilerledim. Sabah Jin yemek yapmak için buraya girmişti, oradan biliyordum.
Tezgâha doğru kendimi sürükledim. Bacaklarım tekrar güçsüzleşmişti. Elimi musluğun altına tuttuğumda su akmaya başladı.
Önce elimdeki kanı temizledim. Sonra yüzümü iyice yıkayıp boynumu ve ensemi ıslattım.
Bir nebze olsun daha iyiydim. Odama geri dönene kadar üzerimdeki kötü hisleri bir kenara atabilmiştim. Yatağa oturup mantıklı bir şekilde düşünüp yorumlamaya çalıştım. Ama aklıma herhangi bir şey gelmiyordu.
Neden beynimden ameliyat olmuştum ben? Ne yapmak istemişlerdi? Ve neden ben?
Tanrım, her şey o kadar karışıktı ki! Ne yapmam gerekiyordu hiç bilmiyordum.
Yatağa uzandım. Uyumalıydım ve tüm bunları sabaha bırakmalıydım.
Uyandığımda her şey daha güzel olacaktı.
•°•°•
Hiçbir şey güzel olmamıştı. Sabah uyandığımda her tarafım ağrıyordu ve koridorda ilerlerken yerde kurumuş kanımı fark etmiştim. Onu çıkarırken Namjoon odasından çıkıp beni hırsla yeri kazırken görseydi Tanrı bilir hakkımda ne düşünürdü.
Aşağı inerken ter koktuğumu fark etmiştim. Gecenin bana bıraktığı kötü bir hediyeydi. Jungkook'u mutfağa ilerlerken gördüğümde durdurup duşa girmek istediğimi söyledim.
"Banyo şu tarafta. Ben sana yeni kıyafetler getireyim. Bir de duş aldıktan sonra mutfağa gelebilir misin? Toplantı yapacağız."
Onu kafamla onaylayıp gösterdiği yere ilerledim. Banyo bir oda kadardı. Jakuzi bile vardı. Acaba evde saunaları da var mıydı? Saunaya hiç gitmemiştim, gittiysem de hatırlamıyordum zaten.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Consciousness // Min Yoongi
Fanfiction"Gelecek, geçmişin ellerinde doğar." [Tamamlandı] {250317-180617}