Yoongi 5 gün sonra uyandı.
O 5 gün boyunca kayıp olan anılarımın neredeyse tümü geri gelmişti. Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum.
Yine onlardan saklamalı mıydım?
Hafızamın yerine geldiğini söylersem her şeyi öğrenmek isteyeceklerdi. Bunun için yeteri kadar güçlü müydüm bilemiyordum.
Ancak amcam olacak o şerefsizin ne yapmaya çalıştığını anlamaya başlamıştım. Hemen şimdi gidip onu gebertmek istiyordum ama kendimi dizginlemeliydim.
Her şeyin sırası vardı.
Didiklediğim yemeğimden kafamı kaldırdığımda Yoongi'yle göz göze geldim.
Kafamı geri eğdim çünkü ona birkaç saniyeden fazla bakamıyordum. Bana acı veriyordu. Bu duyguları bastırmak o kadar zordu ki, başka bir şeye odaklanmam neredeyse imkânsız hale geliyordu.
Onunla konuşmam gerektiğini biliyordum. Geçmişimi biliyordu ve benden saklamıştı, beni tanımıyormuş gibi davranmıştı.
Benden yalan söylemememi isterken en büyük yalanı o söylemişti, hâlâ söylüyordu.
Ya başından beri benimle oynuyorduysa?
Hoseok'un evine beni götürmeye babasıyla birlikte gelmemiş miydi?
Beni ihbar eden o olmamasına rağmen öyleymiş gibi davranıp kalbimi parçalamamış mıydı?
Babası bana vururken put gibi orada dikilmemiş miydi?
Birkaç kez yakınlaştık diye ne düşünüyordum ki, bana aşık olduğunu falan mı?
Peh. O bana asla âşık olmazdı.
Hatta benden hoşlanmıyor bile olabilirdi.
Ondan hoşlandığımı kabul ediyordum ancak bu hiçbir şey ifade etmiyordu.
"Min Shin. Konuşalım." diyerek ortamdaki gergin sessizliği bozdu Yoongi.
Ağzını peçetesiyle sildi ve yavaşça ayaklandı.
Hepsi gözlerini bana dikmişlerdi, diyeceklerimi bekliyorlardı.
Korktuğum ve hep ertelediğim şeyi yaşayacaktım. Kendimi tembihledim. Alınmayacaktım, kırılmayacaktım.
Ona o zevki yaşatmayacaktım.
Yerimden kalktım. Mutfaktan çıkarken onun nasıl geleceğini düşünmüyordum. Yürürken birilerinden yardım alması gerekiyordu ve orada sürüsüyle erkek vardı.
Odama doğru ilerledim çünkü konuştuklarımızın duyulmasını istemiyordum.
Kapıyı aralık bıraktım ve yatağımın üzerine gergince oturdum.
Yoongi'yle Lee Sang Hee iken yaşadığım anılarla Yoo Min Shin olarak yaşadıklarım birbirine girmişti.
Aralık duran kapı hareket etti ve Yoongi topallayarak içeri girerken ona yardım eden Hoseok'u geri gönderdi.
Kırmızı tekli koltuğa oturup bana baktı.
O kadar...yorgun ve üzgün duruyordu ki onun için üzüldüm.
Bir süre ikimizden de ses çıkmadı. O bana baktı, ben ona.
Onun gözlerinden o kadar çok duygu geçip gidiyordu ki yakalayamıyordum.
Benimkilerden de kalp fışkırmadığına göre boş bakıyor olmalıydım.
"Konuşmayacak mısın?" dedim sessizlikten sıkılıp.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Consciousness // Min Yoongi
Fanfiction"Gelecek, geçmişin ellerinde doğar." [Tamamlandı] {250317-180617}