Mehir, yıllar sonra bir insana karşı kendi iradesi ile, heceleri gerilim kokan uzun bir cümle kurdu. Sanki sür'atli bir koşudan gelmiş gibi nefes nefese karşısındaki adamın mavi gözlerine baktı. Gözlerindeki yorgunluk onu bilinçsizliğe itti. Benliğini yitirmiş duru ve yeşil gözleri çaresizliğinin altını çizdi. Yitikliğinin, kaybolmuşluğunun ve diğer her şeyin. Başı dik, duruşu katı, dili sivriydi. Ancak bakışlarında çocuksu bir itiraz vardı.
Kırık yanı öyle içten bakıyordu ki...
Kalabalıktan itiraz sesleri yükselmeye başladı. Kimse bunu onaylamıyor, birbirlerinin ne dediğini anlamayacak kadar gürültü yapıyorlardı.Ian onları sertçe uyardı. Böylece eğitmenlerinin cevabını dinlemeye koyuldular.
Oyuncu olduğu yerde durdu ve az önce duyduğunu idrak etmek için gözlerini kıstı. Ardından yavaş bir şekilde Mehir'e döndü.
Öyle dik, öyle kendinden emin bir duruşu vardı ki bu kızın, kesinlikle Oyuncuların grubuna ait durmuyordu. En başında herkese ve her şeye aykırı davranışlar sergiliyordu. Buna yalnızca karakteri değil bedeni de dahildi. Ucuz görüntüsüne nazaran, sarsılmaz bir karakteri vardı. Herkese verecek bir cevabı olduğu kadar, yıllarca susabilecek bir iradeye de sahipti.
Kaşlarını çatmaya devam etti Oyuncu.
Daha önce babası ve daha önce yüzünü dahi görmediği Asperatus dışında hiç kimse ona karşı gelememişti. Şimdi ise nereden geldiği ve ne olduğu belirsiz bu kız sinirlerini alaşağı ediyordu. Bir şey söylemeden arkasını döndü ve yürümeye devam etti. Sorun çıkmasını istemiyordu. Daha doğrusu generalin suratsız ifadesini ve katlanılmaz nutkunu çekmeyi istemiyordu.
Ancak Mehir pes etmedi. Kararlı olduğu kadar da inatçıydı da.
"Yalnız kalamam."
Arkasına bıkkınlıkla döndü Oyuncu. Mehir'in çaresizlikle parlayan yeşil gözlerine baktı. Bu bakışlar, sol yanağından başlayıp boynundan gerdanına doğru uzanan çizikleri gölgeliyordu. Beyaz tenindeki yaraların üzerini ustaca kapatmıştı. Alnına dökülen ufak tefek saçların arasından muhtaç bir şekilde kendisini izliyordu.
Oyuncu sabır diler gibi gözlerini tavana dikti. Derin bir nefes aldı. Başını yeniden indirerek karşısındaki inatçı kıza baktı. Herkes nefesini tutmuş, birbirlerine kafa tutan ikiliyi izliyordu. Ellerini cebine yerleştirdi Oyuncu ve kıza doğru yürümeye başladı. Geniş cüssesi, Mehir'e her yaklaştığında genç kızı ufacık bırakıyor ve bu da hakimiyetin kimde olduğunu bağıra bağıra kanıtlıyordu.
Aralarında bir nefeslik mesafe kaldı. Gençlerin içlerinde, en kötü olanı bile tuhaf bir korku esir almıştı. Mehir'in bu çıkışı hem aptalca bulmuşlar, hem de kıza şimdiden acımışlardı.
"Kapının üzerinde otel falan yazıyor da ben mi göremedim Ian?"
Ian'a bakmadı bile. Genç adam, eğitmenin korkusundan titrek bir sesle konuştu.
"Hayır efendim."
Oyuncu gözlerini Mehir'in gözlerinden çekmedi.
"Peki sana, benim soruma cevap verme hakkı verdim mi Ian?"
Ian başını eğdi. Karşısındaki arsız kız yüzünden ilk azarını yemişti. Öfkeden kıpkırmızı kesilirken dişlerini sıktı.
"Ayak altında dolaştığı yetmez gibi bir de bacaklarıma tırmanan haşerelerden nefret ederim."
Mehir ona bakmaya devam etti. Oyuncu ise mavi gözlerini genç kızın insanı içine çeken yeşil gözlerine kenetledi. Bir cevap beklemiyor, sadece dalga geçiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Asperatus Nevm ✓
Ciencia Ficción2020 WATTY SCIENCE FICTION KAZANANI! Sıcak onu kanatları arasına alana kadar, ölüm hep soğuktu. Aldığımız derece #1 in SciFi