Bayan Hemmings, oturduğu kadife ve oval işlemelerle süslü koltuğun başına naif bir şekilde yerleştiğinde, Mehir boş gözlerle karşısındaki kadına bakıyordu. Ayak bileklerine kadar kapalı beyaz elbisesini hafifçe düzeltmiş ve kürküne biraz daha sarılmıştı. Mavi gözlerindeki heyecanı, kendisini gördüğüne bağlıyordu. Varlığı onu rahatlatmıştı belli ki. Genç kız yine üzerinde durmadı ve oturulması için gösterilen tek kişilik koltuğa geçti. Dışarıdan yumuşacık görünen beyaz koltuk, aksine taştan farkı olmayan bir buz kütlesine benziyordu.
Boş gözlerini önündeki kâğıtlarla uğraşan kadından çekti ve odayı incelemeye koyuldu. Tek temennisi vakit öldürmek olan bu eylemin kendisine sunduklarına hafızasında yer vermiyordu. Sadece bakıyor, ardından kaydedilen görüntüyü silip yeniden bakıyordu. Ve yeniden...
Odanın ortasında, gri ve beyaz karışımı kurt postundan, dolunayı andıran bir halı, beyaz kadifeye benzer ancak buz kütlesinden farksız dört koltuk ve oldukça büyük, koyu mavi bir masa vardı. Koltuklar masanın hemen önünde konumlanmıştı. Tek kişilik olanların ikisi yanlarda, bir diğeri Bayan Hemmings'in masasına ait olarak karşı tarafta bulunuyordu. Diğerlerine göre daha büyük olan ise biraz ileride, iki koltuğun ortasında duruyordu. Duvara dayalı gümüşlerle kaplı bir dolap ve onun yanında buzdan bir kitaplık vardı. Odanın iki köşesine de ustaca bir simetri ile hizalanmışlardı. Giriş kapısının hemen karşısında ise yarım daire şeklinde devasa bir pencere vardı. İnsan ölçüsü yerine kullanılan anıtsal ölçü, bağıra bağıra özgürlüğünü haykırıyor gibiydi.
"Bir şeyler içmek ister misin, canım?"
Kâğıtlarla uğraşmayı kesen Bayan Hemmings'in sesi ile etrafı izlemeye son veren Mehir, başını hayır anlamında salladı ve geçiştirilen vakitlerin son bulması için "Beni neden yanınızda istiyorsunuz?" dedi. Basit ve oldukça net olan cümleye gülümseyen Bayan Hemmings, oturduğu koltukta geriye yaslanarak ellerini birbirine doladı.
"Oldukça sabırsızsınız genç bayan." Derken bir yanda da gülümsemesini sürdürüyordu.
Lafını geciktirmeyen kadına doğru hafifçe eğilen Mehir, soğuk ve rahat ifadesini bedeninin her köşesine yerleştirip gözlerini kıstı. Kalın dudakları aralanırken, Bayan Hemmings, genç kızdan çıkacak zehirli sözleri düşünmekteydi.
"Sabırsız halimi görmek istemezsiniz."
Ardından yüzündeki ifadeyi sildi ve geriye doğru çekilerek tıpkı Bayan Hemmings gibi koltuğa yaslandı.
"Ben senden bahsediyorum canım. Diğerlerinden değil." Diyerek araya giren kadına önce imalı bir bakış attı ve hemen ardından gözlerini devirdi.
"Tabii." Dedi. "Siz ve diğerlerinin tek derdinin içimdekiler olmasına şaşmamalı."
Yaslandığı koltuktan çekilerek ayağa kalktı ve bir elini uzatarak Bayan Hemmings'e doğru gelişigüzel salladı.
"Baksanıza. Bu ilgili tavırlarınızdan sıkıldım. Açıkça ne istediğinizi söyleyin. Ona göre yolumuza bakalım."
Bayan Hemmings, karşısındaki kızın bu ilginç tavırlarını anlayışla karşılayarak eldivenli, sağ elini yeniden koltuğa doğru uzattı ve "Lütfen, Mehir." Dedi. "Sakin bir şekilde konuşalım. Anlatacaklarım için önce sakinleşmeni istiyorum."
"Neden?"
Mehir, şüpheci tavırlarla bir iki adım öne çıktı ve dengesizleşen ruh haline ekleme yaptı. Yeşil gözlerinin altı, yorgunluktan iyice morarmış, kendinde değildi. Buna rağmen ayakta durmaya çalışıyordu.
"Bilmediğim daha kötü şeyler de mi var?"
"Lütfen..."
"Ne lütfen? Taksitle anlattığınız şeylere mi, bu dayanak?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Asperatus Nevm ✓
Ciencia Ficción2020 WATTY SCIENCE FICTION KAZANANI! Sıcak onu kanatları arasına alana kadar, ölüm hep soğuktu. Aldığımız derece #1 in SciFi