Bölüm 1: "Hayatlarımızın Renkli Günleri"

391K 11.5K 1.8K
                                    


Multimedia: Zühre


Bölüm 1: "Hayatlarımızın Renkli Günleri"

Zühre

2014

İstanbul'da yağmur yağdığı zaman o kadar güzel olur ki... Damlalar denize karışırken oluşan görüntü, toprağın güzel kokusu, hele camı biraz aralayacak imkânınız varsa o tarifi olmayan ses... Ama ne yazık ki yağmur yağmayalı bir hayli olmuştu, yaz tüm sıcaklığıyla kavuruyordu toprağı. Yaz, eğer su yoksa eziyet gibi bir mevsimdi benim için. Eğer tatile gidemiyorsanız ve benim gibi yazın büyük kısmını çalışarak geçiriyorsanız...

Dükkânın kapısındaki zil duyulunca "Hoş geldiniz," diyerek selamladım yeni gelen müşteriyi.

Gelen kişi orta yaşlarının sonunda bir adamdı. Yüzündeki yorgunlukta, kaybedilmiş bir savaşın izleri vardı.

"Merhaba." Sesi kararsızdı. "Ben," diye başladı boğazını temizleyerek. "Bir buket gül istiyorum."

"Gül seçmenizin ardında özel bir neden yoksa başka çiçekleri de düşünebilirsiniz." Beni müşteriden ayıran beyaz tezgâha iyice eğildim. "Hepsinin ardında bir anlam olduğu için ne kadar düşünceli olduğunuzu da göstermiş olursunuz. İsterseniz neden çiçek aldığınızı söyleyin, ben size elimden geldiğince yardımcı olayım."

Adamda gözle görülür bir rahatlama oluştu. "Tamam öyleyse... Şey... Ben karımla kavga ettim."

Anlayışla başımı salladım. "Kaç yıldır evlisiniz?" 

"Yirmi sekiz yıl yeni bitti." Tezgâhın arkasından çıktım, çiçeklerle dolu dükkânın ortasına geldim.

"Harika," diye mırıldandım ve aklıma gelen çiçekleri toplamaya başladım. Aynı zamanda adama açıklama yapıyordum. "Bakın, bu unutma beni çiçeğidir. Anlamı vefakâr, sadık aşktır. Aynı zamanda hatıralar anlamına gelir. Sizin gibi onca yılı devirmiş bir çift için ideal."

"Mor Sümbül. Bağışla beni demektir." "Aynı zamanda Cezayir Menekşesi koyuyorum. Aşk de- mektir. Ve eşinize zarif ve güzel olduğunu söyleyen Yasemin..." diye bitirdim. Elimdekileri seri hareketlerle güzel bir buket haline getirdim.

Adam şaşkın fakat memnun görünüyordu. "Çok tutar mı?" 

Güldüm. "Aslında bir buket gülden daha ucuzlar desem? Gül daha çok tutulduğu için daha pahalıdır. Ama siz her zaman gül alırsanız o kişi gülün ne kadar kıymetli olduğunu unutabilir."

Eli cebine giderken gülümsedi. "Ne kadar?" 

"Yetmiş lira." Adam cüzdanından para ararken ben de küçük kartlara aldığı çiçeklerin anlamını yazdım ve bukete yerleştirdim. "Bakın, çiçeklerin anlamını bu kartlara yazdım." dedim gülümseyerek.

Teşekkür ettikten sonra ücreti uzatıp hızlı adımlarla dükkândan çıktı.

Paranın on lirasını her zamanki gibi cebime koyduğumda kapıdaki zil bir kez daha çaldı. "Hoş geldiniz," dedim başımı kaldırmadan.

"Az önce çıkan adam eşiyle kavga mı etmiş?" 

Duyduğum neşeli ve hayat dolu ses iliklerime kadar işlemişti. Heyecanla başımı kaldırdım. "Annee!"

Hızla koştum ve kollarının arasına girdim. Toprak kokusunu içime çektikten sonra sulu bir öpücük kondurdum yanağına. "Seni çok özledim."

"Ben de seni özledim," dedi saçlarıma bir öpücük bırakmadan önce.

Biz ailecek çiçekçiydik. Dedelerimin çiçek tarlaları, seraları vardı birçok şehirde. Demirhan şirketinin sahipleri, Türkiye'nin en büyük çiçek üreticisiydiler. Annem de Isparta'ya bir fabrikayı teftiş için gitmişti. Bu dükkân, yani Süreyya, annemindi. Her şeyi tek başına halletmiş, İstanbul'da nispeten meşhur bir çiçekçi olmuştu. Ben de bildiğim her şeyi ondan öğrenmiştim.

Portakal ÇiçeğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin