Yorum ve oylar ellerinizden öper. O elleri yıkamayı unutmayın djdjdj
Haziran, 2016
"Alexia! Buraya üç bira daha!"
Bir Rus kasabasının en ucu kaçıklarının mesken edindiği tavernasında, kahkahalar ve gürültülü sohbetler oturanların kanını kaynatan müzikle hiç eksilmiyordu. Ağır sigara dumanının pusundan garsonu zar zor seçen İgor sandalyesine yaslanıp arkadaşlarının tartışmasına tekrar odaklandı. Tartışmaları güncel haberler veya dış politika değil, dört meme uçlu doğan insanların bulunup bulunmadığına yönelikti. Telefonlarını masaya dizmiş, internetten buldukları fotoğrafların photoshop olup olmadığı üzerinde dinmeyen bir çekişmeydi aralarındaki.
Kavradığı şişeyi tekrar ağzına dayadı ama bir damla bile kalmamıştı, huysuzlanarak bıraktı. "Yeter yeter..." diye sesini yükseltti İgor. "Asıl şunu söyleyin—"
O sırada tavernanın kapısı çarpılarak kapandı. Gözler oraya yönelirken sesler büyük anlamda dindi. "Ne oluyor be," diye mırıldandı Lev.
Tavernanın yeni misafiri genç bir adamdı. Attığı ağır adımlar döşemeleri gıcırdatırken üzerinde tekinsiz bir rahatlık vardı. Gözleri bir bir oturanların üstünde dolaştı. Gri gözlerinin ateşi bu yaz akşamı tüyleri ürpertti.
"Kim bu ya," diye beğeniyle fısıldadığını duydu Dinara'nın.
İgor'un kolunun altındaki Christa iç çekti. Kumral saçlarına biraz olsun dokunmayı dilerdi. "Buralarda böylesini hiç görmedim."
"Ne istediniz?" diye sordu mekanın sahibi Alek. Müziğin sesi kısıldı. Delikanlının arkasındaki takım elbiseli cılız adamı anca görebilmişlerdi. Evrak çantasına her an biri ondan alacakmış gibi sarılmıştı.
"Son iki yıl içinde," diye başladı gri gözlü keskin ve pürüzlü bir sesle. Rus değildi, bu anlaşılıyordu. "Bu kasabaya yabancı bir kız geldi mi?"
Dinara dilini hoşnutsuzlukla şaklattı. "Kız meselesi miydi?"
İgor kadını duymazdan gelip düşündü. Hiç hatırlamıyordu yabancı bir kızı. Ki o herkesi aşağı yukarı tanırdı. Diğerleri için de aynısı geçerli olmalıydı.
Düşünceli mırıltılar baş gösterirken Lev konuştu. "Bir fotoğraf var mı?"
Gri gözlü onlara doğru yaklaşırken telefonunu cebinden çıkardı ve güzelce bir kızın fotoğrafını gösterdi. Merak edenler kafalarını uzatıyordu ama işe yarar bir sonuca varılamadı. Genç adam telefonunu tekrar cebine sokuyordu.
"Orospunun ipini burada kaybettiysen bundan sonra onu kim bilir kimin koynunda bulursun."
Tavernanın ucunda, içkisine yumulan sarışın bir gençti bu lafları söyleyen. Kasabalarından biri değildi ama birkaç haftadır sessizce içip giderdi. Sorun çıkarmadığı için de ona karışmamışlar, kim olduğunu sormamışlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Portakal Çiçeği
Romance1. SEZON EPSİLON YAYINEVİ ARACILIĞIYLA KİTAP OLMUŞTUR. İKİNCİ SEZONLA DEVAM EDİYOR... Meğer bilmediğim ne çok şey varmış, şimdi anlıyorum. Tanıdığımı sandığım insanlar başkaymış. Hiç sezdirmedikleri yaraları benimkilere bağlanmış. Bu yaraları gizlem...