Bölüm 7: "Statis"
Kapı çaldığında izlediğim diziyi durdurup bilgisayarı yatağıma koyduktan sonra boğazımı temizledim. "Gelebilirsin Sevim."
Odanın kapısı aralandığında yavaşça içeri süzüldü. Dudaklarını gergin bir şekilde dişlerken bana doğru yaklaştı. Omuzlarımı sardığında ne diyeceğini biliyordum. "Nasılsın?" On sekiz yıllık hayatımda bu sorunun Sevim'in dudaklarından dökülüş sayısı bir elin parmaklarını geçmezken, son bir haftada beni her gördüğünde söylediği ilk kelime oluvermişti. Yavru köpek gibi onunla oynayacağım günü bekliyordu.
"İyiyim, daha iyiyim."
Gülümsedi. "Bugünle birlikte bir hafta oldu. Omzun daha iyi olmalı tabii."
"Oynatırken hâlâ acıyor ama yara bir hayli kapandı." Bir haftadır dinleniyordum. Bu sırada polisten haber beklediğim de söylenebilirdi ama henüz bir bulguya ulaşamamışlardı. Umudum tükendikçe kaygılarım artıyordu. Amaçları neydi bilmiyordum ama devamının geleceğini düşünüyordum. Kaşlarımı manidar bir şekilde oynattım. "Hangi rüzgâr attı seni odama?"
"Bilirsin, klasik şeyler. Oda dediğin mahzenden seni çıkarmak gibi..." Seri adımlarla pencereye doğru yürüdü ve hızla perdeyi açtı. Hava yeni yeni kararmaya başlamıştı. "Hayata geri dönmeye ne dersin?"
Asabiyetim her zamanki gibi yerindeydi. "Benimle dramatik dramatik konuşma. Film çevirmiyoruz burada."
Bir an öyle bir baktı ki, hızla üstüme atlayıp Derek Hale gibi boğazımı deşmekle tehdit edeceğini düşündüm. "Cidden, yaşamıyor gibisin. Bu yaptığın şey tüm canlılara hakaret... Babam ve ben kapını zorlamasak seni hiç göremeyeceğiz. Hadi Zühre. Daha ne kadar acı çekebilirsin?Gün sahalara dönme günüdür!"
Yutkundum. "Ne sizden kaçmayı istiyorum ne de bu odada hapis hayatı yaşamayı. Ama bu hiçbir şeyi değiştirmiyor. Gözlerimi kapattığımda göz kapaklarıma kazınmış yüzünü göreceğim. Sesi, beni azarlayan, hor gören sesi yine kulaklarımda çınlayacak ve bana yaşattıkları beynimde sürekli canlanacak." Derin bir nefes aldım. "Kendi salaklığıma mı ağlayayım Giray'ın yaptıklarına mı artık ben bile bilmiyorum."
Beni kollarının arasına aldığında belki de bir haftadır ilk defa huzuru bulduğumu fark ettim. Onları kendimden uzaklaştırmakla büyük hata yapmıştım. Keyifle gözlerimi kapadığımda yine Sevim'in işaret parmağından nasibimi aldım. "Heey, sakın uyuma. Of, buraya niye geldiğimi unuttum. " Kaşlarım çatıldığında devam etti. "Bilmen gereken bir şey var," dedi ciddiyetle.
O sırada aklımdan geçen milyonlarca ihtimali yok saymaya çalıştım. "Ne oldu?"
"Öyle ciddileşme," dedi heyecandan kekeleyerek.
"Neyin var? Asıl sen ciddileşiyorsun," dedim onu sakinleştirmek için gülümseyerek. "Anlat bakalım."
Bir süre kelimelerini toplamaya çalıştı, dudağını yemeye başlamıştı. Gözlerini sımsıkı yumdu. "Hoşlandığım biri var."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Portakal Çiçeği
Romance1. SEZON EPSİLON YAYINEVİ ARACILIĞIYLA KİTAP OLMUŞTUR. İKİNCİ SEZONLA DEVAM EDİYOR... Meğer bilmediğim ne çok şey varmış, şimdi anlıyorum. Tanıdığımı sandığım insanlar başkaymış. Hiç sezdirmedikleri yaraları benimkilere bağlanmış. Bu yaraları gizlem...