Satırlar arası yorumlarla aşk yaşadığımı söyleyebilirim. Baya güldürüyor bazıları ya. Hepsini seviyorum.
Bu bölümü ben pek sevmedim ya... Ama umarım siz seversiniz.
Kafasında tuhaf bir şekilde sarılı duran beyaz türbanlı, orta yaşlarda bir kadın, elindeki bir çantayla ve genç muhafızla beraber içeriye girdi. Kadın türbanın altından sarkan açık kumral saçlarını nazikçe geriye attı ve yemyeşil gözlerini yere dikerek saygılı bir reverans yaptı.
Kral Lev kıstırmış gözlerini onlara dikti. "Şifacı gelmedi mi?"
"Efendim, şifacılar diğerleriyle beraber ormana gitti."
Kral Lev unuttuğu bir şeyi hatırlamışçasına başını salladı. "Doğru..." dedi. "Bu iyi olmadı."
Darya oturduğu sandalyede biraz doğruldu ve göz ucuyla Lev'e baktı." Neden?" diye sordu.
"Şifacılar olsaydı daha çabuk iyileşirdin." Kral Lev yatağının kenarındaki ince gömleği aldı ve üzerindeki yorganı çekip hızla gömleği üzerine geçirdi.
Hekim kadın sandalyeye doğru yürürken, "Neresi yaralı, majesteleri?" diye sordu. Ardından sandalyenin kenarına oturdu ve çantasının düğmelerini açıp içini karıştırmaya başladı.
Kral Lev çenesiyle muhafızın yerine dönmesini işaret edince odadan çıktı. Kapıyı ufak bir gıcırtıyla örttü.
Kral Lev, "Göster yarayı, Darya," dedi.
Bunun üzerine Darya çekingenlikle üzerindeki üstlüğünü sıyırdı. O kadar bitkindi ki... Nefesi bile zorlukla alıyordu. Üstlüğü göğsünün altına kadar sıyırdığında yine aynı his bedenini sarıp sarmaladı.
Yarayı gören kadının ağzından hafif bir inilti döküldü. Ardından yüzünü buruşturdu ve kana baktı. "Efendim... Leydinin uzanması gerekiyor; yalnızca bu şekilde yapabilirim. Onu odaya götürmemde bir sakınca var mı?"
Kral Lev önce yaraya sonra kadına baktı. "Gerek yok," dedi, ayaklarını karyoladan sarkıtırken. "Benimkine uzansın."
Bunu duyunca inanmazlık ile bakan Darya'nın ağzı beş karış açıldı. "Zahmet etmeseniz..."
Ama Kral Lev çoktan yataktan inmişti. Ayakta durduğu için canının yandığı belli oluyordu fakat pek de belli etmemeyi oldukça iyi başarıyordu. Dışarıdan gören biri, onun fiziksel bir acı çektiğini anlayamazdı. Adamın oyunculuğu gerçekten çok iyiydi.
"Teşekkür ederim, majesteleri." Darya sandalyesinden kalkıp beyaz yatağa yatmak için ayaklandı. Bir yandan da eliyle üstlüğü tutuyordu.
Darya çizmelerini ayaklarından sıyırdı ve yatağa uzanırken yumuşak yorganı bacaklarıyla geriye ittirdi. Kıyafetlerindeki lekelerin bembeyaz yatağa geçmemesi için dua ederken, Kral Lev'in sandalyeye oturuşunu izledi. Elini kumaşından çekip yüzüne dolaşan saçlarından kurtulmak adına başparmağıyla saçlarını ittirdi. Gözlerini, Kral Lev'in ne düşündüğü anlaşılmayan gözlerinden çekip kendini acıya odaklanmak için zorladı.
Kadın, çantasından çıkardığı bezi cam şişenin içindeki garip sıvıya daldırdı ve ardından kokladı.
Darya, "O ne?" diye sordu.
"Yaranın mikrop kapmaması için bir şey."
Kadın, bezi Darya'nın tenine sürterken, Darya çığlık atmamak için dişlerini birbirine bastırdı. Hissettiği keskin acıyla beraber yutkundu. Elini yaraya bastırmamak için yumruk yapması gerekiyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
YÜKSELİŞ
FantasyFantastik #1 Yeşil Prenses serisinin 1. kitabıdır. Ve şeytan, inini, parçalanmış ruhları koymak için kendisine sakladı. O in, kalbinin tam ortasındaydı. ♕ Adına dünya denen bu yerde hiçbir zaman eşitlik olmadı. Her zaman birileri ezildi, birileri...