Bölüm Müziği : Explosions In The Sky- Your Hand In Mine
Teo'dan
"Mira hasta."
"Mira hasta.." Yiğit'in ağzından dökülen iki kelime beynimde yankılanırken gözlerindeki acıyı görebiliyordum, adeta gözleri kararmış feri gitmişti.
"Hasta da ne demek? Unutma durumunu mu diyorsun, yoksa.. yoksa kast ettiğin başka bir şey mi?"
Yiğit derin bir nefes aldı, sorduğum sorunun cevabını vermediği her saniye daha da geriliyor içten içe duyacaklarımdan çekiniyordum. Yiğit'i ilk defa bu kadar çaresiz görüyordum, yüzünün her bir parçası çaresizim diye bağırıyor gibiydi. Yiğit sonunda dudaklarını araladı,
"Evet, unutuyor doğru. Unutuyor çünkü beyninde bir tümör var Teoman." dedi.
Tümör, vücudumuzun belli bir uzvunda kontrolsüzce büyüyen doku. Tümör, masum olabileceği kadar çirkin sonuçlara da yol açabilen hastalık. Tümör, bana şu an hayatımın en büyük yıkımlarından birini yaşatan şey.
Mira'nın hafıza problemi yaşadığını görüyordum, evet bununla savaşıyordu biliyorum fakat aslında savaştığı şeyin bir tümör olduğunu asla aklımdan geçirmemiştim. Aklıma hücum eden düşüncelerle boğuşmaktan ağzımı açıp tek kelime edemiyor, söylediği şeyi sindirmeye çalışıyordum.
"Beynindeki tümör çok kritik bir yerde, milimetre büyümesi beynindeki bellek merkezine baskı yapıyor. Alınması çok zor, doktor ilaçlar ile kontrol altında tutmaya çalışıyor. Doktorun dediğine göre alınırken yanlış ufacık bir harekette tüm hayatını unutabilir."
Yiğit'in ağzından çıkan her kelime ile oda sanki biraz daha kasvete bulanıyor, nefes almakta güçlük çekiyordum.
"Mira, bilmiyor değil mi?" dedim güçlükle.
İçkisini doldurup, bardaktan büyük bir yudum alıp hayır anlamında yavaşça başını salladı.
"Bilmiyor, bilmeyecek. Hatırlayamıyor olması yeterince beynini meşgul eden bir durum, bunu öğrenirse hastalığını negatif etkileyecektir. Asla, ama asla bunu belli etmeyeceksin."
Küçük bir çocukmuşum gibi tembihlemesi can sıkıcıydı, gözlerimi kıstım.
"Bunu düşünebilecek kapasitedeyim, onu şu an yeterince kötü etkileyen kişi sensin ben değil. Tüm bunları bilip Mira'ya nasıl bunları yaşatırsın aklım almıyor... Tek bilen kişi sensen, ona gözünün bebeği gibi bakman gerekirdi!" dedim.
Yiğit sözlerimin üzerine dişlerini sıkmaya başlamıştı, anlaşılan doğruları yüzüne vurmam hoşuna gitmemişti.
"Şu an inan seninle kavga edecek durumda değilim Teoman, ama bunu çok istiyorsan buradan ya sen ya da ben nefes almıyor olarak çıkarız. Buna emin olabilirsin."
Şu an bu konuyu uzatmamız gereksizdi, elimi "Her neyse." anlamında gelişi güzel salladım. İkimizde hastalığa olan sinirimizi birbirimizden çıkarmaya çalışıyorduk.
"Doktor ne diyor peki, iyi huylu mu? Nereye kadar böyle gidecekmiş?"
"Bilinmiyor, iyi huylu mu yoksa kötü huylu mu olduğunu ancak parça alarak anlayabilirlermiş ama bu da mümkün görünmüyor. Nereye kadar, nasıl ilerleneceği de kesin değil. Her gün doktor ile görüşüyorum, her gün gelişmeleri anlatıyorum. Ama şimdi, o senin yanında."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OLVİDAR (Unutmak) -TAMAMLANDI-
Aktuelle LiteraturBir hastalık ansızın sizi uykuda yakalayıp öylece yaşamınızı anlamsızlığa boğabilir miydi? Peki anlamsızlıkta anlam aramak bir denizin dibindeki kum taneleri arasında ufacık bir boncuk aramayla ne kadar eş değerdi? Mira 20 yaşında uykuya dalıp 26'sı...