Bölüm Müziği : Evanescence - My Immortal (Intrumental)
Mira'dan
Bir çocuk gibi iştahla yemeye çalışırken burnundan nefes alamadığı için arada bir zorlanıyordu. Pastası bittiğinde elime peçeteyi alıp dudağına bulaşan çikolata parçasını sildim.
"İstersen benim dilimimi de yiyebilirsin." dedim gülerek.
O ise dudağını sildiğim elime bakmaya devam ederek "İyi ki varsın Mira." dedi.
Bu sefer odadaki o havayı dağıtacak bir gücüm yoktu, bu sefer olayı şakaya çevirememiştim. Yavaşça havadaki elimi indirirken yutkundum, gözlerini gözlerime çevirdi. Mavi gözleri onunkilerin aksine daha açık renkti. Emre'nin gözleri sakin denizleri anımsatırken, Yiğit'inkiler hırçın okyanus dalgaları gibiydi. Ve ben bir kere o dalgalarda boğulmuştum.
***
Kısa bir duraksamanın ardından pekte doğal olmayan bir şekilde havayı dağıtmak istercesine güldüm, ama öyle yabancı bir gülüştü ki bu odadaki havayı daha da germişti.
"Sen de iyi ki varsın Emre, gerçekten bu zor zamanlarda bana iyi bir arkadaş oldun."
Aynı sırada yataktan kalkarken ne yapacağımı şaşırmış gibiydim. Öyle tuhaf bir histi ki, ölümüne kızgın ve kırgın olduğum kişiyi aldatıyormuş hissi tüm bedenimi sarmıştı. O kişinin beni gerçekten aldattığını kendime hatırlatmayı şu odadan çıktıktan sonraya bırakmıştım. Emre ruh halimin ani değişimini hissetmiş olacak ki olduğu yerde hafifçe öksürdükten sonra dikleşmeye çabaladı.
"Sonuçta her ilişkinin başı arkadaşlık ile kurulur, buna sevindim." dedi beklemediğim açık bir imada bulunarak.
Yutkundum. O an tek isteğim küçük bir çocuk gibi odadan koşarcasına kaçmaktı. Ama gerçekler ortadaydı, 26 yaşında bir kadındım. Sesime bir ciddiyet eklerken yüz ifademin de bu ciddiyete uygun olmasına çabaladım.
"Emre bu tür konuşmalar için henüz hazır değilim, arkadaşlığını seviyorum fakat bundan daha ileri bir ilişki boyutu için kafamda bir düşünce yok.
Emre'nin gözleri kısıldı, yüzü memnuniyetsiz bir havaya büründü. Cümlemin sonunda ağır ağır başını aşağı yukarı salladı. Ardından tüm bu negatifliği bertaraf edip sıcacık bir gülümseme kondurdu yüzüne.
"Anlıyorum seni Mira, her şeyin farkındayım. Her şeyden önce iyi birer arkadaşız ve inan bunu kaybetmemek için elimden geleni yapacağım. Diğer konuya gelirsek, onu elbet zaman gösterecektir." dedi yumuşak ses tonuyla.
Hala bir beklentisinin olduğunu ve olacağını belirtirken bu beni daha da sıkıntıya sokmuştu. Bir yandan da kendime çok mu abarttığım sorusunu soruyordum. Sonuçta ikimiz kısa sürede anlaşan iki insan olmuştuk ve ikimizde bekardık. Aramızda hiçbir etkileşim yok diyemezdim ama içimdeki Mira'lardan biri sürekli bunun yanlış olduğunu fısıldıyordu. Ayrıca bu kadar kısa sürede ne birine güvenebilirdim ne de onu tam olarak tanıyabilirdim. Aslında tüm bu bahanelerin ardındaki asıl gerçeği bir türlü kendime itiraf edemiyordum. O gerçek ise Yiğit'i sevmeyi ve özlemeyi bir türlü bırakamadığımdı.
Gülümsedikten sonra yavaşça kapıya yöneldim,
"Öyleyse iznini istiyorum, hasta ziyaretinin kısa olanı makbüldür derler." dedim rahat olmaya çabalayarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OLVİDAR (Unutmak) -TAMAMLANDI-
Fiksi UmumBir hastalık ansızın sizi uykuda yakalayıp öylece yaşamınızı anlamsızlığa boğabilir miydi? Peki anlamsızlıkta anlam aramak bir denizin dibindeki kum taneleri arasında ufacık bir boncuk aramayla ne kadar eş değerdi? Mira 20 yaşında uykuya dalıp 26'sı...